Ring sporlarının vazgeçilmez Bursalı sesi

Bilgehan Demir, futbol maçlarında canlı yayın röportajlarıyla başladığı yayıncılık hayatında, dövüş sporları anlatımlarıyla da dikkat çekince hiç aklında yokken bu alanda branşlaşma kararı aldı. Kickboks maçları finallerinden, birçok Avrupa ve dünya boks şampiyonluklarına kadar unutulmaz maçlara ses veren Demir, yaptığı organizasyonlarla da adından söz ettirmeyi başardı. Ring spor dallarına olan bakış açısını değiştirmek için çok mücadele verdiğini anlatan Bilgehan Demir ile Türkiye’de yeni bir çığır açmaya hazırlandığını söylediği dev organizasyonu öncesi bir araya geldik. 31 Mart’ta İstanbul’da dünyaca ünlü sporcuları ağırlayacak olmanın heyecanını yaşayan Demir, “Bursalı izleyicilerimizin desteği ise en büyük moralimiz olacak” dedi.

Haberin Devamı

Ring sporlarının vazgeçilmez Bursalı sesi- Bursa’da büyümüşsün, nasıl anlatırsın o dönemi?
Bursa 3 ile 20 yaş arası yani hayatımın çok ciddi bir dönemini kapsıyor. Öyle ki 1998 yılında İstanbul’a ilk geldiğimde Bursa şivesiyle konuşurdum (gülerek). Babamın mili eğitimdeki görevi nedeniyle ilk-orta ve lise öğrenimimi toplam 8 ayrı okulda tamamladım. Arkadaşlarımla odun depolarında top koştururken, önce Beşiktaş’ın alt yapısında sonra Bursa’da Sönmez Filament, Karacabeyspor, Tekelspor’da ve Gençlerbirliği amatör kümede futbol oynadım. Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü’nden mezunum. Ana branşım futbol, yardımcı branşım ise kayak.
- Yerinde duramayan biri izlenimi veriyorsun bana?
Doğru (gülerek). Çocukluğumun geçtiği Şükraniye Mahallesi’nde üst mahallenin çocukları ile anlaşmalı dövüşürdük! Haksızlıklara tahammülüm yoktu, çözümü kavgada buluyordum. Birini döverdim sonra 10 kişi toplanır beni döverdi. Kavganın sonunun nereye varacağını hiç düşünmezdim, korkusuzdum! Ta ki 2004 yılında askere gidene kadar. Disiplin, düzen bana birçok şey öğretti. Eğitim sırasında köprücük kemiğim kırıldı ve çok ciddi iki ameliyatla platin takıldı. Askerliğimin bitmesini kabul etmedim ve kendimi iyileştirerek tamamladım. Döndükten sonra bambaşka bir insan oldum.
- Televizyonculuk hayatına nasıl geçiş yaptın?
Üniversitedeyken Flash TV’de oyunculukla başladım. Sonra Esra adında bir arkadaşımın tavsiyesiyle Bursa FM’de yaptığım Gece Bekçisi programıyla tanınmaya başladım. 1998’de Cine-5’ten teklif alınca profesyonel yayıncılık hayatım başladı. Barbaros Talı, Ercan Taner, rahmetli Öztürk Pekin ve Melih Şendil gibi çok ünlü spikerlerle çalıştım. Avrupa’dan futbol sorumlusu olarak, Galatasaray’ın UEFA şampiyonu olduğu sezon final hariç tüm maçlarda canlı yayın röportajları yaptım. 2000 yılında ise TGRT’ye transfer oldum. Jülide Ateş’den sonra spor haberlerini sundum. Vatani görevin ardından Kanal D ve CNN Türk’te Beşiktaş ve A Milli futbol takımının ayrıca Futbol Federasyonu’nun canlı yayınlarından sorumlusu olarak çalıştım.
- Artık uzmanlaştım dediğin an ne zamandı?
Ekrem Özdamar’ın teklifi üzerine TGRT’ye yeniden transfer olduğumda hayatım değişti. Şöyle ki 100 lira maaş alıyorken 75 liraya evimin kirasını ödediğim dönemlerdi ve ben 750 lira gibi bir rekor parayla transfer olmuştum. İlk işim annemi çağırmak olmuştu. Yaşadığım evimde camlarımdaki gazete kâğıtlarını ve sadece yarı çalışan buzdolabımla, bir somyamı gördüğünde inanamamıştı. Bursa’dan kalkıp yeni bir hayat kurmaya çalışan biri için çok fazla şansım yoktu. İlk maaşımla camlara perde almakla başlayıp, hayatımı düzene soktuğum yeni dönemim başlamıştı.

Haberin Devamı

BOKS AKLIMDA HİÇ YOKTU

Haberin Devamı

- Hayatında hep futbol varken ring sporlarına dönüşün nasıl oldu?
İnanın dövüş sporları aklımın ucundan bile geçmiyordu. Düşündüğümde Orhan Ayhan’ın anlattığı maçları bile hatırlamıyorum, o kadar ilgisizdim yani. K-1 maçlarının daha sonra Fox olacak TGRT’ye getirilmesiyle birlikte dövüş sporlarına ‘merhaba’ demiş oldum. Yayınımız gecenin birinde kanalın rating rekorunu kırınca her hafta yapmaya başladık. Dövüş Sporları Koordinatörlüğü’ne de getirilince branşlaşma kararı aldım. 5 sene boyunca hiç ara vermeden Kickboks, WWE Dünya Güreş Eğlencesi, Smackdown ve Raw yayınlarının koordinasyonunu ve maç seslendirmelerini yaptım. Dünya şampiyonluklarını yerinde anlattım. Kelimenin tam anlamıyla bir furya oluştu. Altın yumruklar stüdyo programına ünlü sporcuları getirip seyircilerle buluşturdum, bin kişi geldiği zamanlar oldu. Yurt dışına gidip röportajlar yaptım, özel hayatlarını yansıttım, belki de bu yüzden çok sevildi.
- Yapımcılık hayatın nasıl başladı? Ciddi bir karar olsa gerek?
Çalıştığım kurum başka bir sisteme geçince, ring sporlarında devam etmek için 2010 yılında yapım şirketimi kurdum. Yurt dışından maçların yayın haklarını aldım ve televizyonlara pazarlamaya başladım. Çok da kolay olmadı çünkü yayın için söz verenler sonradan vazgeçtiler. Mesleki hayatımdaki tüm birikimim uçtu gitti ve 3 yıl çok büyük maddi sıkıntılar yaşadım. Hayatta her şey olabilir deyip, asla pes etmedim ve hedeflerimden vazgeçmedim. Projelerimi nasıl gerçekleştiririm diye hep planlar yaptım. Bu süreçte kimi fikriyle kimi tecrübesiyle beni hiç yalnız bırakmayan dostlarım Özkan İrman, Fuat Alpaslan, Mutlu Akın, Birol Topuz, Kubilay Koçgün, Mustafa Ertuğrul ve Hasan Yalnızoğlu’na buradan da teşekkürü borç bilirim. Çünkü her zaman itici gücüm oldular.
- Amerikan Güreşi’nde Türk Gücü Projesi nasıl doğdu?
Yıl 2012’yi gösterdiğinde (Turkish Power Wrestling) Amerikan Güreşinde Türk Gücü projesini kurdum. Amerikan Güreşi diye geçer ama aslında adı profesyonel güneştir. 1800’lü yılların sonunda Balıkesirli efsane yağlı güreşçi pehlivanımız Kurtdereli de yapmıştır. Ankara, Kayseri, İstanbul ve Bursa’da iki kere Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirdik. Benim potansiyelim de bir kişinin aslında bunları yapması imkânsızdı ama bir şekilde başardım. Sonra çok iyi anlatamadığımızdan belki proje ilerlemeyince boks yayıncılığına geri dönme kararı aldım.

Haberin Devamı

Ring sporlarının vazgeçilmez Bursalı sesi
BEN YOKSAM BOKS YAYINI YOK!

- Artık boks maçları ile özdeşleşmiş durumdasın. Bunu neye bağlıyorsun?
Amatör ruhla profesyonel işler yaptığım için başarılı oldum. Boksa ara verdiğimde gördüm ki Türkiye’de 3 sene boyunca %95 oranında ring sporları yayınlanmadı. Bu durumu şöyle değerlendiriyorum; ben yoksam boks yok! Türkiye’de futbol, spor televizyonculuğunu örümcek ağı gibi kaplamış durumda. Boksun nasıl bir yayıncılık olduğu ile ilgili herhangi bir yöneticinin fikri ve tecrübesi de yok. Ama bütün dünyada var. O yüzden öncelikle boksu çok iyi bilen çok üst düzey bir ekip kurdum. Sonrasında Kanaltürk, NTV Spor’a transfer derken gözler biranda bana çevrildi. TV’de yıla vurduğumuzda dünyada en yüksek sayıda maç yayınladık.
2017 yılında ise Acun Ilıcalı devreye girdi ve TV8 buçuk kanalında boksa çok önemli yer verdi. ‘Türkiye’de bu zihniyette bir tek Acun abi varmış’ dedim. 66 tane yayın yaptık ve bu çok daha büyük bir rekordu. Yeni sezonda TV8 buçuk için maçlar pahalı kalınca şimdilik ara verdik.
- Yeni bir kanal anlaşması olacak mı?
Çok ciddi kanallardan teklifler var, görüşmelerimiz sürüyor. Boksun çok üst düzey bir spor olduğuna artık inanılmaya başlandı. Her maçtan sonra farklı çevrelerden inanılmaz dönüşler alıyorum. Mesela Şahan Gökbakar her maç sonrası mutlaka benimle kritik yapar. Futbolculardan Ahmet Dursun, Şener Özbayraklı, hatta medya dünyasından çok üst düzey yöneticilere kadar gibi birçok isim sayabilirim. Onların heyecanı benim de geleceğe daha olumlu bakmamı sağlıyor.

Haberin Devamı

Ring sporlarının vazgeçilmez Bursalı sesi
BOKS İZLEYİCİSİ DAHA CENTİLMENDİR

- Ring sporları riskli mi gerçekten?
Bence bu dünyadaki şiddeti en az olan spordur. Forbes’a göre de tehlike anlamında 32. sırada yer alıyor. Baktığınızda ortada ayıran bir hakemi, maçı bıraktıran bir antrenörü yani maçın ağır kuralları var. Evet kafa kafaya çarpışmalar, yüzlerde kanamalar oluyor ama futbolda da bacak kırılıyor! Futbol ile boks arasında siyah beyaz kadar fark vardır. Futbol milli mesele haline getirilmiş olduğu için rekabet, hırs daha fazla ve seyircisine de yansıyor. Oysa boks izleyicisi daha centilmendir ve sadece güzel bir maç izlemekle ilgileniyor. Maç sonrası birbirine sarılmayan boksörlerin hiçbir tanesi popüler değildir. Dövüş sporlarında lisanslı biri sokakta asla kavga edemez. Emin olun ne kadar çok lisanslı sporcu olursa o kadar az kavga olur.

Haberin Devamı

'BÖYLE ŞAMPİYON ÇIKMAZ'

- Boksta bir şampiyonumuz çıkar mı dersin?
Bir boksör adayına 1-2 milyon civarında yatırım yapılmadığı sürece bir yere gelmesi çok zor. Bir olimpiyat şampiyonuysanız devlet desteği alarak ilerleyebilirsiniz. Ama Türkiye’de boks şu anda yerin dibinde, hayat boyu da olimpiyat şampiyonu çıkmaz. Dünyaya ise bir Muhammed Ali gibi bir efsane zor gelir, çünkü o sadece bir boksör değildi, hayata karşı duruşu vardı. Çok çalışırsanız Mike Tyson kadar çok büyük ağır siklet boksör olabilirsiniz. Anthony Joshua o yolda ilerliyor ama para kazanmaya odaklı ve çok savruk dövüşüyor bence.

TÜRKİYE’DE ÇIĞIR AÇACAĞIZ

- Gelelim 31 Mart’taki şu büyük organizasyona?
Dünyanın tartışmasız en büyük eğlencelerinden biri olan Turkish Power Wrestling organizasyonumuzda dünyaca ünlü sporcuları, birçok yıldızı ağırlayacağız. Volkswagen Arena’da içinde mini konserlerin, DJ performansların, ışık şovlarının da olacağı göz alıcı bir gösteri olacak. Senaryosu yüksek bir iş, 3 saat boyunca sporcularının arasındaki rekabetleri canlı izleyecekler. 31 Mart akşamı Türkiye’de bir çığır açacağız. Türkiye’de kendini ispatlamış Bursalı Mutlu Akın da aramızda olacak. Ayrıca Survivor’dan Camoka Hasan şampiyonluk kemeri ile gelecek, devredecek mi göreceğiz. Toplamda 7 maç var; bir tanesi diskalifiyesi olmayan bir mücadele. Ayrıca 3 kişinin mücadele ettiği TLC yani masa, merdiven, sandalye ögeleri kullanılmadan galip gelinmeyen strateji oyunu var. Ne kadar sürer inanın hiç bilmiyorum. Özellikle Bursalı izleyicilerimizden pankartlarıyla büyük destek bekliyoruz, çünkü salonun tezahüratlarla inlemesi sporcularımız için en büyük motivasyon kaynağı olacak.

HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM

- Unutamadığın bir boks maçı var mı?
Türk sporunun simgesi haline gelen Selçuk Aydın nakavt olduğunda mikrofonu bırakıp hüngür hüngür ağlamıştım. Amerika’da Victor Postol ile oynadığı karşılaşmada 11 raunt sonra çok ters bir yumrukla nakavt olup, dizlerinin üzerinde emeklemeye başlayarak kendini kaybettiği o anı unutamıyorum. Aynı zamanda yakın arkadaşım olduğu için çok etkilenmiştim (gözleri doluyor). Bir kere de Adana’da maç anlatırken canlı yayında seyircilerden biri ağzıma baklava tıkmıştı (gülüyoruz). “Şu anda hem maç anlatıp hem baklava yiyorum sayın seyirciler kendime inanamıyorum” demiştim.
- Futbol maçlarında en unutulmaz görevin ne oldu?
Olaylı geçen İsviçre-Türkiye futbol maçlarında canlı yayın ekibindeydim. Futbol Federasyonumuzla ilgili FIFA davalarını Zürich’te bizzat yerinde takip ettim. Fatih Terim’e yapılan saldırıda tanık olarak o sırada koridorda sadece ben vardım. Kavgacı bir adam olarak görüldüğü için ona yükleniyorlardı. Fatih Terim’i ipe götürmelerine izin vermedim diyebilirim. İsviçre’nin milli takım antrenörü ile sözlü tartışırken, futbolcuları Fatih Terim’e saldırdığına şahit oldum ve bunları canlı yayında anlattım. Sonra Türkiye ültimatom verecek seviyeye geldi.

Yazarın Tüm Yazıları