Selcen Bahadır

Aşkın Kimyası

15 Şubat 2021
Hepimizin deneyimlemek istediği, kimi zaman peşinden koştuğu, acılar çektiği aşk...

Mitolojilere, efsaneler, öykülere ilham olmuş aşk...

Filozofların, psikologların yıllarca anlamlandırma çabasına girdiği aşk...

Kitaplara, filmlere, şiirlere konu olmuş aşk...

Bir dost meclisinde eninde sonunda konunun geleceği yer olan aşk...

Acaba başkaları ne yaşar, biz neler kaçıyoruz diye ara ara kendimize dert edindiğimiz aşk...

Şimdilerde sosyal medyada boy boy mutlu fotoğraflarla ötekilerle paylaşılan aşk...

Peki aşk aslında ne? Aşkın bir tarifi var mı? Aşık olunca bedende neler olur?

Aşk çok öznel bir yaşantı. Yani diğer bir çok şeyi bir takım tariflere veya kalıplara yerleştirebilsek de aşkla ilgili objektif bir tanım yapmak çok zor. Çünkü aşkta anlam, içerik, beklenti bireyden bireye göre değişiyor. Ayrıca aşkta yaşanan sevinçler, mutluluklar ve acılar da farklılık gösteriyor kişiden kişiye. Sözlüklere girdiğimizde yoğun bir sevgi veya bağlılık duygusu olarak tanımlansa da aşkın kişilerin hayatında daha büyük anlamlar bıraktığını hepimiz biliyoruz.

Yazının Devamını Oku

Cinsel Uyarılma ve Cinsel Cevap

1 Şubat 2021
İnsanlarda cinsel uyarılma ve cinsel cevap bir çok değişkenden etkilenen bir fenomendir. Biyolojik parça olan hormonlar ve kimyasallar, partnerler arası yakınlık, duyusal veya duygusal süreçler ve beyinimizde oluşan imaj ve fantaziler bunlardan başlıcalarıdır. Ayrıca öğrenilmiş yaşantılar, toplumun ve kültürün değer yargılarından da etkilenen cinsel uyarılma ve cevap karmaşık bir yapı olarak karşımıza çıkabilmektedir. Biyolojik yapı daha stabil gibi görünürken psikolojik ve psikososyal etkiler kişiler arası cinsel uyarılma ve cevap farklılıklarına sıkça yol açmaktadır.

Bilindiği üzere hem kadın hem erkekte en büyük cinsel organ beyindir. Düşüncelerimiz, bunların sonucunda oluşan duygularımız ve geçmişten getirdiğimiz hatıralarımız beynimizdeki kompleks mekanizmalar tarafından yönetilir. Cinsel uyarılma bazen herhangi bir bedensel uyarı olmadan sadece erotik düşünceler veya imajlardan yani fantazilerden gelişebilir. Hatta bazı bireylerin sadece fantaziler ile orgazma ulaştıkları bildirilmiştir.

Yapılan çalışmalar biyolojik olarak uyarılma bulgularını iyi tanımlamış olsa da, beyinimiz tarafından düzenlenen kişisel farklılıklar ve kültürlerin cinselliğe etkisi konusunda henüz yetersiz kalmaktadır. Bilindiği üzere herkes aynı cinsel uyarana aynı cinsel yanıtı vermemektedir. Öte yandan kültürler arası cinselliğe bakış açısı da farklılık göstermektedir. Örnek olarak batı toplumlarında uyarılma sonrası orgazma ulaşma hedefi ile genital odaklı cinsel aktiviteler daha yaygınken, kimi Asya kökenli cinsel öğretilerde cinsel yaşantıların öncelikli hedefi orgazmdan çok cinsel uyarılmayı arttıran eylemlerin uzun saatler yaşanması veya yakınlığın duygusal ve spritüel açılardan keşfi birincil hedeftir.

Erotik uyarılar bireyler tarafından dokunma, görme, koku, işitme ve tat ile yani beş duyu yolu ile alınır. Bu duyular beyinde işlenerek kişiye özel cinsel uyarılma ve cevap aynı zamanda cinsel bir hafıza yaratır. Kısaca bu beş duyu ve cinsel cevaplara bakacak olursak;

Dokunma: Bedenin farklı bölgelerine dokunma yoluyla oluşan cinsel uyarılma diğer duyulara göre en iyi bilinen kaynaklardan biridir. Dokunulan bölgelerin sinirsel dağılımındaki farklılıklar neden bazı bölgelerin daha fazla cinsel yanıt oluşturduğunu açıklamaktadır. Dokunsal uyarıya en hızlı cevap veren beden bölgelerine “erojen bölgeler” ismi verilir. Kadın ve erkek genital organları, perine, anüs, meme ve meme ucu, uyluk iç yüzleri, boyun, kulaklar, dil ve dudaklar en iyi bilinen erojen bölgelerdir. Fakat bu bölgeler kişiden kişiye değişen bir cinsel yanıt oluşturabilir, kimilerine göre çok hassas olan bölge, kimilerinde iritasyon yaratabilir. Bu araştırılmış bölgelerin dışında kişiye özel erojen bölgeler de bulunabilir.  Bu bölgelerin verdiği yanıtların keşfi cinsel ilişkinin kalitesini belirler.

Görme: Bireyler için görme cinsel açıdan önemli bir uyarandır. Bireylerin fiziksel görütülerine dikkat etmek için bir takım değişikliklere gitmesi (spor yapmak, estetik operasyon, kozmetik kullanımı vb.) bununla ilgili önemli bir belirteçtir. Porno sektörü de daha çok görsel içeriklerle cinsel uyarılma yaratmayı hedefleyen bir sektör olup erkekler tarafından daha çok tüketildiği bilinmekte, bu sebeple erkeklerin görsel uyaranlara daha fazla cinsel yanıt oluşturduğu düşünülmektedir. Öte yandan son yıllarda laboratuar ortamında yapılan çalışmalar kadınların da benzer oranda görsel uyaranlara cevap verdiğini göstermiştir.

Koku: Bireyin cinsel geçmişi koku ve cinsel uyarılma bulguları arasındaki ilişkiyi etkileyebilir. Genital kokular ve diğer beden kokuları kimi toplumlarda cinsel uyaran olarak bilinirken, bazı toplumlarda rahatsızlık yaratabilir. Modern toplumlarda geliştiren parfüm, deodorant gibi ürünlerin doğal kokular üzerinde baskılayıcı etki yarattığı ve cinsel uyarılmayı düşürdüğü düşünülmektedir. Özellikler kadınların yumurtlama döneminde salgıladığı düşünülen spesifik maddelerden biri olan feromonlar üreme ve cinsel fonksiyonlar açısından uyarıcı etkisi çalışılmış olsa da bu maddelerin “cinsel cezbedici” olarak hareket edip etmediğini gösteren yeterli kanıt bulunmamaktadır. Öte yandan kimi kozmetik firmaları insan feromonu içerdiğini söylediği bir takım parfümlerin pazarlamasını yapıyor olsa da işe yararlılığı ile ilgili net bilgi yoktur.

İşitme: Cinsel birliktelikler esnasında ortaya çıkarılan sesler değişkendir ve kimi bireyler için cinsel uyaran olabilirken, kimi bireyler için korku veya utanç kaynağı olabilmektedir. Yine bazı bireyler cinsel içerikli konuşmaları veya orgazm esnasında çıkarılan sesleri erotik bulurken, diğer bireyler ise sessiz cinsel eylemleri tercih ederler. Özellikle “iyi” kadınlar cinsel eylemler esnasında ses çıkarmaması gerektiği de kültürel bir öğreti olabilmektedir. Cinsel eylemler esnasında konuşma partneri bilgilendirici özellik taşıyabilir. Hoşlanılan, hoşlanılmayan, istenen veya istenmeyen cinsel davranışların cinsellik esnasında partnere bildirilmesi cinselliğin keyifli yaşanması için yardımcı olabilir.

Tat:

Yazının Devamını Oku

Orgazm Olmak ya da Olmamak!

21 Ocak 2021
Kadında orgazmın tanımı ve kadının orgazm esnasında yaşadıkları henüz net olarak olarak tariflenememiş olsa da orgazm genel hatları ile cinsel yanıt döngüsünün tepe noktasında oluşan bedensel bir kasılmadır. Cinsel uyarıya yanıt olarak ortaya çıkar, fiziksel bir rahatlamanın yanında ruhsal bir iyilik hali de eşlik eder.

Kadında klitorisin kanla dolması sonucu ortaya çıkan klitoral ereksiyonun (erkekteki penil ereksiyonunun karşılığı) istem dışı ritmik kasılmalarla birlikte çözülmesi olarak da tanımlanabilir.

Daha anlaşılır bir ifade ile bireyler orgazmı erojen bölgelerin özellikle klitorisin uyarısı sonucu hissedilen yoğun, zevkli, tekrar yaşanması arzu edilen bir yaşantı olarak tarif edebilir. Orgazm çok öznel bir deneyim olup, tarifini yapmak aynen bir şeyin tadını net bir şekilde bir ötekine anlatabilmek kadar zordur.

Kadınların orgazmı için yaratılmış ve orgazmdan sorumlu organı klitoral komplekstir. Klitorisin dışarıdan görülen baş kısmı dışında içeriye doğru uzanan başka parçaları vardır ve hepsi bir arada klitoral kompleks olarak isimlendirilmektedir. Yine kadınların çoğu klitorisi (orgazma ulaşmada olmazsa olmaz organ) uyararak orgazmı yaşar, bir kısmı ise sadece penis-vajen birlikteliğinde orgazmı deneyimler. İkinci grup kadının ilişki esnasında klitoral kompleksin bir parçasını uyarabilmeyi keşfettiği düşünülmektedir.

Yine sadece seks oyuncakları, partnerin elle uyarı ile orgazma ulaşan kadınlar vardır. Bu yaşanan orgazmların her biri keyiflidir ve birinin yokluğu kadını eksik hale getirmez. Yapılan çalışmalar kadın ve erkek orgazmının farklı olmadığını, benzer beden tepkileri ve duyguların yaşandığını göstermiştir. Bunun açıklaması orgazmın kaynağı olan klitoris ve penisin köken olarak aynı dokudan köken almasıdır.

Orgazm esnasında kalp hızı ve kan basıncında artma, göz bebeklerinde genişleme, vajinal ve anal kaslarda kimi zaman ise tüm bedende kasılma izlenebilir. Orgazmın beden için bazı faydaları da gösterilmiştir. Özellikle bağışıklık sistemi, kalp sağlığı açısından faydalı bulunmuştur. Aynı zamanda doğal bir ağrı kesicidir, adet ağrılarına faydası gösterilmiştir. Orgazm esnasında yaşanan yoğun duygular ve bedensel tepkiler sonrası sakinleşme yaşanır, uykuya dalmak kolaylaşır. Partner ile yaşanan orgazm oksitosin salınımı arttırarak partnerler arası bağlanmayı artırır.

Her kadının orgazmı yaşayış şekli aynı değildir. Filmlerden gördüğümüz daha yüksek sesli orgazmlar (çoğu zaman kurgu içermektedir) gerçeği yansıtmayabilir. Bazı kadınlar orgazmı daha sessiz veya daha kısık sesle yaşayabilir. Öte yandan kadından kadına orgazma ulaşma ve orgazm yaşama süreleri farklıdır.

Benim de çok sık aldığım sorulardan biri “Ben hiç orgazm olmadım. Neler yapabilirim?”. Yapılmış anket çalışmaları kadınların %5-10' nun orgazm olamadığını ortaya koysa da bilimsel gerçekler bunu göstermemektedir. Ben de bu nedenle orgazm olmayan kadın teriminden çok orgazm olmayı henüz keşfetmemiş kadın tabirini kullanmayı uygun görüyorum.

Yani orgazm olmak için bireysel uyarılar yani mastürbasyon ile kendi bedenindeki erojen bölgeleri keşfetmemiş, çok işe yarar bir arkadaş olan seks oyuncaklarını hayatına almamış ya da cinsel sağlık uzmanından yardım talep etmemiş kadın...

Yazının Devamını Oku