Dede mirası baba mesleği

Büyük halk ozanımız Aşık Veysel’in “Uzun ince bir yol” diye tasvir ettiği fani hayatın, ‘iki kapısı’ndan biri ölüm. Kimine göre son, kimine göre yeniden doğuş. Ölüm, telaffuz edilirken bile iç titreten bir soğukluk; ömrü boyunca insanın peşini hiç bırakmayan bir gölge. Tabutsa, bu sonsuzluğa yolculuğun eller üstünde taşınan tahta gemisi. İşte bugün, ‘ayaksız at, dört kollu, imamın kayığı, sessiz gemi’ diye de isimler taktığımız tabutun, Ankara’daki son imalatçısının hikâyesini kaleme aldım. Nâm-ı diğer ‘Tabutçu’yu.

Haberin Devamı

Dede mirası baba mesleği
Altınkaya’nın, Küçük Sinan Sokak’ın hemen başındaki dükkânının duvarında büyük harflerle ‘TABUTÇU’ yazıyor ve kapısında, “Her nefs ölümü tadacaktır” yazılı yeşil renkli tabut örtüsü asılı.

ÜÇ KUŞAK BU İŞLE DOYDU

Ankara Kalesi’nin eteğindeki küçücük imalathanesinde, son neferi olduğu mesleğini icra ediyor 55 yaşındaki Arif Altınkaya. Dedesi, Yahudi bir marangozdan; babası, dedesinden; Arif de babasından öğrenmiş tabut yapımını. Kavak ağacından kesilmiş tahtalar, birkaç çekiç, hızar, mengene ve bolca çivi... Tüm sermayesi bu Arif’in. “10-11 yaşındayken aldım çekici ilk defa elime” diye başlıyor anlatmaya hikâyesini: “Aşağı yukarı 45 yıldır bu işi yapıyorum. Üç nesildir karnımızı doyuruyoruz bu iş sayesinde. Kavak ağacını kullanıyoruz genelde. Tabutun standart bir ölçüsü var aslında. Ama fiziksel özelliklere göre değişebiliyor. Çok şişman ya da uzun olanlardan özel ölçü alıyoruz.”

Dede mirası baba mesleği

BELEDİYELER RAKİP OLDU, GAYRİMÜSLİMLER KURTARICI

İşten güçten açılınca yüzü düştü Arif’in. Nasırlaşmış ellerini saçlarına, alnına götürüp devam etti konuşmaya:
“En büyük rakip belediyeler. İki tane tabutu cenaze aracına koyuyor. Tüm cenazeleri onlarla defnediyorlar. Bize de iş kalmıyor. Sadece tabut da değil. Kefenle uğraşan, cenaze hizmeti veren ambulanslar falan. Onların da işi kesildi. Belediye ihtiyaç sahibine yardım etsin. Zengin bizden alsın yine. Şu anda ayda 3-4 tane tabut ancak satabiliyorum. Hatta mesleği, gayrimüslimler ayakta tutuyor diyebiliriz. Onlar bizden alıyorlar hâlâ. Tabi onların tabutunun şekli de değişik bizimkine göre. Onlara özel de çalışıyoruz o yüzden.”

Dede mirası baba mesleği

ÖLÜM GÖLGE GİBİ PEŞİMİZDE AMA ÖLÜMDEN KORKMUYORUM

Onca yıl, ölüme yolcu ettiği bir sürü hayatın ardından merak ediyor insan, ‘Ölümden korkuyor mu’ diye. Sordum. “Doğup, yaşıyoruz. Ömrümüz boyunca bir sürü şeyle mücadele ediyoruz. Sonra da ayaksız ata binip gidiyoruz. Orada iyi de kötü de ayrılıyor. Ölümün ne zaman geleceğini bilmemek çok önemli. Değilse hiçbir zevk alamazdık hayattan. Ölüm bir gölge gibi peşimizde. Ama ondan korkmuyorum. Şimdiye kadar çok sayıda ölen gördüğüm için, bu bende bir korku olmaktan çıktı. ‘Nasılsa biz de bir gün böyle yatıp gideceğiz’ diyorum” yanıtını verdi.

Dede mirası baba mesleği

Yazarın Tüm Yazıları