Paylaş
Bu hafta sizlere insanın eyleme dökmekte en zorlandığı, ancak insanı bir o kadar da özgürleştiren “affetmek” olgusundan bahsedeceğim. Neden affetmek bu kadar önemli? Affetmek bir erdem olmanın yanı sıra bize neler kazandırır? Nasıl affedebiliriz? Gelin bu güçlü eylem ve duygusal kabul içerisinde neler barındırıyor, hep beraber inceleyelim.
AFFETMEK NEDEN ÖNEMLİ?
Hayatımız boyunca en az bir kere veya daha çok kez, güvenimizi sarsan, bize ihanet veya iftira eden, dedikodumuzu yapan, bilerek veya bilmeyerek bizi manipüle etmeye çalışan, kuyumuzu kazan, kısacası bizi hayal kırıklığına uğratan, üzen, kızdıran insanlarla karşılaşabiliriz. Tanıdığımız veya tanımadığımız kişiler tarafından zorbalığa uğrayabiliriz. Arkadaşımız, eşimiz, ailemiz, iş ortağımız veya sevdiğimiz insanlar duygusal anlamda bizi istismar edebilir. Öncesinde son derece güven ve samimiyete dayalı ilişkiler bile, sonradan yozlaşıp bu negatif duyguları bize yaşatabilir. Hayatta bunların hepsi karşılaşılması olası durumlardır ve bu gibi durumlarda “incinme” çok derindir. Ağır bir incinme yaşayan herkes bilir ki, iç dünyamız kötü bir şekilde altüst olduğunda, kargaşamız veya acımız dışında herhangi bir şeye konsantre olmak da bir o kadar zordur. İncinmeye tutunduğumuzda, duygusal ve bilişsel olarak engelleniriz ve ilişkilerimiz zarar görür.
Affetmek bunun için güçlü bir ilaçtır. Hayat bizi sert bir şekilde vurduğunda, derin yaraları iyileştirmek için affetmek kadar etkili bir şey yoktur. İlk önce kendimizi affetmekle başlamalıyız. Hatalarımızı, gölge yanlarımızı tüm kalbimizle ve sevgiyle affetmeli ve varoluşumuzu tam da olduğumuz şekliyle onurlandırıp, teşekkür etmeliyiz. Unutmayalım, içeride ne varsa dışarıda da o vardır ve dışarıda ne varsa bizim içimizde de ondan bir parça vardır. Bu nedenle affetmenin ilk adımı kendimizi affetmektir. Geçmiş, şimdi ve tüm zamanlara doğru…
AFFETMEK GÜÇSÜZLÜK DEĞİLDİR
Olaylar veya hatalar affedilmek zorunda değildir, çünkü onlar yaşanmıştır ve yaşanmış olan gerçekleri halı altına süpürmek bize bir şey kazandırmaz aksine bilinçaltımıza ekstra yük yükler. Fakat bize bu olumsuz olayları yaşatan ve duygusal bağlamda acı çekmemize neden olan kişileri affedebiliriz. Eğer affedemezsek daha doğrusu affetmeye niyet etmez ve bu niyetimizi uygulamaya geçirmez isek, zamanla hislerimiz nefrete, kine, intikam veya hırsa dönüşebilir ki bunların her biri son derece yakıcı ve en çok kendimize zarar veren duygulardır. Tüm bu olumsuz duygular “güçlü duygular” gibi gözükse de aslında güçsüzlüğümüzün göstergesidir. Zira asıl güç affetmektir. İnsan zihni ise tam tersi yönde çalışır ve affetmeyi güçsüzlük olarak nitelendirir. Oysa insanoğlu, affetmenin ne kadar büyük bir psikolojik ve zihinsel özgürlük olduğunun farkında olsa, omuzlarında bu yükü hiç taşımak istemezdi.
Affetmek, bize herhangi bir şekilde zarar veren, yıpratan kişiye tekrar bize aynı zararı vermesi için alan açmak veya ona sil baştan yeniden güvenmek demek değildir. “Hayır Diyebilmek En Büyük Özgürlüktür” başlıklı yazımda da açıkladığım üzere, sınır koymayı bilmemiz gerekir. Burada affetmeden kastedilen bize zarar veren kişiye karşı “sınırımızı belirleyip bu sınırı koruyarak”, onu yaptığı hatadan dolayı bağışlamak suretiyle, zihnen ve ruhen kendimizden bağımsız kılmak ve bu sayede aslında bir nevi kendimizi geçmişin olumsuz deneyimlerinden özgürleştirmektir. Affettikçe hafifleriz, hafifledikçe özgürleşiriz, özgürleştikçe öz şefkatimiz artar, öz şefkatimiz arttıkça potansiyelimiz de buna paralel olarak artar ve en nihayetinde enerji frekansımız yükselir. Frekansımızın yükselmesi hem fiziksel hem zihinsel olarak en iyi terapi yöntemlerinden biridir.
AFFEDEBİLMEK SANATTIR
Araştırmalar, başkalarını affetmenin, affeden kişi için güçlü psikolojik faydalar sağladığını göstermiştir. Depresyon, kaygı, sağlıksız öfke ve duygu durum bozukluğu semptomlarını azalttığı kanıtlanmıştır. Ama sadece kendimize yardım etmek için affetmeyiz. Affetmek psikolojik iyileşmeye yol açabilir, evet ama özünde kendimizle ilgili ya da sadece kendimiz için yapılmış bir şey değildir. Başka bir kişiye doğru yansıttığımız bir şeydir çünkü zamanla duruma en iyi tepkinin bu olduğunu anlarsınız.
Affetme pratiği yapmak için, tıpkı yeni bir fiziksel egzersiz rutinine yavaş yavaş başlıyormuş gibi, kalp kaslarınızın “affetme” ya da “merhamet” bölümünü yavaş yavaş geliştirirseniz, günlük yaşamınıza düzenli “antrenmanlar” dahil ederseniz, aklınıza olumsuz ve yakıcı duygular ve düşünceler geldiğinde 10’a kadar nefes alıp, 5 saniye tutup sonra yine 10’a kadar sayarak diyaframınızdan bu nefesi balon söndürür gibi verirseniz kesinlikle çok yardımcı olacaktır. Kimseye zarar vermeme taahhüdünde bulunarak, başka bir deyişle, sizi incitenler hakkında aşağılayıcı düşünmemek ve konuşmamak için bilinçli bir çaba göstererek daha zinde olmaya başlayabilirsiniz. İyi şeyler söylemek zorunda değilsiniz; ama olumsuz konuşmaktan kaçınırsanız, zihniniz ve kalbiniz daha kolay affedecektir. Ayrıca her insanın benzersiz, özel ve yeri doldurulamaz olduğunu kabul etme pratiği yapabilirsiniz. Buna dini inançlarınız veya hümanist bir felsefeniz veya kendinize özel inancınız aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Ortak insanlığımıza değer veren bu zihniyeti geliştirmek önemlidir, böylece size zarar vermiş birini değersiz olarak tanımlamak da zorlaşır.
6 ADIMDA AFFETMEK
1) Güvendiğiniz biriyle konuşun ve ne kadar incinmiş, üzgün veya kızgın hissettiğinizi açıklayın.
2) Duygularınızı serbest bırakın ve onlar için özür dilemeyin.
3) Kendinizi geri çekmeyin veya izole etmeyin. Bağlantıda kalın ve acı verse bile acıyı hissedin.
4) Affetmeye niyet edin.
5) Sizi inciten kişiyle empati kurun.
6) Bağışlamanın, göz yumma hizmeti olmadığını unutmayın. Bu karşınızdakine olduğundan daha çok kendinize bir hizmettir. Kendinizi nefretin zehrinden kurtarın.
Affetmeyi başardığınızda, hayatınızda çok daha güzel olasılıklara kapılar açıldığını, önünüze gelen şahane fırsatlar olduğunu fark edeceksiniz. Mucizeler peşi sıra gelmeye başlayacak. İşinizde daha başarılı olacaksınız. Aile yaşantınız daha dingin olacak. Siz daha mutlu, daha huzurlu, daha neşeli olacaksınız. Dolayısıyla etrafınıza da daha pozitif ve size olumlu enerjiler yayan insanları çekeceksiniz.
HAFTANIN ÖNERİSİ
Size huzur veren bir ortamda, 432 Hz frekansında bir müzik açarak, bir de mum yakarak; sizi inciten kişiye gönderebileceğiniz ya da asla gönderemeyeceğiniz bir mektupta incindiğiniz bir olayı yazın. O sırada bundan nasıl etkilendiğinizi ve hala deneyimlediğiniz incitici veya olumsuz duyguları örnekleyin. Hatalı bulduğunuz kişinin bunun yerine ne yapmasını dilediğinizi açıkça yazın. Bu bağışlama mektubunu açık bir bağışlama, anlayış ve hatta toparlayabilirseniz bir empati ifadesiyle bitirin. Mektubun en sonuna “kendimi ve seni sevgiyle affediyorum” yazdıktan sonra bu mektubu güvenli bir yerde (yanmaz lavabo, tutuşmayacak doğal bir ortam) yakın. Küllerini suya bırakın. Şifa olsun! Sevgiyle...
Paylaş