Özellikle pandemi sürecinde kadınların kendi bedenlerine yönelik dikkati artarken, vücutlarını daha yakından incelemeleriyle birlikte vücutlarındaki bir takım normal dışı yapıları fark etmelerine yol açtı. Vücutlarında rahatsız oldukları noktaları değiştirmek konusunda cesur olmaya başladı. Estetik ameliyatlarının jinekolojide en çok tercih edileni ise genital estetik ameliyatı olmaktadır. Bu estetik ameliyatlar, kadın genital organlarında estetik ve sağlık amaçlı yapılan cerrahi ve cerrahi olmayan uygulamaları içermektedir. Genital bölgedeki iç dudaklar (labiumlar) bunlardan en çok karşılaşılanıdır. Labiumların dışa doğru uzaması ve sarkması halinin düzeltme ameliyatı ise labioplasti adını alır. Labioplasti ameliyatı ile merak edilenleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu’na sorduk.
SAĞLIK İÇİN DE TERCİH EDİLİYOR
Böbrek kanserleri tüm yetişkin kanserlerinin yüzde 2-3’ünü oluşturmaktadır. Genellikle 60 yaş ve üzeri ileri yaş hastalığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmektedir. Ultrason ve tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinin sıklıkla kullanımı, hastalığın daha erken dönemde tanı almasını sağlar. Bu nedenle hastalarda genellikle belirgin bir şikâyete rastlanmaz. İdrarda kan, yan ağrısı ve böğür bölgesinde kitle hissi gibi klasik bulgular hastaların yüzde 10’unda saptanmaktadır. Böbrek kanserleri ve tedavisindeki önemli cerrahi yaklaşımlardan biri olan böbrek koruyucu cerrahileri, Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Cenk Acar’a sorduk.
NORMAL İŞLEVİNE DEVAM EDEBİLİYOR
Günümüzde, küçük boyuttaki böbrek kanserleri sadece böbrekteki kitlenin çıkarılmasıyla tedavi edilebilmektedir. Yapılan uzun dönem çalışmalarda böbreğin tamamen alınmasıyla aynı onkolojik sonuçlara sahip olduğunu göstermiştir. Bu tedavinin en önemli avantajı sadece kitle çıkarıldığında böbreğin diğer kısımlarının normal işlevine devam edebilmesidir. Böbrek fonksiyonlarının korunması böbrek kanserli hastaların cerrahi sonrası yaşam kalitelerini ve süresini uzatan faktörler arasında yer alır.
Saç ekimi için yeterli donör saçı bulunmayanlar veya saç ekiminden korkanlar ise alternatif yöntemler arıyor. Günümüzde bu alternatif yöntemler arasında mavi su olarak bilinen bakım serumu da kullanılmaya başlandı. Saç köklerini güçlendirdiği ve saçların çok daha gür, güçlü çıkmasını sağladığı gerekçesiyle ilgi gören serum hem erkekler hem de kadınlar tarafından kullanılabiliyor. Düzenli olarak kullanıldığında saç derisine vitamin ve bakım takviyesi yapıldığını ve bunun sonucunda da yeni saç oluşumunun gerçekleştiğini kaydeden Dr. Funda Demir ile son dönemlerde dikkat çeken, bakım serumuna ilişkin merak edilenleri konuştuk.
CANLI BİR GÖRÜNÜM KAZANDIRIR
Her ne kadar pandemi nedeni ile bütün araştırmalar koronavirüse yönelmiş olsa da kanser, her koşulda en önemli ve en tehlikeli hastalıklardan birisi olmaya devam ediyor. Tedavi anlamında da en büyük gelişmelerin yaşandığı alanların başında geliyor. Kanserde Güncel Tedavilere Erişim ve Geliştirme Derneği Başkanı, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, kanser tedavilerindeki güncel gelişmeler ile ilgili olarak şu bilgileri verdi.
KEMOTERAPİDEN UZAKLAŞACAĞIZ
Pandeminin getirdiği karantina ortamı birbirimizden fiziksel ve sosyal olarak izole olmamızı gerektirdi. Salgından sonra birçok insanın COVID-19 geçirsin geçirmesin ruh sağlığı etkilendi. Peki COVID-19 insanların ruh sağlığına ne gibi olumsuz etkileri oldu, Prof. Dr. Halise Devrimci Özgüven’e sorduk.
ENERJİ KAYBI, ÖLÜM KORKUSU
Her yıl dünya genelinde bir milyona yakın kişiye kolon kanseri teşhisi konmaktadır. Ülkemizde de oldukça sık görülmekte olan kolon (kalın bağırsak) kanserinde uygulanan tarama programları sayesinde, sıklığında bir miktar azalma olabileceği öngörülüyor. Oldukça sinsi bir şekilde ilerleyen kalın bağırsak kanserinin teşhisi oldukça zordur. Peki, kolon kanserine neler sebep olur, tedavileri nasıl yapılır? Son dönemde bu kanserin önlenmesi ve tedavisindeki gelişmeler ile ilgili olarak Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun şu bilgileri verdi:
KİLO RİSKİ ARTTIRIYOR DÜZENLİ EGZERSİZ KORUYOR
Evden çalışma düzeninde, daha önce yüz yüze gerçekleştirilen görüşmeler de bilgisayardan çeşitli görüntülü uygulamalarla yapılmaya başlandı. Evde çalışanlar zamanın çoğunu bilgisayar önünde geçirmek zorunda kalırken, iş yükünün tamamen bilgisayara ve online çalışmaya aktarılması birçok göz kusuru ile gözlük kullanma oranlarını arttırmaya başladı. Gözlükten kurtulmak için alternatifler arasında excimer lazer ameliyatları yer alıyor. Tamamen bilgisayar kontrollü excimer lazer cihazlarının, kornea olarak adlandırılan gözün saydam tabakasının şeklini değiştirerek görme kusurlarının (Miyop, hipermetrop ve astigmat) giderilmesi işlemine kısaca lazer ile görme düzeltilmesi diyebiliriz. Görme bozuklukları ve tedavisiyle ilgili Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kemal Özülken, şu bilgileri verdi:
YAŞAM KALİTESİNİ ARTTIRIYOR
Ortodonti; çene, diş ve yüz bozukluklarının teşhis, tedavi ve önlenmesi ile ilgilenen bilim dalıdır. Ortodontik tedavi, küçük çocuklarda çene gelişimine yardım ederek dişlerin doğru pozisyonlarda olmalarına yardımcı olur, yetişkinlerde ise var olan çapraşıklık ve kapanış düzensizliklerinin, ayrıca çene yüz bozukluklarının düzeltilmesini sağlar. Ortodontik tedaviler uzun sürer ve bir çok kez hekime ziyaret gerektirir. Pandemi döneminde Ortodonti hekimliğinde uygulamalar nasıl yürütülmekte ve nelere dikkat edilmeli, tüm merak edilenleri Diş Hekimi Ortodonti Uzmanı Dr. Saliha Olkun Alkan’a sorduk.
GELİŞMELER TAKİP EDİLİYOR
Koronavirüs Türkiye’de ve dünyada yayılmaya devam ederken, kendimizi ve hastalarımızı korumak çok önemli. Uyguladığımız önlemlerin başında öncelikle COVID-19 ile ilgili en güncel bilgilerden haberdar olmak geliyor. Ülkemizdeki ve dünyadaki tüm gelişmeleri takip ediyoruz. Hastalarımız kliniğe girer girmez galoş giydiriyoruz, sabunla el yıkama veya el dezenfeksiyon işlemi yaptırıyoruz.
Ağrı tedavisi çok geniş bir kavramdır ve vücudumuzun herhangi bir yeri ağrıdığında kimimiz ilaca başvurur, kimimiz direk doktora gider. Günümüzde artık birçok hastanede ağrı merkezleri kurulmakta ve çeşitli alternatif tedaviler sunulmaktadır. Bunlardan biri olan kuru iğne tedavisi, fibromiyalji ve kas kasılmalarına bağlı ağrıların tedavisinde son dönemde çok sık kullanılmaya başlandı. İntramuskuler stimülasyon (İMS) olarak da bilinen kuru iğne tedavisi ilk olarak Kanada’da uygulanmaya başlayan, ameliyatsız ve ilaçsız bir ağrı tedavisi yöntemi olup kronik kas ile iskelet sistemi hastalıklarına bağlı ağrıların tedavisinde uygulanır. Konuyla ilgili Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uz. Dr. Yasemin Soytürk, şu bilgileri verdi.
OLUŞAN KAS DÜĞÜMLERİNİ ÇÖZER
Yaşantımızdaki önemli değişikliklerden biri de hizmet alım şeklimiz oldu. Online eğitim, alışveriş, uzaktan çalışma olduğu gibi sağlık hizmetinde de online danışmanlık, online tedavi, tele-danışmanlık gibi hizmetler hızla yaygınlaştı. Bu durum çok sayıda hastanın kendi sağlıkları ile ilgili desteği pek çok branştaki hekimden evlerinde almalarını sağladı. Online hizmet verilen sağlık konularından birisi de toplumun yeni evli kesimini etkileyen ve gizli saklı doktora gidilen vajinismus tedavisi. Vajinismus tedavisi ve online terapiyle ilgili Cinsel Terapist Op. Dr. Gülsüm Soytürk, şu bilgileri verdi:
İSTEMSİZ KASILMALARLA KENDİNİ GÖSTERİR
Birçok ülkeye kıyasla kontrolün daha iyi sağlandığı ülkemizde, özellikle kanser hastaları halen büyük endişeler yaşamaya devam ediyorlar. Koronavirüs aşısının ülkemizde kullanıma gireceği şu günlerde Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, pandemi süreci ve kanser hastalarının aşılanması ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
AŞI ZAMANLAMASI ÇOK ÖNEMLİ
Yakında ülkemizde kullanıma girecek olan Çin aşısı, tıpkı grip aşısı gibi inaktif aşı grubundadır. Bu inaktif aşının kanser hastalarında enfeksiyon oluşturma gibi bir tehlikesi bulunmamaktadır. Dolayısıyla uzun süre önce kemoterapi, radyoterapi ya da immunoterapi gibi bağışıklık sistemi üzerine etkisi olan tedavileri tamamlanmış olan hastalarda, Sağlık Bakanlığı’nın programı dahilinde aşılamaların yapılması gerekmektedir. Fakat kemoterapi alan hastalarda immün sistemin baskılanmış olması nedeniyle tıpkı grip aşısında olduğu gibi yeterli antikor yanıtı elde edememe durumu olmaktadır. Bu tür inaktif aşılar kemoterapi başlanmasından 2 hafta ya da daha önce yapılabilmektedir. Kemoterapisi tamamlanmış hastalarda ise ideal antikor yanıtı için genel olarak daha uzun süre beklenilebilmekle birlikte, tıpkı grip aşısının mevsimsel zamanlamasında olduğu gibi, COVID-19 aşısının da aciliyeti göz önüne alınarak ve uygulanan kemoterapinin bağışıklık baskılama özellikleri değerlendirilerek aşılama, kemoterapiden 2-3 hafta sonra uygulanabilir. İmmunoterapi alan hastalarda ise endişe daha çok immünite ile ilişkili yan etki fazlalığıdır.
Aslında çok eski zamanlara ait hatta ilkel tıp uygulama alanlarından olan manuel tedavi yıllar içerisinde çok gelişmiş ve günümüz tedavilerinde neredeyse ilk seçenek olmuştur. Çünkü hastalar daima tedavide hızlı ve ilaçsız yöntemleri tercih eder duruma gelmiştir. Tedavinin cazip yanı, hemen hemen yan etkisi olmaması ve hızlı sonuç alınmasıdır. Konuyla ilgili Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı, Manuel ve Nöral Terapist Uzm.Dr. Yasemin Soytürk Özseren’den bilgi aldık.
İTME, GERME, BASTIRMA MANEVRASI
Bugün geldiğimiz noktada tedavide birçok yeni alternatifler mevcut ve son günlerde artık aşı çeşidi bile konuşulmaya başlandı. Ancak tüm bu tedaviler ve aşılar gebelere uygulanacak mı? Bu hastalığın gebelikteki seyri ve gebelerin nasıl tedavi edileceği ve aşı uygulanıp uygulanmayacağı konusundaki bilinmeyenleri, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu’na sorduk.
ENFEKSİYONA AÇIK OLDUKLARI BULGUSU YOK
Ülkemizde de başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere hem hastalığın önlenmesine hem de erken teşhis ve tedavilerine yönelik bir dizi faaliyet yürütülüyor. Her iki cinsiyette de en sık görülen kanserlerden birisi olan akciğer kanseri, hastaların yüzde 80’inde sigara ile ilişkilidir. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, akciğer kanserindeki son gelişmeler ile şu bilgileri paylaştı:
ELEKTRONİK SİGARA DA RİSKLİ
ŞİKÂYET ARTTIĞI DURUMLARDA AMELİYAT
“Prostat büyümesinde; idrar yaparken zorlanma, idrarı tam boşaltamama ve gece idrara çıkma en sık görülen şikâyetlerdir. Benzer şikâyetler hem prostat kanserinde hem de prostat büyümesinde görülebilir. Ayrıca her iki hastalık birlikte de görülebilir. Ancak tedavileri tamamen birbirinden farklıdır. İyi huylu prostat büyümesi tanısı konan hastalarda, şikâyetlerinin şiddetine göre tedavi planlanır. Şikâyetleri hafif olan hastalarda sıvı alım alışkanlıklarının düzenlenmesi ve yaşam stili değişiklikleri önerilirken, fayda görmeyen hastalarda ilaç tedavilerine başlanır. Tedavilere rağmen şikâyetlerin arttığı durumlarda ise ameliyat önerilir.
BU TEKNİKLER DAHA AZ YAN ETKİYE SAHİP
Son yıllarda kapalı ameliyat tekniğinde bir devrim yaşanmış ve lazerle prostatı buharlaştırmak(greenlight gibi) yerine, büyük parçalar halinde önce idrar torbasına atıp, sonrasında özel parçalayıcı cihazlar yardımıyla (morselatör) vücut dışına aldığımız HOLEP (holmiyum lazer) ve BIPOLEP (bipolar enerji) yöntemleri kullanılmaya başlandı. Ülkemizde de uygulanan bu ameliyatlarla ilgili hasta verileri arttıkça, yapılan sayısız klinik çalışmalarda prostat enükleasyonu cerrahi tekniği ile (HOLEP ve BIPOLEP) hem açık prostat ameliyatı hem de diğer kapalı ameliyat yöntemlerine göre (TUR-P, plazmakinetik TUR-P) başarılı sonuçlar elde edildiği ve daha az yan etkiye sahip olduğu gösterilmiştir. Ancak, her ne kadar biz ürologlar prostat anatomisine aşina olsak da bu ameliyat tekniğini tam olarak öğrenebilmek için 30-50 civarında hasta sayısına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle hastaya ait faktörlerin yanı sıra cerrahın tecrübesi de tedavi başarısını etkileyen faktörlerdendir.
ŞİKÂYETE NEDEN OLAN DOKULAR ÇIKARILIYOR
Halen tüm dünyada bilim insanları bunun nedenini çözümlemeye çalışıyor. Etkenlerden biri alınan virüs yüküydü, diğeri ek olarak başka bir önemli kronik hastalığın bulunmasıydı ama ayrıca buna neden olabilecek genetik bir özellik olup olmadığı da çok ilgi çeken bir konuydu. Yakın zamanda bazı araştırmacılar, hastalığı ağır geçiren hastalarda interferon (virüslere karşı etki gösteren biyolojik molekül) eksikliği tespit ettiler. Bu yeni ve ilgi çekici konuyla alakalı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Atak Yücel, şu bilgileri paylaştı:
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ UYARIR
İnterferonlar, bağışıklık sistemi içerisinde asıl olarak virüslerle ve tümörlerle savaş ile bağışıklık cevabının düzenlenmesinde görev alan ve 3 ana sınıftan oluşan biyolojik moleküllerdir. Bunlar içinde özellikle tip 1 interferonlar virüslerle savaşta çok önemlidir, bağışıklık sistemi hücrelerini bu yönde çalışmaları için uyarırlar. Dünya çapında 50 önemli genetik merkezde yürütülen COVID İnsan Genetiği Konsorsiyumu çalışmasında, virüsü alan kişilerde eğer tip 1 interferonları kodlayan genler eksikse veya düzgün çalışmıyorsa, yani yeterli ve fonksiyonel tip 1 interferon üretimi yoksa başka bir kronik hastalığı olmayan kişilerin de COVID-19 enfeksiyonunu çok ağır geçirdiği, çok ağır zatürre geliştiği, hatta hayatlarını kaybettiği görüldü.
Meme kanseri yerleşim yerine göre bazen sinsi özellik gösterebilir. Yine hızlı ilerleyen türde bir meme kanseri henüz küçük boyutlardayken başta kemik olmak üzere başka organlara yayılma gösterebilir. Meme kanseri tanı ve tedavisindeki yeni gelişmeler ile ilgili Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun şu bilgileri verdi:
MUTLAKA GENETİK ARAŞTIRMA YAPILMALI
Pandemi süreci devam ederken demans ve alzaymır hastalığının görülme sıklığı da katlanarak artıyor. Türkiye Alzheimer Derneği Ankara Şubesi Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’ndan emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Esen Saka Topçuoğlu ile Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfiye Özlem Atay ile alzaymır hastalığını konuştuk.
ÜLKEMİZDE 750 BİN CİVARINDA HASTA VAR
Diş hekimliği uygulamaları günümüzde çok gelişmiş durumda. Estetik diş hekimliğinde birkaç branş bir araya gelerek estetik uygulamalar yapıyor. Burada ana amaç, kişinin dişlerinin ve gülüşünün daha güzel, daha iyi hale getirilmesi. Ve tabii ki dişlerdeki problemlerin çözülmesi...
* * *
Estetik diş hekimliğinde her gün yenilikler sunuluyor. İşte biz de bu hafta, estetik diş hekimliğinin uygulama alanlarını ve neleri kapsadığını Ankara A Clinica Dent Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği’nden Diş Hekimi Ezgi Erdenol ile konuştuk.
Virüs dünya gündemine oturduğunda biz de evde oturmaya başladık. Karantina sürecinde
mutfakta bolca vakit geçirerek belki de stresimizi yiyerek hafifletmeye çalıştık ve devam eden süreçte belki biraz kilo aldık. Peki tüm dünyayı saran COVID-19 hastalığından korunmak için nasıl beslenmeliyiz, neler yemeliyiz ve bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirmeliyiz? Tüm bu soruların cevabını Diyetisyen Derya Şahin yanıtladı.
Kornea hastalığına bağlı görme kaybında tedavi
Kornea hastalığına bağlı görme kaybı, körlüğün en yaygın dördüncü nedenidir ve dünya genelinde 10 milyondan fazla insanı etkiler. Kornea dokusunda hasar ve hastalık olması, bulanık görmeye neden olarak görmeyi etkiler.
Fonksiyonel görüntünüzü eski haline getirmek için bu gibi durumlarda kornea nakli gerekebilmektedir. Konuyla alakalı TOBB ETU Tıp Fakültesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kemal Özülken şu bilgileri paylaştı:
ZARAR GÖRÜRSE GÖRÜŞÜ BOZABİLİR
“Kornea nakli, hastalıklı veya yaralı kornea dokusunu bir organ vericiden alınan sağlıklı doku ile değiştirmektir. Geleneksel, tam kalınlıkta kornea nakli ve arka tabaka kornea nakli olmak üzere başlıca 2 çeşit kornea nakli türü vardır.
İyi görüş için sağlıklı ve net bir kornea gereklidir. Korneanız göz hastalığı veya göz yaralanmasından dolayı zarar görürse, şişebilir, yaralanabilir veya ciddi şekilde şekil değiştirebilir ve görüşünüzü bozabilir. Gözlük veya kontakt lensler yeteri kadar görmenizi iyileştiremiyorsa kornea nakli gerekebilir.
Göz uçuğu veya mantar keratiti gibi enfeksiyonlardan kaynaklanan korneada yara izleri, kirpiklerin içe doğru büyümesi ve korneaya sürtmesi sonucu oluşan kornea yara izleri, kalıtsal kornea hastalıkları, ilerlemiş keratokonus gibi kornea ektazileri kornea yetmezliği riskini artırır.
Korneası uygun olmayan hastalara yapılan lazer cerrahisi sonrası kornea ektazileri, korneanın kimyasal yanıkları veya göz hasarından kaynaklanan hasarlar, korneanın aşırı şişmesi, önceki bir kornea nakli sonrası greft reddi,
katarakt ameliyatı komplikasyonlarına bağlı kornea yetersizliği gibi durumlardan sonra da kornea nakli ihtiyacı doğabilir.
DİKİŞLİ VE DİKİŞSİZ NAKİLLER
-Tam kalınlıkta bir kornea naklinde, lokal anestezi kullanılırsa, ağrıyı gidermek ve göz hareketlerini kontrol eden kasları gevşetmek için göz çevrenizdeki cilde bir enjeksiyon yapılır ve göz damlacıkları gözünüzü uyuşturmak için kullanılır.
-Geleneksel kornea nakli ameliyatı sırasında, dairesel bir düğme şeklindeki doku tam kalınlıkta bir trephin veya femtosaniye lazer cihazı yardımıyla çıkarılır. Donör dokusundan eşleşen düğme şeklinde doku, çıkartılan alana yerleştirilir dikilir. Dikişler, tipik olarak ameliyattan sonra bir yıl veya daha uzun süre yerinde kalır.
-Endotelyal keratoplasti, seçici olarak sadece korneanın en iç tabakasının (endotel) sağlıklı doku ile değiştirilmesi ve üstündeki sağlıklı kornea dokusunun bozulmadan bırakılmasıdır. Endotelyal keratoplasti sırasında cerrah, küçük bir kesi yapar ve korneanızın arka yüzeyine sağlıklı endotel hücre tabakası içeren ince bir donör doku diski yerleştirir. Küçük kesi sızdırmaz olduğu için tipik olarak dikiş gerekmez.
HERKES EVRENSEL BİR DONÖRDÜR
Kornea nakli, iyileşme süresi bir yıl veya daha uzun zaman alabilmektedir. Görmeniz ilk birkaç ay boyunca bulanık olacaktır ve bazı durumlarda öncekinden daha kötü olabilir. Görmeniz iyileştikçe, yavaş yavaş normal günlük aktivitelerinize dönebilirsiniz. Ancak, işinize ve görmenizin ne kadar çabuk geliştiğine bağlı olarak, ameliyattan sonraki birkaç hafta içinde işe geri dönebilirsiniz.
Herkes kornea dokusu için evrensel bir donördür. Vericinin kan grubunun alıcının kan grubuyla eşleşmesi gerekmez. Yaş, göz rengi ve görme de faktör değildir. Enfeksiyonlardan veya yüksek düzeyde bulaşıcı hastalıklardan muzdarip olanlar dışında, çoğu insan potansiyel kornea bağışçısıdır.
Kornea bağışı, hayat kurtarıcı veya hayat verici olabilmektedir. Kornea nakli operasyonlarının yüzde 95’inden fazlası kornea alıcısının görmesinin başarıyla geri kazanılmasına neden olmuştur.”
ÖĞRENMEDEN GEÇMEYİN
İNME VEYA FELÇ NEDİR?
İnme beyne giden hayati damarlardaki kan ve oksijen akışının ani bir şekilde kesildiği ya da azaldığı bir beyin hastalığıdır. Kan akımının kesildiği bölgedeki hücreler hızlıca ölmeye başlar ve inmenin oluştuğu bölgeden yürütülen fonksiyonlar da geçici ya da kalıcı kayıplar meydana gelir. Beyin damarlarındaki kanama ya da tıkanmaya bağlı olarak ortaya çıkar. Beyinde kan akımının kesildiği bölgede, kanın taşıdığı oksijen, glukoz gibi yaşamsal değerdeki gereksinimler karşılanamayacağı için beyin hücrelerinin ölümü başlar. Buna bağlı olarak beynin o bölgesi işlevini kaybeder ve hastalarda çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Vücudun bir yarısında uyuşukluk, kuvvetsizlik, konuşma ve görme bozuklukları, dengesizlik, bilinç değişiklikleri bunlardan bazılarıdır.
Ortaya çıkış nedenleri iki ana grupta toplanır. Birincisi tıkanma, beyne giden damarların veya beyinin içindeki damarların çeşitli şekillerde tıkanması veya daralması (iskemik inme). İkinci mekanizma ise beyin dokusu içinde meydana gelen kanamadır (hemorajik inme). İnmede acil müdahale hayat kurtarıcıdır ve tedavi sebebe yönelik olarak değişmektedir.
Bu nedenle yüzde çarpılma, kol ve bacakta güçsüzlük, konuşmada bozulma, çift görme veya ani bilinç bozukluğunda bu yakınmaların düzelmesi beklenmeden en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayati önem taşır.