Yeryüzü meleği

HANİ hepimiz iyi insan olmaya gayret ederiz. Bu bir anlamda kendimizle mücadelemizdir. Toplum içerisinde olumlu algılanmak hoş bir şeydir hiç şüphesiz. Ama çok nadir de olsa bir başka tür insan hali daha vardır. Onlar böyle bir gayret içerisine girmezler. Zaten doğuştan iyidirler. Fıtratlarında hiçbir arka plan, küçük hesap yoktur. Biz onlara “yeryüzü meleği” deriz.

Haberin Devamı

 Yeryüzü meleği


Ama nasıl bir adalettir ki bu insanlar bazen aramızdan çabuk ayrılırlar. Sözü birkaç gün önce kaybettiğimiz çok bir özel insana getirmek istiyorum. “Nilgül Uysal” 60’lı yaşlarının başlarında amansız bir hastalık sebebiyle yaşama veda etti. Her koşulda nezaket, her daim zarafet ve hiç tükenmeyen bir enerji ve güler yüzle erişebildiği ihtiyaç sahiplerine fedakârca kendini vakfetti. Onu yıllarca görme engellilerin eğitimi için çabalarken ve onlar için alfabeler hazırlarken hatırlıyoruz. Yine “Barış Çocuk Senfoni orkestrası”nın oluşturulmasında, “Ege Sevgi Çemberi Kulübü” ile taşın altına elini koyarak çocuklara ve gençlere yönelik pek çok projede durmaksızın çalışırken yorulmazlığına hayret ederdik...
Sevgili eşiyle birlikte kurdukları vakıfta onlarca öğrenciye burs verdiler, onların dertleriyle yakından ilgilendiler. Hayatının son demine kadar insanlara hep faydalı oldu. Ama vurguladığımız gibi, heyhat, kader onu elimizden erken koparttı.
Sevgili kardeşim rahat uyu.
Gençler, çocuklar, engelliler ve etrafında oluşturduğun sevgi haresi ile dostların seni asla unutmayacak.

-----

Haberin Devamı

Çekin elinizi futboldan

BU “futbol” denilen fenomeni öyle seviyoruz ki hani sanki inadına ilgimiz, alakamız azalsın, mesafemiz artsın diye ellerinden geldiklerini artlarına koymuyorlar. Ama yine de heyecanla ekranların başında toplanıyoruz, kendi aramızda konuşuyoruz, kaynıyoruz, keyifle kendimizden geçiyoruz.
En büyük golü “Pandemi” nedeniyle yedik. Bu noktada kimsenin günahı yok. Seyircisiz bir futbol mücadelesi tatsız tuzsuz bir şey gibi geldi ilk anlarda. Zamanla alıştık. Derken bir garip var’lı yok’lu hakemler tutumu devreye girdi. Maçtan maça, takımdan takıma değişen, belli bir standardı olmayan, arzuya göre sonuca hükmeden bir zihniyet keyfimize musallat oldu. Derken çok sayıda takım nedeniyle hafta içerisinde de ilave maçlar koyuldu ve izleme ritmimiz alabora oldu.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi giderek unuttuğumuz zevksiz gündüz maçları devreye girdi. İklim koşulları nedeniyle değil, başta işi iyi organize edememekten kaynaklanan maçlardan söz ediyoruz. Tüm bunlara rağmen yine heyecanımızı kaybetmiyoruz.
Transatlantiklerin batışı santim santim olur, sona doğru aniden hızlanırmış. Futbola dair içimizden heyecanımızı çekmeye başladılar. Umarız şu andaki hafif sızıntı kontrol edilemez bir kan kaybına dönüşmez.

Yazarın Tüm Yazıları