Rakipleriniz içeride değil, dışarıda

Şirketlerin zaman zaman CEO’sundan en küçük çalışanına kadar herkese hatırlatması gereken bir hayatî gerçek :

Haberin Devamı

Paris’te bir okul var, genç olsam, işi gücü bırakır gider, burada master yapardım: Ecole de Guerre Economique, Ekonomik Savaş Okulu…

Ekonomi savaştır.

Makro düzeyde, devletler arasında, topyekün savaşın silahsız aşamasıdır. (Zaten her askerî ve terörist savaşın arkasında her zaman ekonomik çıkarlar vardır. Yani silahlı savaş, ekonomik savaşın ileri bir safhasıdır.)
Savaş, şirketin içinde değil, dışındadır.

Savaş deyince sert kaçıyor belki ama…

Mikro düzeyde ise ekonomi, şirketler arasında bir savaştır.

Ekonominin, iş dünyasının ‘adı koyulmamış bir savaş’ olduğunu unutursanız, bu gerçek size kendini çok acı bir şekilde hatırlatır.

Ama, ammaaa… asla unutulmamalı ki, savaş şirketin içinde değil, dışındadır.

*
Tamam, içeride bir ‘tatlı rekabet’ faydalıdır. Şarttır. Ki çalışanlar her zaman, huzursuz değil fakat teyakkuz halinde olsunlar. Diri dursunlar. Ki rutine düşülmesin, rehavet hali çökmesin, şirketin üstüne ölü toprağı serpilmesin. (Bakınız : ‘Düzen buysa kral biziz yazısı’ Hürriyet-İK 31.07.2011)

Ama düşman… peki öyle demeyelim, rakipler, içeride değil, dışarıdadır.

Onun için, yöneticilerin, çalışanların güçlerini birbirine karşı harcaması yapılmaması gereken bir hatadır. Birbiriyle didişenler, dışarıya karşı güçlerini birleştiremezler.

Oysa pek çok şirkette yöneticilerin çoğu zamanlarını ve enerjilerini birbirlerine karşı harcıyorlar. Rekabeti aşıyor, iş sidik yarışına, tekerine çomak sokmaya, hatta altını oymaya varıyor.

Pazarlamayla satış sinsi sinsi didişiyor, muhasebeyle finans birbirinin ayağına basıyor, insan kaynaklarıyla idare birbirini yiyor…

Çalışanlar – yani işini yapmaya çalışan insanlar - işleriyle, rakipleriyle uğraşacaklarına (uğraşmak eski Türkçe’de savaşmak demektir, biliyorsunuz) departmanlar arası yetki çekişmesiyle, yöneticiler arası sen-ben kavgasıyla vakit kaybediyorlar.

Daha da vahimi (madem ki savaş dedik, askeriyeden örnek verelim), satın alma, finans, insan kaynakları, muhasebe, reklam, kurumsal iletişim gibi ‘destek’ (lojistik) servisleri, üretim, satış gibi ‘muharip’ departmanların işini yapmasını kolaylaştırıcağına, sürekli iş ve zorluk çıkarıyor. İş bilmemekten, kötü organizasyondan veya kişisel kompleks ve kavgalardan.

Daha daha da vahimi, bazen işinizi yapmak için, müşterilerden ve rakiplerden çok… şirketin muhtelif departmanlarıyla, yöneticileriyle, hatta tepe yöneticileriyle uğraşmanız gerekiyor.

Savaş şirketin içinde değil, dışındadır.

Çalışanlarınız “Bize zaten bir desteğiniz, bir faydanız yok, bir de sizinle uğraşmayalım, bırakın işimizi yapalım!” diyorlar, duymuyor musunuz?

Yazarın Tüm Yazıları