Ekonomiye makro bakış

EKONOMİK hayatın durması, geniş kitlelerin gelirlerini kaybetmesi sonucunu doğurur.

Haberin Devamı

 


Bu durumda mecburen birikimlerine yönelirler.
Tasarrufun tüketime harcanması, yatırıma gidecek kaynakların azalmasıdır.
Makro planda resim budur...
Ticari boyutta da durum farklı değildir.
Gelir yaratmayan gider, işletme açısından külliyen zarardır, ülke açısından da heba olan kaynak.
Meselenin efektif talep ve sosyal boyutunu bilerek analize dahil etmiyoruz.
Ekonomik faaliyetini durduran işletmeler, mal ve hizmet üretmeyince sabit giderlerini nasıl telafi edecekler?
Pek çok sektörde “kaybolan talep” geri gelmeyecek, çalışılmayan zamanların zararı geleceğin gelirlerine ilave maliyet olarak dahil olacaktır.
Üç ay kimsenin gitmediği lokanta açıldığı zaman geçen süredeki geliri yok olmuştur.
En iyi ihtimalle “kaldığı” değil “yeniden başladığı dip” yerden devam edecektir.
Üç aydır müşterisine ulaşamayan berberin dükkân kirasından, kalfa çırak masrafına, tedirgin müşterisinin daha bir mesafeli kalacak olmasına kadar çok muhtemeldir ki, 2020 yılı geliri yarı hasar alacaktır.
Hizmetler sektörünün tamamına yakını bu tecelliye mahkumdur.
İmalat sektöründe de durum farklı değildir.
“Pandemi tatili” şirin bir kavram değildir ve geri dönüşsüz kayıptır.
Mesela, hazır giyim sektöründe bahar aylarına özgü ürünler büyük ölçüde üretilememiş, depoda, rafta kalmış ve bazıları çöp olmuştur.
Oysa bu işletmelerin kapısına kilit vurulmamıştır.
Sabit giderler tıpkı “borusu patlamış su” gibi sokağa akmaktadır.
Her boyuttaki iktisadi birim, bu süreçte işletme sermayesinden harcamaktadır.
Bütçe dengeleri altüst olan devletin telaşla yaptığı müdahalelerin de sağlıklı kaynaklara dayanmadığı ortadadır.
Her halükarda; kaynakların çarpık kullanımı, yok olan üretim, kaybolan ya da belirsiz tarihe ötelenen gelir, arz ve talebin birlikte çökmesi, derin bir “ekonomik çukur” oluşturmuştur.
Çok muhtemel, ekonomi ikinci çeyrekte çift haneler mertebesinde küçülecektir.
Gün gelir, yönümüz yukarıya çevrildiğinde “çömeldiğimiz” noktadan başlayacağımız gerçeğini unutmamalıyız.
Genel çerçevede “cari gün”, “dün”ün plan ve hayalleri üzerinden şekillenir.
Pandemi öncesine kadar hayat bu esas üzerinden akardı...
Pandeminin yarattığı endişe ve ümitsizlik hayatın her alanında frene basılmasına sebep olmuştur.
Yaşanan “belirsizlik” hali, geleceğe yönelik planlamaların ve iş iştahlarının ertelenmesine yol açmıştır.
Bu sebeple yarınlara dair bu anlamıyla hazırlıksızlık hali oluşuyor.
İş dünyasının sorunların ikinci ve üçüncü çeyrekte vahim hal alacağını ifade etmesi boşuna değil...
Pandeminin hayırlı sonuçlara vesile olacağı beklentisi bir yana, oluşan ekonomik sıkıntılar hayatın an itibariyle en yakıcı gerçekliliği.
Çok da kısa olmayan bir zaman dilimi için iyimser olmak ise çok zor gözüküyor...

Yazarın Tüm Yazıları