Melek Mosso tartışmasından yola çıkarsak...

Şarkıcı Melek Mosso, son dönemde Türkiye’de yıldızı hızla parlayan büyük bir yetenek.

Haberin Devamı

Pop’tan halk müziğine ve caz’a kadar aklınıza gelebilecek her müzik türünü hakkını vererek icra edebilen bir şarkıcı.

Önemli bir hasleti, seçtiği şarkıları muazzam bir yorum gücüyle yeniden tanımlayabilmesi. Sahnede sınırsız bir enerjisi, dinamizmi var. Önümüzdeki yıllarda ondan daha da çok söz edeceğiz.

Melek Mosso, son olarak vereceği bir konserin, aslında davetin sahibi olan AK Partili Isparta Belediyesi tarafından iptal edilmesi ile gündeme geldi.

Bu konser, Isparta’daki bazı muhafazakâr kuruluşların, partilerin şarkıcının tarzını, söylemini mesele ederek yaptıkları girişimlerin sonucu iptal edildi.

Bu iptal haberini duyunca, Isparta’nın imajını kaplayan bir tezatın belirdiğini düşündüm.

Isparta, Türkiye’nin en önemli gül üreticisi olan ve adı artık bu çiçekle özdeşleşmiş bir ilimiz. Ancak bu hadiseden sonra Isparta’nın ismi geçtiğinde, ilk çağrışımlardan biri olan gülün yanı sıra tutuculuğun etkisiyle konser iptal edilen bir şehir imajıyla da hatırlanacağını düşünüyorum.

Haberin Devamı

Ne derseniz deyin, bu gölge Isparta’nın algısı üzerine şimdiden yerleşmiştir. Son tahlilde iptal kararı “Isparta Gül Festivali” kapsamında düzenlenen bir konseri hedef alıyor.

MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERE ZARAR VEREN KONSER

Meselenin temelinde Melek Mosso’nun sahneye çıkacağı konserin ildeki bazı muhafazakâr dernek ve partilerin yürüttükleri kampanya üzerine belediye tarafından iptal edilmesi yatıyor.

Haberlere göre, konserin iptal talebi önce Fatih Erbakan’ın genel başkanı olduğu Yeniden Refah Partisi’nin Isparta İl Başkanlığı tarafından Melek Mosso’nın şahsının hakaretamiz ifadelerle hedef alındığı bir açıklamayla dile getirilmiş.

Ardından, Saadet Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Anadolu Gençlik Derneği ve Milli Gençlik Vakfı’nın Isparta şubesi de “Halkın inanç ve gelenekleriyle uyuşmayan” konserler düzenlendiğini belirterek, “Milli ve manevi değerlere zarar veren” bu konserin iptali talebinde bulunmuş.

Böylelikle, bir emsal de yerleşmiş oluyor. Isparta örneğinden hareket edilerek, Anadolu’da yerel düzeydeki muhafazakâr yapıların itirazları halinde, bu grupların dünya görüşleri ve ahlak anlayışlarına aykırı görülen konserlerin yasaklanmasının kapısı açılmış oluyor.

Haberin Devamı

Tabii bu içtihat güçlendiğinde, konserle başlayan adımların sanatın başka kategorilerine uzanması kaçınılmazdır. Aynı bakış pekâlâ plastik sanatlara, resme, heykele, oradan sinemaya, tiyatroya sanatın, yaratıcılığın her alanına kadar elini uzatabilir.

ESKİŞEHİR’DE ‘ANADOLU FEST’ KONSERLERİNE İPTAL

Aslında son günlerde konser iptalleriyle ilgili bu tür haberleri o kadar sık duymaya başladık ki... Neredeyse rutin haber muamelesi görmeye, bu çerçevede olağanlaşmaya başladı bu iptaller. Bazı durumlarda AK Partili belediyelerin inisiyatifi, bazı durumlarda doğrudan valiliklerin kararlarıyla engellenebiliyor konserler.

Yakın zamanda bu yönde kamuoyunda en çok dikkat çeken hadise, Eskişehir’de gençlere dönük bir açıkhava konserleri organizasyonu olan “Anadolu Fest Müzik Şenliği”nin Valilik tarafından iptal edilmesi oldu.

Haberin Devamı

Valiliğin iptal kararı organizatörler tarafından yürütmeyi durdurma talebiyle mahkemeye götürüldü. Valilik, mahkemeye yaptığı savunmada “DEAŞ, PKK/KCK ve diğer terör örgütlerinin ülke genelinde ses getirecek eylem hazırlığı içinde bulundukları”, festivalin “Kamu güvenliği açısından tehdit oluşturabilecek birçok grubun giriş ve çıkışının denetlenemeyecek bir bölgede olduğu”, ayrıca “DEAŞ örgütü ile ilgili istihbari bilgi bulunduğu” gibi gerekçelere yer vermiştir.

Eskişehir Birinci İdare Mahkemesi, valiliğin iptal kararıyla ilgili yürütmenin durdurulması talebinin reddine karar vermiş üç üyenin oybirliğiyle. Bu arada, Eskişehir’de muhafazakâr çizgideki bazı kuruluşlar valilik tarafından alınan karara destek açıklamaları yapmış.

Haberin Devamı

Mahkemeye iletilen iptal gerekçelerinin inandırıcılığı üzerinde soru işaretleri söz konusu. Bu gerekçeler üzerinden yola çıkıldığında Türkiye’deki açıkhava etkinliklerinin ciddi bir şekilde sınırlanması gerekebilir. Buna karşılık, Eskişehir’de iptal kararına yönelen tepkiler güvenlikten çok “yaşam tarzı” tartışmasına odaklanıyor.

AYNUR DOĞAN’IN KONSERİ UYGUN BULUNMADI

Bu seriye eklenen yeni bir halka daha var. Bu da Kürt kökenli ünlü şarkıcı Aynur Doğan’ın Kocaeli’nin Derince ilçesinde vereceği konserin buradaki AK Partili belediye tarafından iptal edilmesi.

Derince Belediyesi’nin açıklamasında, “ilçemiz sınırları içerisinde özel bir firmanın yapacak olduğu konser organizasyonunun yapılan detaylı inceleme sonucunda uygun olmadığının tespit edildiği” belirtiliyor.

Haberin Devamı

Neresinden bakılırsa bakılsın, uluslararası alanda haklı bir şöhrete sahip bir ses olan Aynur Doğan’ın konserinin “Uygun değil” gibi bir gerekçe üzerinden iptali, Türkiye’ye yakışan bir görüntü değildir.

Aynur Doğan, geçmişte Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bazı Avrupa başkentlerinde gerçekleştirdiği etkinliklerde sahneye çıkmış bir sanatçı. 2010 yılında da İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması nedeniyle Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen bir konserde de sahne almıştı.

Kürtçe müziğin Türkiye’de serbestçe icra edilmesinde AK Parti döneminde sağlanan gelişmeler hatırlandığında, Aynur Doğan’ın konserinin iptali önemli bir geriye gidişe işaret ediyor.

DEĞER YARGILARINI PAYLAŞMAMAK MESELESİ

Bu yazıyı hazırlarken karşıma çıkan örneklerden biri de Karadenizli şarkıcı Niyazi Koyuncu’nun başına gelen konser iptali oldu. Koyuncu’nun 24 Mayıs’ta Pendik Halk Eğitim Merkezi’nin Sahil Meydanı’nda vereceği konser, AK Partili Pendik Belediyesi tarafından iptal edilmiş.

Koyuncu’nun yaptığı açıklamaya göre, belediye gerekçe olarak “kurumlarının değer yargılarını ve görüşlerini paylaşmayan bir müzisyenin konser yapmasına müsaade edilmeyeceğini” belirtmiş.

Örneklerin hepsine bu yazıda yer verebilmem mümkün değil. Aktardığımız bu vakalarda konser iptallerinde sanatçıların karşısına “Milli ve manevi değerler”, “Güvenlik”, “Değer yargıları ve görüşleri paylaşmama” ve “Uygun bulmamaya” kadar yayılan gerekçe kalıpları çıkıyor.

Bu tablo bizi şu sonuca götürüyor. Bugün Türkiye’yi kaplamakta olan atmosferde ifade özgürlüğü alanındaki sorunların yanında, sanat özgürlüğü alanında şarkıcıların sahneye çıkmakta karşılaştıkları güçlükleri de ayrı bir kategori olarak eklemek gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları