Selim Türsen

Uykusuz geceler

6 Mart 2023
HER gün enkazların altından yeni hikayeler dinliyoruz. Medyadan izlediklerimizin, her şeyi bire bir yaşayan bölgeden gelenler ve yakınlarından dinlediklerimizin yanında çok az olduğunu anlıyoruz. Depremde kaybettiği iki çocuğunun mezarlarının başından ayrılamayan, onlara her gün oyuncak götürüp, “Hadi gelin oynayalım” diye çağıran annenin acısını anlatmaya hiçbir söz, hiçbir yazı, hiçbir fotoğraf yetmez.


Deprem sadece Güneydoğu’yu değil, Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Akdeniz’den Ege’ye bütün Türkiye’nin hayatını salladı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Deprem bölgesinden göç eden 1 milyondan fazla depremzedenin yanı sıra İstanbul’dan taşınmaya başlayanlara bakmak bile değişimi gösteriyor.
Kahramanmaraş’taki acıları yaşamak istemeyenler çok radikal kararlar alıyor. İşini bırakıp, evini satıp, yaklaşan İstanbul depreminden kaçanları izlemek için nakliye şirketlerine gelen taleplere bakmak yeter. Birçok şirkette günde ortalama 2-3 olan taşınmak için nakliye talebi 25-30’a çıkmış.
İzmirli emlakçılar yeni göçler nedeniyle satılık, kiralık konut bulunamadığını söyleyip fiyatlardaki fahiş artışa dikkat çekiyor. Daha önce aylık kirası 8 bin lira olan yerler 20-25 bin olmuş. O da kiralık konut bulunabilirse...
Zaten son yıllarda büyük bir göç dalgası altına giren İzmir şimdi de deprem göçleriyle yeni hayatlara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Ama kendisi de deprem bölgesinde olduğu için hem kendi nüfusuna, hem de yeni gelenlere sağlam konut temininde hayli zorlanacağı çok açık.

TOZ DUMAN KALKTIKÇA
Depremin tozu dumanı kalktıkça enkaz altında kalan ekonomik ilişkiler de ortaya saçılmaya başladı. Yıkılan fabrikalar, hurdaya çıkan makineler, bu şirketlerle iş yapanların alacakları-verecekleri hepsi birer sıkıntı olarak yeni yeni boy gösteriyor. İzmirli bir bankacı Antakya’daki üç şubelerinde arkadaşlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken bir yandan da ekonomik aktivitenin durmasının getireceği bankaya getireceği yükü hesap etmeye çalışıyordu.

Yazının Devamını Oku

Diren İzmir

27 Şubat 2023
GERÇEK tüm acılığıyla yüzümüze çarptı. Binalar sağlam olsaydı, deprem 40 binden fazla insanın canını alamayacaktı.

Büyük felaketin üzerinden 20 gün geçti. Yaşadığımız şoktan anca sıyrılırken, yok pahasına on binlerce hayatın söndüğünü daha iyi anlıyoruz. Birçok yeni bilgi edindik depremden sonra. Örneğin yapı denetiminin ne kadar önemli olduğunu ama iyi uygulanmadığını öğrendik. Eğer yapı denetimi gereği gibi yapılsaydı, binalar yapılırken demirleri bağlayan ustalar dahil her aşaması en ince ayrıntısına kadar denetlenseydi, on binlerce insan belki bugün hayatta olacaktı.

DEPREM İZOLATÖRÜ

 Binaların yer hareketinden etkilenmesini önleyen deprem izolatörlerinin tanesinin sadece bin 200 dolar olduğunu ve Türkiye’de de üretildiğini öğrendik. İzolatörlerin bir binanın maliyetini en fazla yüzde 10 ya da yüzde 15 artırdığını öğrendik. İzolatörlerin deprem ülkesi Türkiye’de tüm yapılarda neden zorunlu tutulmadığını merak ettik. İnşaat teknolojilerinin çöl dahil her türlü zeminde sağlam binalar yapacak şekilde geliştiğini ama önce zemin etüdü yapılıp sonra buna göre binaların yapılması gerektiğini öğrendik. 

BÜYÜKŞEHİR NASIL HAZIRLANIYOR

Prof. Naci Görür, bilime inanan, aydınlık insanların kenti İzmir’in depreme dirençli bir kent olarak bütün Türkiye’ye öncülük yapması gerektiğini söyledi geçen hafta. Çok haklı. Artık fay tartışmaları, deprem ne zaman olacak tartışmalarını bırakıp depreme dirençli bir kent yaratmak zorundayız. “İzmir Afet Planı-Deprem Hazırlık ve Dirençlilik Çalışmaları” bilgilendirme toplantısında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Fen İşleri’nden, İZSU’ya bütün birimleri olası deprem için yaptıkları hazırlıkları anlattılar geçen hafta. Yıkılabilecek viyadük ve köprüleri sağlamlaştırma çalışmaları, alternatif yollar, inşaat mühendisleri odası işbirliğiyle Bayraklı’da incelenen 31 bin yapı, Bornova’da incelenmeye başlanan 62 bin yapı ve İzmir’in tamamında 904 bin binaya yaygınlaştırılacak çalışmalarla ilgili bilgiler verildi. Kafamdaki pek çok soruya cevap ararken bu bilgilendirmelerden kendi payıma hayli yararlandım.

TÜRKİYE ÖRNEK OLSUN 

Ve en önemlisi bilim insanlarınca İzmir’in yaptırdığı mikro bölgeleme çalışmalarının bütün Türkiye’ye örnek gösterilmesi. İzmir’in zemininin fotoğrafını çeken bu çalışmalar tamamlandığında kentin yol haritası belli olacak. Nereye nasıl binalar yapılabilir ve benzeri birçok sorunun cevabı verilebilecek. Prof. Görür, “Deprem kentlerinde mikro bölgeleme verileri olmadan kentin geleceği, gelişmesi doğru ve bilimsel olarak yapamaz. Mikro bölgeleme bazlı yönetim olmadığı için dirençli kentler yaratamıyor, büyük bir deprem geldiğinde ise bugünkü acıları yaşıyoruz” diyor.İzmir depreme dirençli olma çalışmalarına başladı. Bu yolda daha hızlı ilerleyip geceleri rahat uyunabilen bir kent olarak Türkiye’ye örnek olabilir.

Yazının Devamını Oku

Kadere boyun eğilmesin

20 Şubat 2023
İZMİR’de 700 bine yakın bina var. Bunların yaklaşık yarısı 1980 ile 2000 yılları arasında inşa edilmiş. Hesaplamalara göre bu binalarda 1 milyon 750 bin civarında konut bulunuyor. Ortalama 2 kişi kabul etsek bu konutlarda 3.5 milyon civarında İzmirli yaşıyor. 2000 yılından önce inşa edilen konutlarda risk oranının daha fazla olduğunu düşünürsek 1 milyona yakın kişinin Kahramanmaraş şiddetindeki bir depremde yaralanma ya da ölme riskiyle karşı karşıya olduğunu düşünebiliriz.

 


Bayraklı’yı vuran depremden sonra ‘İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması’ adı altında yapılan toplantılarda ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi, İYTE’den konularında uzman isimler neler yapılması gerektiği konusunda çeşitli görüşler bildirdiler. Önerilerde ortak nokta bir an önce riskli yapılarla ilgili önlemlerin alınmasıydı. Ancak önerilerin hayata geçebilmesi için hem maddi, hem de teknik açından uygulanabilir olması gerekir. Bunu bilen uzmanlar da pratik yöntemler önermişlerdi.

ÖNCE EN RİSKLİ YAPILAR
Üç kademeli incelemelerle veya Türkiye Deprem Haritası üzerinden öncelikli olarak en riskli yapıların ayıklanması gerektiği belirtilmişti. Gördüğümüz kadarıyla İzmir’in çeşitli yerlerinde bazı yapılar 30 Ekim 2020’deki depremden sonra güçlendirildi veya yıkılmaya başlandı. Ancak bunlar gerekli kontrolleri yaptırılan veya gözle hasarları görülen binalar... Bir de yıkım kararı çıkar endişesiyle binalarını kontrol ettirmeyenler var. İşte asıl tehlike burada. Yıkım kararı çıkarsa evlerinden çıkmak zorunda kalacak yüzlerce binlerce aile kadere boyun eğmiş bekliyor.

DÖNÜŞÜM ÖZENDİRİLSİN
Aslında çözüm kentsel dönüşümde. Ama maliyetler nedeniyle mevcut daireleri daha küçülecek ya da kaçak bölümler ellerinden gidecek endişesiyle resmi işlemlere girmek istemeyen çok sayıda konut sahibi var. Bu kaygıları taşıyanlar hem kendilerinin, hem de yakınlarının yaşamlarını tehlikeye atıyorlar. Diğer yandan ekonomik durumları uygun olmadığı için onların durumları da anlaşılabilir. Çare herhalde Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un dediği gibi vatandaşı özendirmek için yüzde 20 inşaat artışı kararından geçiyor. Böylece hem müteahhitlere binaları yenilemek cazip gelecek, hem de konut sahipleri zarara uğramadan sağlam güvenli evlere kavuşabilecek.

Yazının Devamını Oku

İzmir için dersler

13 Şubat 2023
DEPREMİN birinci günü akşamı Prof. Dr. Ahmet Ercan, enkaz altında en az 150-160 bin kişi olabileceğini, ilk 24 saat sonunda bu insanların ancak yüzde 5’inin yaşayabileceğini söylüyordu.

 

Bazı uzmanlara göre ise yüzde 30’unun üç gün yaşama şansı vardı. İnsanların açlığa ve susuzluğa dayanabildikleri kritik 72 saatlik süre dolduktan sonra az da olsa mucize kurtuluşlar oldu. 6 Şubat depremi, felakette ilk üç günün önemini beynimize kazıdı. Yeni acılar yaşamamak için İzmir’de, İstanbul’da olması beklenen depremlere 6 Şubat ders olmalı. Aslında alınması gereken dersler gözümüzün önündeydi.

İLK DERS ULAŞIM
Birinci ders kurtarma ekiplerini en hızlı şekilde ulaştıracak yolları açmaktı. İlk üç günde ne kadar çok kurtarma ekibi deprem bölgesine ulaşırsa o kadar çok canı kurtarmak mümkündü. Bugünkü teknolojiyle uydu, drone, helikopter, insansız hava aracı gibi pek çok araçla, yıkılan köprüleri, çöken ve hava koşulları nedeniyle kapalı yolları depremden birkaç dakika sonra tespit etmek mümkün.
İlk iki gün sivil araç kalabalığı yolların tıkanmasında büyük rol oynadı. Ailelerine ulaşmak için araçlarıyla yollara çıkanlar belki de yakınlarının hayatlarını kaybetmelerine neden oldular. İlk gün trafik ve çeşitli nedenlerle iş makineleri ve kurtarma ekiplerinin kentlere ulaşımı geciktikçe can kaybı arttı. Böyle felaketlerde görevli olmayan araçların trafiğe çıkışının engellenmesi gerektiğini çok acı bir tecrübeyle öğrendik.
İletişimde aksama bir başka önemli ders oldu. Deprem sırasında direkleri yıkılan, enerjileri kesilen cep telefonu operatörlerinin böyle büyük felaketlere hazırlıklı olmadıkları anlaşıldı. Jeneratörden 9 şiddetindeki depreme dayanacak sinyal direklerine kadar GSM operatörleri için yeni çalışma kuralları belirlenmeli. Ve asker, polis, madenciler başta olmak üzere afet durumlarında işini bilen kurumların bürokratik formalitelere gerek kalmadan derhal müdahale etmelerini sağlayacak düzenlemelerin önemi ortaya çıktı.

İZMİR’DE NELER OLACAK

Yazının Devamını Oku

Sayıların dili

6 Şubat 2023
ÇOĞU zaman birkaç sayı, saatlerce konuşmaya, onlarca sayfa yazıya bedeldir. İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen’in geçtiğimiz hafta açıkladığı, İzmir tarımının özetini yapan sayılar buna güzel bir örnek. İşte bunlardan bazıları:


İzmir’de tarım arazilerinin büyüklüğü tam 3 milyon 300 bin dönüm.
142 bin aile çiftçilik yaparak geçiniyor.
150 çeşitten fazla bitkisel ürün üretiliyor. Tarla bitkisi üretimi 5.3 milyon ton.
Sebze üretimi 1.8 milyon ton. Meyve üretimi 750 bin ton.
Büyükbaş hayvan sayısı 780 bin. Küçükbaş hayvan 980 bin.
Kanatlı hayvan varlığı 25 milyon, kovan sayısı 273 bin.

Yazının Devamını Oku

2100 yılındaki yaşam İzmir’de

30 Ocak 2023
GEÇTİĞİMİZ hafta Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir televizyon programında İzmir İktisat Kongresi’ne katılacak konuşmacılardan söz ederken, Prof. Dr. Michio Kaku’nun da adını verdi.

Kendi payıma çok memnun oldum. ‘Geleceğin Fiziği’, ‘Zihnin Geleceği’ gibi kitapların yazarı Kaku’yu okurken 2030’daki, 2070’teki, 2100’deki dünyayı bugünden yaşarsınız. Hiç göremeyecek olsak bile gelecekteki dünyayı bugünden yaşamanın ömrümüze ömür kattığını söylemeye gerek yok. Tıpkı geçmişteki dünyayı kitaplar, belgeseller, filmlerden izleyerek o çağları yaşamış gibi olma şansını elde edip hayatımızı zenginleştirdiğimiz gibi...
Her şeyden önce, Prof. Dr. Michio Kaku’nun kitapları hayallere değil, gerçekleşme olasılığı çok yüksek araştırmalara dayanıyor. O nedenle BBC, Discovery Channel gibi TV kanallarına yaptığı programlar büyük ilgi çekti. Örneğin, ‘Geleceğin Fiziği’ adını taşıyan kitabı keşiflere öncülük eden 300’den fazla mesleklerinin zirvesindeki bilim insanlarıyla yaptığı söyleşilere dayanıyor. Kitapta anlatılan teknolojilerin prototipleri şimdiden mevcut.

UÇAN TRENLER, OTOMOBİLLER
Kuantum fiziği profesörü olan Kaku, pek çok araştırmaya birinci elden şahit olmuş. Manyetizma çağı olacağı öne sürülen 2070 ile 2100 arasında uçarak gidecek trenlerin, arabaların süper iletkenlerle yerçekiminden nasıl kurtulacağını gösteren deneylere bizzat katılmış. İşin bilimsel yönü çözülmüş durumda. Japonya bu teknolojiyle giden çok yüksek hızlı tren yaptı bile! Ama maliyetler çok yüksek olduğu için yaygın değil.
Prof. Dr. Michio Kaku, seramik kullanarak çok düşük maliyetli süper iletkenler yapma araştırmalarına kalmış. Eğer bu başarılırsa yerçekiminden kurtulup sürtünme kalkacağından hiçbir enerjiye ihtiyaç kalmadan küçük bir fiskeyle otomobillerin, trenlerin gitmesi mümkün olacak. Bunun petrol kullanımının sona ermesi başta olmak üzere dünyada enerji devrimine yol açacağı çok açık.
Kitapta tıbbın, bilgisayarın, yapay zekanın, enerjinin, uzayda yolculuğun, sermayenin, insanlığın geleceği gibi bölümler bulunuyor. Örneğin, günümüzden 2030’a kadar tıbbın geleceği anlatılırken, sanal doktorlara muayenelerin nasıl yaygınlaşacağı, nano teknolojiyle yapılmış tarama aletleriyle kanserli hücrelerin erken tespit edilip mücadelenin nasıl kolaylaşacağı, klonlama gibi konulara yer veriliyor.

ÖLÜMSÜZLÜĞÜN YOLLARI

Yazının Devamını Oku

“Hey... Uyanın artık”

23 Ocak 2023
TARİh boyunca medeniyetlerin gelişim motoru iletişim oldu. Savaşlar bile ancak görüşmeler, konuşmalar başladıktan sonra bitiyor. Bugün de durum farklı değil. Örneğin İzmir İktisat Kongresi için aylardan beri toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcileri tartışıp öneriler hazırlıyor.Geçen hafta ‘Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği’ temasıyla toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nda da devlet adamları, uluslararası örgüt ve şirketlerin başkanları önünü göremeyen dünyanın sorunlarına çare arıyordu.

 

DÜNYA TİCARETİ ÇÖKERSE
Davos’ta, Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva son yıllarda artan uluslararası ticari korumacılık eğilimlerini eleştirerek katılımcılara “Hey... Uyanın artık. Küresel işbirliği biter korumacılık artarsa eski yoksul günler geri gelir” diyordu.
Dünya ticareti çökerse küresel üretimin yüzde 7 azalacağını söyleyen IMF Başkanı, bunun 7 trilyon dolarlık kayıp anlamına geleceğini belirterek “Küreselleşmeyle son 30 yılda gelişmekte olan ülkeler üç kat büyüdü. Dünyada 1 milyar 300 milyon kişi aşırı yoksulluktan kurtuldu. Akıllı olalım. Küresel iş birliğini bırakıp korumacılığa geri dönmeyelim. Hala bir şeyler yapma şansımız var” diyordu. Herhalde akıllı devlet adamları bu sözlere kulak verecektir.

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında geleceğin Türkiye’si için İzmir’de de bir dizi toplantılar yapılıyor. Çıkan kararlar İzmir İktisat Kongresi’nde son halini alıp yönetimlere öneri olarak sunulacak. Örneğin tüccar, esnaf ve sanayici kesiminin dikkat çekici önerilerinden bazıları şöyle:
* Demokrasi sadece ticaret ve sanayideki gelişmenin değil, aynı zamanda refahın adil bir şekilde dağılmasını sağlayan temel unsurdur.

Yazının Devamını Oku

Kış kuraklığı ve umut

16 Ocak 2023
DÜNYANIN öbür ucunda Şikago’da canlı yayında hava durumunu sunan spiker, “Bu soğuklar daha bir şey değil. Kötüleri çok daha kötüleri gelecek” diyordu. Söyledikleri gerçekleşti. Tarihinin en soğuk kışlarından birini yaşayan ABD’de şehirler buz tuttu, onlarca kişi donarak öldü. Yorumlarda aşırı soğukların nedeni olarak tabi ki iklim krizi gösteriliyordu.


Sıcak odamdan ABD’de olup bitenleri anında izleyebildiğim bir dünyada yaşıyoruz. Ama Ay’a insan indiren, Mars’a uydu gönderen teknoloji devi ABD, doğa karşısında bir kez daha mağlup oldu.

İZMİR’DE YÜZDE 60 AZ
TV kanallarının tartışmasız en çok izlenen programlarından hava durumu maalesef bizim için de iyi haberler vermiyor. Geçtiğimiz hafta bardaktan boşanır gibi yağarak birkaç gün kendini hatırlatan yağmur uzun yıllar ortalamasının yüzde 38 altında bu yıl.
Sonbahardan sonra bu ayların da yağışsız geçmesi ‘kış kuraklığı’ endişelerini artırıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 2023 su yılı yağışları İzmir, İstanbul, Çanakkale, Bursa, Yalova gibi bölgelerde normallerin yüzde 60 altında.
Ürün fiyatlarında artışa neden olacak susuzluk sadece tarımı değil, şehirleri de tehdit ediyor. Tarım Orman Bakanı Kirişci hiç su gelmezse İzmir’in 7 aylık, İstanbul’un 3.5 aylık suyu kaldığını söylüyor.

ÇİFTÇİ NE EKECEĞİNİ BİLMİYOR

Yazının Devamını Oku