Ara Güler

TOPLUMSAL değerler hepimizi biçimliyor.

Haberin Devamı


Arada bir isyan çığlıkları atsak da o feryadın bile ne ölçüde maniple edildiğini bilemiyoruz.
Bir şeylere kızmak, tepkilenmek, itiraz etmek, bir başka “görünmez el”in, bir “ağabey”in yönlendirmesine hizmet edebiliyor.
Oysa insanoğlunun bahse konu “yabancılaşma”ya karşı durabilmesi imkansız değildir.
Ama bu mücadele “akıl” yürüterek olamaz.
Akıl, Arapça “i’kal”, alıp başını giden at’ın dizginlenmesidir. Bu anlamıyla kısıtlayıcı aparattır, erdemin “kullanışlı köle”sidir.
Kirlenmeye karşı duruş “sezgi” ile başlar.
Ters olan bir şeyleri hissetmek, “vicdan”la yol arkadaşlığının başlamasıdır.
Bu yolculuk “yabani”dir.
Toplumsal kimliğe yönelik “terk”lere girişmek “biyolojik” öze doğru kalkışmadır.
Bu bir “saflık” arayışıdır.
“Aklın” karıştıracağını tasfiye etme çabasıdır.
Ötesinde “düşünceyi” yok etme ve “göbek bağının nemine erişme” hayalidir.
Huysuz, uyumsuz, itaatsiz, aykırı, lanet, itici sevimsiz, marjinal olabilmeyi göze almışların yolculuğudur bu...
Soyutu soyutlarken “engin deryalarda”, “kör kuyularda” meczup hallere düşüp “heder” olma ihtimalidir.
Bu yolun yolcuları, heveslenmeyin, son derece nadirdir.
Onlara filozof deriz, fenafillahtırlar, mezundurlar, elleşmez, pamuklara sarar, onlara gözümüz gibi bakarız.
Neyzen Tevfik’ten Ara Güler’e, bu insanlar gizli değerlerimizdir.
Onlara yönelik bu şahane sevgi kimi muhterisleri kıskandırır.
“Ben neden onlar gibi olmayayım?”
Hemen her konuya duyarlı görünmek en kestirmeden “primlenme” yoludur.
Temel karakteristiği doğuştan kaybetmeye formatlı olan bu tipler, bozacı-şıracı düzeninde bir kabile düzeni oluşturup “hisli vatandaş” rollerinde hak etmedikleri saygınlığa “talip” hatta “tebelleş” olurlar.
Neyse, hayat soluk soluğa akarken, patlak projektör gibi taciz ışıltısı yayan yaygaracılara fazla da takılmamak gerekir.
Yazımızın amacı sevgili Ara Güler’e ve onun şahsında bahse konu özel insanlarımıza şükranlarımızı sunmaktır...

Bilek güreşi

Haberin Devamı

KAMUOYUNDA “Af” ve “And”, yanı sıra Rahip Bronson’un serbest bırakılması gibi konularda AK Parti ile MHP farklı düşünceler seslendiriyorlar.
Bu durumu sıradan siyasi çekişme olarak değerlendirmek doğru değildir.
Bilindiği üzere 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye’de yeni bir siyasi denge oluştu.
O güne kadar birbirlerine mesafeli duran siyasi aktörler, bir koalisyon anlayışı içine girdi.
Ülkenin yeni paradigması, “Avrasya” ekolü denilen bir siyasi tutuma paralel, daha milliyetçi, anti ABD ve NATO’cu, Rusya, İran, Çin gibi ülkelerle çok daha uyumlu, Güneydoğu politikalarında tavizsiz, bir modele evrildi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın halk nezdinde karşılığından da istifade eden bu oluşum, S-400’lerden nükleer santrallara “Batı” dünyasının sinir uçlarını basarak farklı bir Türkiye vizyonu oluşturmaya başlamıştı.
Ancak “refah” odaklı olmayan, “beka” sorununu önceleyen bu yaklaşım, Batı’ya 470 milyar dolar borcu olan bir ülkede ekonomik sorunların doğmasına sebep oldu.
Anladığımız, Tayyip Erdoğan’ın bahse konu politik tutumun sürdürülmesi konusunda tereddüt duymaya başlamasıdır.
Bu anlamda beliren sorular şunlardır:
RTE-Avrasya koalisyonu devrini tamamlıyor mu?
15 Temmuz’un diyeti ödenmiş midir?
ABD, Tayyip Erdoğan’a “arkandayız” teminatı mı vermiştir?
Bu sayede ülkenin ihtiyacı olan ucuz finansman olanaklarının önü mü açılacaktır?
Pek tabii, böylesi bir gelişme AK Parti ile HDP arasında kısmi de olsa buzların erimesini getirir. Bu anlamıyla “Barış Sürecinin” tekrar ısınması sürpriz sayılmaz.
Gördüğümüz, bir “bilek güreşi” başlamıştır.
Bizim gibilere izlemek düşüyor. Zira bahse konu gelişmeler sıradan insanların dışında cereyan ediyor ve kavrama boyutunu aşıyor.

 

Haberin Devamı

Gözlem‘e abone olalım 

EKONOMİK kriz medya sektörünü, özellikle de yazılı basını etkiliyor.
Bir yandan kağıt fiyatlarının aşırı yükselmesi, diğer yandan reklam gelirlerinin düşmesi koca müesseselere kepenk kapattırıyor.
İzmir zaten yerel medya da giderek kan kaybetmiş bir şehir.
Tüm bu zorluklar içinde direnen bir kurumumuz var.
Gözlem Gazetesi’nden söz ediyoruz.
“Gözlem” bilindiği üzer duayen gazeteci Çetin Gürel’in sahipliğinde haftalık yayınlanan ekonomi ağırlıklı bir gazete.
Şimdi Gözlem de ekonomik sorunlarla boğuşuyor.
Kentimizin kanaat önderlerinin makale ve röportajları ile görüşlerini paylaştığı, çok önemli bir forum olan bu özel gazeteyi yaşatmak tüm İzmirlilerin ve iş dünyamızın vecibesidir.
Lütfen, Gözlem’e abone olunuz.
Bölgenin ulusal yayın yapabilen 28 yıllık çınarını sahiplenmek boynumuzun borcudur.

Yazarın Tüm Yazıları