Alper’in yolu açık olsun

Bayramın son günü sanatçı dostum Gülper Refiğ’le, Tayland hükümeti tarafından ödüllendirilmiş Çok Çok Pera’da buluştuk. Pera Palas Otel’in yakınlarında, eski Amerikan Konsolosluğu’nun vize bölümü nitelikli bir Thai restoranına dönüşmüş. Çok Çok Pera’da ilginç bir tanışma yaşadım.

Haberin Devamı

Genç oyuncu Alper Utku Ateş, burada servis elemanı olarak çalışıyor.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda görev almış. Bu süreçte birkaç dizi ve birçok reklamda rol almış bir isim.

En son “Kasaba Doktoru”nun 2’nci bölümünde oynamış. Hem Çok Çok Pera’da çalışıyor hem de oyunculuğa devam ediyor. En sevdiği kitaplardan biriyse Tolstoy’un “İnsan Ne ile Yaşar?” eseri. Kitapta sorulan üç soru ve aldığı üç cevap oyuncunun yaşayış biçimime tesir etmiş;

1) Bir iş için en iyi zaman nedir?

2) En önemli insanlar kimlerdir?

3) Her zaman yapılacak en iyi şey nedir?

Yolu açık olsun.

Basında Türkiye’nin son 50 yılı

Geçen hafta Fikret Ercan, h2okitap’tan çıkan “Gazetecilikte 3 Patron 50 Yıl” kitabının yayınlanma duyurusunu sosyal medyadan paylaştı. Fikret Ercan, Türkiye’nin son 50 yılında basında yaşanan bütün değişim ve dönüşümlerinde yer alan bir isim.

Haberin Devamı

Patronlar, yayın yönetmenleri değişse de o hep mutfağın emanet edildiği şef olarak kalıyor.

Fikret Ercan, sadece gazetecilik yıllarını değil, özel hayatının çok özel anlarını da büyük bir içtenlikle paylaşıyor. Hüznü, acıyı, mücadeleyi yaşayıp, hep ayakta kalarak.

Yarasa Yaramasa’nın mesajı var

Çocuklardan Yarasaya Mektuplar, Yeni İnsan Yayınevi’nin Fide Serisi’ndeki yerini aldı. Yazar Çiler Çelikler’in yayınlanan 12’nci kitabı, bir meyve yarasası üzerinden ekolojik tehditleri, doğa sevgisini ve hayvanlarla barışık yaşamanın yollarını anlatıyor. Aynı zamanda kitap, “Çocuklardan Hayvanlara Mektuplar Projesi” kapsamında raflardaki yerini alıyor.

Hikâyemizin ana kahramanı Yarasa Yaramasa’nın çocuklara mesajı var. Koronavirüs salgının “yarasalar yüzünden” meydana geldiği söylense de o, kendisinin masum olduğunu söylüyor. Sonuçta bir meyve yarasası en fazla lezzetli meyvelere zarar verebilir değil mi?

Yarasa aynı zamanda; yeryüzüne zarar verecek ekolojik tehditlere, dünyanın giderek ısınmasına, savaşlara, kuraklığa ve birçok felakete karşı çocuklara öğütler veriyor. Eğer çocuklar içinde yaşadıkları dünyaya karşı saygılı davranırlarsa, doğanın yeniden canlanacağını ve barışın olduğu, sınıf ayrımının olmadığı bir dünyada kardeşçe yaşayacaklarını da çocuklara söylemeyi ihmal etmiyor.

Haberin Devamı

Yeni Çıkanlar

Semahat Arsel-“Kuşaktan Kuşağa”

Ankara’dan İstanbul’a uzanan bir Türkiye portresi... Ankara’nın tarihçesi ve önemini, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olduktan sonraki gelişimini, örf ve âdetlerini, gelenek ve göreneklerini gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor. Koç Ailesi’nin Ankara ve İstanbul’da farklılaşan yaşam tarzlarına, aile kültürüne, anlayış ve tutumlarına değiniyor. Ankara’da bir bağ evinde dünyaya gelen Semahat Arsel, o zamanki yaşam ile bugünkü yaşamın farklılıklarını, yetişme, eğitim ve öğretim anlayışının nasıl değiştiğini, insanların doğadan koptuğunu tanıklıkları ışığında anlatıyor. Son bir not, Semahat Arsel, Vehbi Koç ve Sadberk Hanım’ın en büyük çocuğu.

Haberin Devamı

“Romalıların Kısa Tarihi”

Bu kitap, dünyanın en önde gelen üniversitelerinde Roma tarihi derslerinde kullanılan bir rehber. Boatwright, Gargola, Talbert ve 2014 yılında kitabın genişletilmiş edisyonuyla birlikte bu isimlerin arasına dahil olan Lenski, Akdeniz dünyasının gelmiş geçmiş en büyük devletinin serüvenini bir çırpıda anlatıyor. Bu dört usta isim ortaya hem kullanışlı, okunması kolay ve bilgi dolu bir ders kitabı çıkarmış hem de Roma tarihine dair temel bilgi edinmek isteyen herkesin rahatlıkla yararlanabileceği bir elkitabı hazırlamayı başarmışlar. Kitapta dönemin ana kaynaklarından geniş alıntılar ile çok sayıda resim, harita ve bir de sözlükçe bulmak mümkün.

Haberin Devamı

Erzurum sokaklarında bir şair

Aleksandr Puşkin’in “Erzurum Yolculuğu” notları Vakıfbank Kültür Yayınları’ndan çıktı. Daha önce hiç ayak basmadığı toprakları keşfetmek ve bir savaşa tanıklık etmek için Erzurum’a yaptığı yolculuğu boyunca eskizler çizen ve notlar tutan Puşkin, ölümünden bir yıl önce tüm notlarını yayımlamaya karar verir.

Erzurum’un köylerinde dolaşan, Erzurumluların ruh hâllerini kendi gözünden detaylı bir şekilde yansıtan yazar, eserinde Osmanlı ordusunda esir alınan paşalardan biriyle diyaloğuna da şu sözlerle yer veriyor:

“Bir şairle karşılaşmak hayra alamettir. Şair, dervişin kardeşidir. Onun şu dünyada ne yurdu vardır ne de malı mülkü... Biz fâniler şan şöhret, para pul ve iktidar peşinde koşarken o, yeryüzünün hükümranıyla aynı hizada durur, karşısında herkes saygıyla eğilir.” 19. yüzyıl Anadolu’sunun resmini çeken Puşkin, bu eserle savaşa ve farklı yaşamlara tanıklık etmenin ötesinde sosyal ve tarihsel açıdan Anadolu’ya dair birkaç yüzyıllık öngörülerine yer veriyor.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları