NATO zirvesinde Türkiye konusunda Trump-Macron çekişmesi

Kabul edelim ki dün sona eren Londra’daki NATO zirvesi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “NATO’nun beyin ölümü”den söz etmesiyle başlayan tartışmaların şekillendirdiği bir atmosferde gerçekleşti.

Haberin Devamı

New York Times’ın bildirdiğine göre, Macron’un bu çıkışı, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in geçen ay Berlin’de düzenlenen bir yemekte kendisine verdiği çok da diplomatik olmayan bir yanıtı beraberinde getirmişti. Merkel şöyle konuşmuştu: “İşleri karıştırıcı siyaset tarzınızı anlıyorum. Ancak kırılan parçaları toplamaktan yoruldum. Oturup çay içebilmemiz için her seferinde kırdığınız fincanları yapıştırıp bir araya getirmem gerekiyor.” 

NATO zirvesi bir bakıma Macron’un fincanları kırıp dökerek yol açtığı hasarın onarılması yönündeki ciddi bir çabaya da sahne oldu.

*

Burada dikkat çekici olan, üç yıl önce Beyaz Saray’a ayak bastıktan sonra NATO’yu önemsemediğini gizlemeyen, ABD’nin Avrupa’nın güvenliğine taahhüdü konusunda soru işaretlerinin doğmasına neden olan Başkan Donald Trump’ın bu sözlerinden dolayı Macron’a ağır bir dille yüklenmesiydi.

Haberin Devamı

Trump, önceki gün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşmesinden sonra Macron’un sözleri sorulduğunda “NATO büyük bir gayeye hizmet ediyor” dedi ve ekledi:

“Onlar açısından çok tehlikeli bir açıklama. Çok, çok berbat bir açıklama... NATO hakkında böyle açıklamalar yapamazsınız. Çok saygısızca... Kendisine bakıyorum da, herkesten daha çok korunmaya ihtiyacı olduğunu görüyorum.

NATO’yu Fransa Cumhurbaşkanı’na karşı savunma görevinin bir NATO hayranı olmadığı bilinen Başkan Trump’a geçmiş olması bile Macron’un sözlerinin yol açtığı sarsıntının derinliğini göstermeye yeterlidir. Tabii sıkça kaba, ölçüsüz çıkışlarıyla tanınan Trump’ın Macron’u nezakete davet eden taraf konumuna geçmesi, bu tablonun bir başka ironik boyutunun altını çiziyor.

*

Konu kırıp dökmeden açılınca Macron ile Trump’ın önceki gün gazetecilerin önünde bir araya geldikleri basın toplantısının son derece çekişmeli bir ortamda geçmesi ve ciddi görüş ayrılıklarının sergilenmesi hiç şaşırtıcı olmamıştır. Fransa Cumhurbaşkanı’nın dünya basınının önünde NATO ile ilgili “beyin ölümü” beyanının arkasında durduğunu söylerken, bu tezini yine belli ölçülerde Türkiye üzerinden gerekçelendirmeye çalıştığını vurgulamalıyız.

Haberin Devamı

Macron’un bu çabasında iki nokta dikkat çekti. Birincisi, “IŞİD’e karşı bizimle birlikte omuz omuza savaşanlarla savaşıyorlar” diyerek Türkiye’nin YPG’yi hedef almasını eleştirmesi ve hatta Türkiye’yi IŞİD ile işbirliği içinde göstermeye çalışmasıydı. İkincisi ise Rusya’dan S-400 alımıyla Türkiye’nin NATO’ya ters düştüğünü belirtmesi.

Macron’a karşı Türkiye’yi Başkan Trump savunmuştur. Bu çerçevede yapmamız gereken önemli bir tespit var. O da, bugün Batı dünyası içinde Türkiye’ye karşı en eleştirel çizgide duran liderin Fransa Cumhurbaşkanı Macron olduğu, Türkiye’yi en kuvvetli bir şekilde savunma misyonunu da ABD Başkanı Trump’ın üstlendiği gerçeğidir. Bunda kuşkusuz Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki şahsi düzeydeki yakın ilişki önemli bir faktördür.

*

Haberin Devamı

Kuşkusuz Macron’un bu çıkışlarına değinirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine geçen hafta verdiği “Sen önce kendi beyin ölümünü kontrol ettir” şeklindeki yanıtın da Ankara ile Paris arasında zaten var olan gerginliğin derecesini yükselttiğini söyleyebiliriz.

Macron’un aldığı tutumda Türkiye’nin geçen ay Fırat’ın doğusunda başlattığı askeri harekâtın Fransa cephesinde yol açtığı rahatsızlığın birinci derecede rol oynadığını söyleyebiliriz. Bu noktada yıllardır NATO’yu izleyen tecrübeli Brüksel muhabirimiz Güven Özalp’in değerlendirmesine de kulak vermemiz gerekiyor. Özalp, Macron’un 1) Barış Pınarı harekâtını engelleyemediği, 2) Bu konuda ABD’yi yanına çekemediği ve 3) Müttefik olarak nitelediği YPG’nin yanında yer alamadığı için Türkiye’yi ‘kişisel sorun’ haline getirdiği değerlendirmesini yapıyor.

*

Haberin Devamı

İlginçtir ki Macron, NATO’nun ‘beyin ölümü’nden söz ettiği ‘Economist’ mülakatında NATO’nun temel felsefesini oluşturan Kuzey Atlantik Antlaşması’nın ‘Bir müttefike yapılan saldırı tüm müttefiklere yapılmış sayılır’ şeklindeki 5’inci maddesinin uygulanabilirliğini de tartışmaya açmıştı.

Macron, “beşinci maddenin işleyeceği konusunda şüphe mi duyuyorsunuz” sorusuna “Bilmiyorum ama yarın beşinci madde ne anlama gelecektir ki? Eğer Beşar Esad rejimi Türkiye’ye misilleme yapmaya karar verirse, bu maddedeki taahhüdü uygulayacak mıyız? Bu hayati bir soru” diyerek, yanıtı boşlukta bırakmıştı.

Dün yayınlanan NATO bildirisinin giriş paragrafında beşinci maddesine yapılan son derece kuvvetli vurgu bu konudaki tereddütleri de dağıtmayı hedefliyordu kuşkusuz. Ancak bu taahhüdün beyin ölümü tartışmalarını ne ölçüde yatıştıracağını bekleyip görmemiz gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları