Gazeteciler Sağlık Bakanlığı verileri üzerinden analiz yapınca

Zorunlu olmadıkça genellikle birinci tekil şahıs üzerinden yazmaktan kaçınmaya çalışan bir gazeteciyim. Bugün izninizle çizgimin biraz dışına çıkacağım.

Haberin Devamı

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın 29 Temmuz’dan bu yana kamuoyuna yapılan paylaşımlarda hasta-vaka ayrımına gidildiğini, COVID-19 testleri pozitif çıksa da belirti göstermeyen kişilerin tablolara dahil edilmediğini, yalnızca belirti gösterenlerin ‘hasta’ başlığı altında açıklandığını duyurması yeni bir durum yarattı.

Gazeteciler Sağlık Bakanlığı verileri üzerinden analiz yapınca

Bakanın açıklaması, kamuoyu bu yöntem değişikliğinden geçen haftaya kadar haberdar edilmediği için, verileri önceki yönteme göre yorumlayan bir gazeteci olarak beni yazdıklarımı gözden geçirmeye itti. Sağlık Bakanlığı’nın verilerini esas aldığım değerlendirmelerde –iradem dışında olsa da- ne ölçüde hataya düştüğüm konusunda bir muhasebe yapma ihtiyacını duydum.

Haberin Devamı

Koronavirüs COVID-19’un Türkiye’nin en hayati meselesi haline gelmesi beni de geçen mart ayından bu yana salgını çok yakından izlemeye yöneltti. İlki “Hepimizi bekleyen büyük sınav” başlığıyla 27 Mart tarihinde yayımlanmak üzere toplam 55 yazı (bugünkü hariç) kaleme almışım. Bu yazıların çoğunluğunu somut verilere dayanan analizler oluşturuyor.

Bu analizleri yaparken Türkiye ile ilgili verilerde Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı muhtelif tabloları esas aldım. Hatta bu verileri günlük bir şekilde bir excel dosyasına işledim. İki-üç haftada bir çıktı alıp bunları birbirine ekleyerek uzun bir döküm haline getirdim. Bu dökümü masamın yanında duvara tutturunca salgının seyrini muhtelif kategorilerde rakamlar üzerinden izleyebiliyordum. Dün ölçtüm, bu döküm tam 1 metre 25 santimetreye kadar uzamış. Bu egzersize bundan sonra devam edecek miyim, bilmiyorum.

YOĞUN BAKIM SAYISI NEDEN SAKLANDI?

Geride bıraktığımız yaz kaleme aldığım yazıları gözden geçirirken dün bir şey fark ettim. Aslında 1 Haziran tarihinde resmen normalleşmeye geçilmesiyle birlikte vakalarda hemen bir artış yönelişi başlıyor, ancak artış eğrisi haziran ayının sonundan itibaren düşüşe geçiyor. Ardından temmuz ayının önemli bir bölümünde 900’lü rakamlarda dengeli bir şekilde seyrediyor. 5 Ağustos tarihli yazımda yer verdiğim ve bugün tekrarladığım tablodan bu hareketleri izleyebilmek mümkün.

Haberin Devamı

Bu tabloya bakıldığında altı çizilmesi gereken çok temel bir yöneliş var. Normalleşmeyle geçilmesiyle birlikte yoğun bakıma alınan hasta sayısı düzenli bir şekilde artıyor. Hatta temmuz ayında günlük vakaların fazla bir iniş-çıkış göstermeden seyrettiği dönemde de yoğun bakımdaki hastaların eğrisinin istikrarlı bir şekilde yukarı doğru çıktığını görüyoruz. Bu sayı 28 Temmuz günü 1.280’e kadar çıkmış ve ertesi gün bu verinin paylaşımı durdurulduğu için bir daha da açıklanmamış. Bugün de yoğun bakımdaki hasta sayısını bilmiyoruz.

RESMİ RAKAMLAR DA ÖRTÜŞMÜYORDU

Buradan nereye gelmek istiyorum? “Yoğun bakımdaki hasta sayısı neden açıklanmıyor?” başlığını taşıyan 5 Ağustos tarihli yazımda, yoğun bakımdaki doluluk grafiği yükselirken vakaların düşmesi ya da aynı çizgide gitmesi arasında bir çelişki olduğunu, aradaki makasın giderek açıldığını belirtmiştim. Tam bu noktada yoğun bakımdaki hasta sayısının tablolardan çıkartılmasını sorunlu gördüğümü kaydedip, “COVID-19 ile mücadelede başarının temel unsurlarından biri güven meselesidir” diyerek, Sağlık Bakanlığı’nı yoğun bakım sayılarını yeniden açıklaması gerektiğini vurgulamışım.

Haberin Devamı

Ertesi günü (6 Ağustos) çıkan “COVID-19 vakalarında resmi rakamlar örtüşmeyince” başlıklı yazım daha problemli bir duruma dikkat çekiyordu. Malatya Valisi Aydın Baruş, 30 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında bu ilimizde arka arkaya iki gün (28-29 Temmuz) günlük vakaların 100’lü rakamları aştığını bildirmişti. Buna karşılık Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı günlük ayrıntılı durum raporlarında Malatya’nın da içinde bulunduğu ‘Ortadoğu Anadolu’ bölgesindeki 8 ilin toplam günlük vaka sayısı 28 ve 29 Temmuz tarihlerinde her bir gün için 45 olarak verilmişti. Vali “Malatya’da günlük vakada 100’ü geçtik” derken, Sağlık Bakanlığı “Malatya dahil 8 ilde vaka sayısı toplamı 45’tir” diyordu”.

Haberin Devamı

Malatya’daki çelişki bana aslında daha öncesinde temmuz ayının başında tespit ettiğim, akşam açıklanan rakamlarla gündüz bakanlığın web sitesine konan rakamlar arasındaki bazı garip tutarsızlıkları hatırlattı. Bu konuyu 8 Temmuz tarihinde yayımlanan “Sağlık Bakanlığı verilerini izlerken dikkatime takılan bir durum” başlığı altında işlemiştim.

RAKAMLARA ÇEKİNCEYLE YAKLAŞMAK

Yazın özellikle ikinci yarısında günlük hayattan, sahadan gelen bilgilerle resmi rakamlar örtüşmediği için kamuoyunun geniş bir kesiminde de ciddi bir güven sorunu belirmişti. 27 Ağustos tarihinde yazdığım “Her saat başı bir vatandaşımız COVID 19’dan ölüyorbaşlıklı bir yazıda vakaların seyrine ilişkin açıklanan rakamların yol açtığı soru işaretlerine dikkat çektim. Bu yazıda ‘günlük aktif vaka’ toplamının aritmetiğinde bakanlığın ‘hasta’ sayılarını ‘vaka’ olarak değerlendirdiğimden, yaptığım hesaplamalarda hatalar olduğunu, gerçek durumu eksik gösterdiğimi anlıyorum.

Haberin Devamı

Yazıyı şöyle bitirmişim: “Bakanlık rakamlarıyla ilgili çekincelerimi koruyorum. Ancak bu haliyle de açıklanan rakamlar salgının korkutucu biri seyre girmekte olduğu konusunda tehlike çanlarını çalıyor. Bir şeyler yapılması gerekiyor. Aksi takdirde bütün ülkeyi çok sıkıntılı bir sonbahar bekliyor”.

BAKAN SONUNDA DURUMU KABUL ETTİ

Geçen hafta salı günü (29 Eylül) tarihinde yayımlanan “Vefat ve ağır hasta sayılarında ürkütücü artışbaşlıklı yazım ise bakanlığın vaka-hasta sayılarında yöntem değiştirdiğine ilişkin basına da yansıyan tartışmalara dikkat çekiyor. Yazıda “Sayılarla ilgili belirsizliğin giderilerek konuya açıklık getirilmesinin pandemiyle mücadelede toplumun güveninin sağlanması bakımından hayati önemde olduğunu” belirttim.

Ancak yazımda bu kez kendimi korumuşum. “Yeni vaka ya da yeni hasta rakamları üzerinden sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek imkânına sahip değilim” diyerek, güvenmediğim için vakaların seyrini zaten değerlendirme dışı bırakmışım. Yazıya eklediğim grafikte de yalnızca artış yönelişine işaret eden ‘ağır hasta’ ve vefat sayılarına yer vermişim.

Ertesi günü (30 Eylül) zaten Sağlık Bakanı Koca da testleri pozitif çıksa da belirti göstermeyen kişileri yani ‘vakalar’ı açıklanan tablolara dahil etmediklerini, sadece pozitif olup belirti gösterenleri ‘hasta’ başlığı altında kamuoyuyla paylaştıklarını  kabul etti.

YA DİĞER VERİLER?

Evet, başa dönersek, yazılarımla ilgili yaptığım muhasebenin sonunda şu sonuca varıyorum: Son dönemde özellikle aktif vaka toplamlarını hesaplarken yanılma hattının içine düştüğümü anlıyorum. Buna karşılık, şüpheci bir bakış geliştirerek ve en azından vaka sayılarından uzak durmaya çalışarak buradaki hata payını bir ölçüde düşürdüğümü söyleyebilirim.

Tabii açıklanan diğer verilerin ne kadar sağlam olduğu ayrı bir tartışmanın konusudur. Güven bir kere sarsılınca...

Yazarın Tüm Yazıları