Bir büyükelçinin onur beratı

TÜRKİYE’nin yetiştirdiği değerli bir diplomat geçenlerde İzmir’de düzenlenen sade bir cenaze töreninin ardından sessizce toprağa verildi.

Haberin Devamı

Öbür dünyaya göçen diplomat, Türk Dışişleri’nin yetiştirdiği seçkin bir isim olarak başarılı kariyer çizgisiyle temayüz etmiş, pek çok önemli görevde bulunmuş Büyükelçi Nabi Şensoy’du.

Bir büyükelçinin onur beratıÇocukluğu İstanbul Sultanahmet’te geçen, liseyi İngiliz Erkek Lisesi’nde (High School) okuyan Şensoy, ardından gittiği Ankara’da Mülkiye’yi, Prof. İlber Ortaylı’ya göre “okul tarihinin en parlak ve renkli dönemlerinden biri” olan 1968 mezunu olarak bitirmişti.

Şensoy, Dışişleri’ne girdikten sonra kısa zamanda iyi bir memur olarak sivrilmiş, sicili kendisini başbakanlığının ilk döneminde Turgut Özal’ın danışmanlığına taşımıştı. Prof. Ortaylı, “Mülkiyelilere alerjisi olan ANAP ve Turgut Özal bile Nabi Şensoy gibilerinin şahsında o takımdan vazgeçemeyeceklerini anladılar” diye yazacaktı Şensoy’un ölümünün ardından.

Şensoy, 45 yaşında Madrid Büyükelçisi oldu, bunu merkezdeki üst kademe yöneticilik görevleri dışında Moskova ve Washington D.C. Büyükelçilikleri izledi. Hüseyin Ragıp Baydur dışında Türkiye’yi her iki başkentte de büyükelçi unvanıyla temsil etmiş olan ikinci diplomattı.

Kendisiyle belli dönemlerde yakın çalışmış bir diplomat olan emekli Büyükelçi Volkan Vural, Şensoy’u şöyle anlatıyor: “Bir diplomat olarak gerçekçi ve sağduyu sahibiydi ve önemli bir yönü çok ketum olmasıydı. Önemli bir başka vasfı, gördüğü gerçekleri siyasi otoriteye her zaman hiç çekinmeden, açık bir şekilde söyleme cesaretini sergileyebilmesiydi.”

Nabi Şensoy, Dışişleri’ndeki başarılı kariyerinin son etabını ne yazık ki tatsız bir hadisenin yol açtığı tartışmaların gölgesi altında tamamladı. Bu hadise, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2009 yılı aralık ayında Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Başkan Barack Obama ile baş başa yaptıkları görüşmeye dışişleri bakanlarının alınmamasıydı.

Beyaz Saray’da 7 Aralık tarihinde resmi heyetler halinde yapılan görüşmelerin tamamlanmasından sonra Obama ile Erdoğan baş başa görüşmeye çekilirken, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da odadan çıkınca, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da çıkmak durumunda kalmıştı.

Görüşmenin dışında tutulmasını Davutoğlu kabullenememiş, bu durumdan Büyükelçi Şensoy’u sorumlu tutmuş ve Beyaz Saray’daki bir odada herkesin ortasında Şensoy’a çıkışmıştı.

Şensoy da bu çıkışı sineye çekmemiş, gururunu korumak için alttan almayan ancak kendisine görevi bırakma kapısını da açan bir yanıt vermiştir.

Davutoğlu’nun karşı yanıtıyla hadise tırmanmış, Şensoy o gün Dışişleri’ne Washington Büyükelçiliği’nden merkeze alınması talebini içeren bir telgraf çekmiştir.

Burada ilginç olan nokta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ve Meksika gezisini tamamlayıp 11 Aralık’ta Ankara’ya döndüğünde, gazetecilerin basında geniş bir şekilde işlenen bu konuyu kendisine sormaları üzerine şu yanıtı vermiş olmasıdır:

“Dışişleri bakanları bu tür ikili görüşmelere illa katılır diye bir şey söz konusu değil. Fakat karşılıklı olarak böyle bir teyitleşme olunca ısrar etmenin zaten anlamı olmaz. Biz de görüşmeyi baş başa yapmak durumunda olduk. Ve tabii, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı katılmadı da ABD Dışişleri Bakanı katıldı mı? Hayır, o da katılmadı. Ve biz Sayın Obama ile bunu baş başa olarak ikili gerçekleştirmiş olduk. Olayın aslı budur.”

Görüleceği gibi, Erdoğan’ın ortada bir sorun görmediği anlaşılıyor. Başkan Obama ile arasında karşılıklı bir ‘teyitleşme’ olmuş ve dışişleri bakanları baş başa görüşmeye alınmamıştır.

Büyükelçi Şensoy, kariyerinin son dönemine rastlayan bu olayın ertesinde Washington’dan erken bir şekilde Türkiye’ye dönmüş, emekliliğini alıp İzmir’e yerleşmiştir. Bu olayla ilgili olarak hiçbir zaman konuşmamış, susmayı tercih etmiştir. Son yıllarını sağlık sorunlarıyla uğraşarak gözlerden uzak bir şekilde geçirmiştir.

Nabi Şensoy’un bu hadisede ortaya koyduğu kişilikli tavır, Dışişleri Bakanlığı’ndaki başarılı kariyerini ve bunu belgeleyen sicil dosyasını taçlandıran bir onur beratı olmuştur.

Yazarın Tüm Yazıları