Yeşilçam’ın Hollywood’a ihtiyacı var mı?

Box Office’te tarıyorum, Türkiye’de 1989’dan beri en çok izlenen 100 filmin ilk 30’u Yeşilçam yapımı. Fakat bu bir avantaj mıdır, yoksa konfor ve tembellik alanı mıdır, onu gerçekten bilmiyorum.

Haberin Devamı

Miss World 2000 Dünya Güzeli: Priyanka Chopra. Kariyerine Hint film endüstrisi Bollywood’dan sonra, şimdi Hollywood’da devam ediyor. Hayatını anlattığı “Unfinished” (Bitmemiş) kitabı için Kelebek’ten Barbaros Tapan’a röportaj verdi.
Bence bizi ve bizim ünlülerimizi de ilgilendiren çok ilginç bir şey söylemiş: “Hollywood’a geçen çok fazla Bollywood yıldızı yok, çünkü buna ihtiyaçları yok. Hint film endüstrisi dünyanın en büyüklerinden biri. Hint oyuncu, başka bir şey yapma ihtiyacı hissetmiyor.”
Neden?
Hindistan’ın nüfusu zaten dünyanın beşte biri diye mi?
Yani “Bize yeter de artar” mı diyorlar? Hiç de değil.
***
Gezegen üzerinde kendi içinde kendi dünyası, kendi değerleri, kendi temaları, müzikleri, dansları, mimikleri olan toplumlar var.
Bütün bunları tarih, coğrafya, dil, din, yüzyıllarca etkileşime girdiğiniz komşu toplumlar şekillendiriyor.
Hindistan onlardan biri.
Ama nüfusu 20’de 1’i olmasına rağmen Türkiye de öyle bence.
Bu demek değil ki yabancı film izlemiyoruz, yabancı müzik dinlemiyoruz. Ama oranlar başka toplumlara göre çok düşük.
Türkü dinlemesek de Türkçe pop önde. Bunun gelişmişlikle, gelişmemişlikle de alakası yok.
“Biz Türk’üz, türkü dinleriz” kuralı sinema sektöründe de geçerli.
Box Office’te tarıyorum,
Türkiye’de 1989’dan beri en çok izlenen 100 filmin ilk 30’u Yeşilçam yapımı.
Bir tek “Titanik” girebilmiş listeye. O da 31’nci sıradan.
Sonra ilk 50’de “Hızlı ve Öfkeli”, “Avatar” ve “Avengers: Endgame” var.
Gerisi hep Türk hikâyeleri, Türk senaryoları, Türk oyuncuları, Türkiye replikleri...
***
Bunun oyuncularımıza, dizi-film sektörüne sunduğu inanılmaz bir avantaj var.
Ne yaparsan yap, sırf bu kültürel kodlar üzerinden 80 milyonluk ülke zaten cepte.
Fakat bu bir avantaj mıdır, yoksa konfor ve tembellik alanı mıdır, onu gerçekten bilmiyorum.

Haberin Devamı

Aşı hakkını devredebilsek keşke

Gülben Ergen’le ortak noktamıza gel: “Bana bir şey olmaz” duygusu. Hiçbir tıbbi gerekçem yok. Ama yakalansam koronayı yenebileceğime dair tuhaf bir özgüvenim var. Yanlışlık da orada başlıyor zaten. Neyse ki bütün önlemlere harfiyen riayet etmeye gayret ediyorum. Aşılamada basın mensuplarına öncelik verildi ya...
Benimki daha gelmedi ama keşke aşı hakkımı başkasına devredebilme hakkım olsa.
Mesela yeğenime.
Hadi o genç, kız kardeşime...

Haberin Devamı

Kriptoları anlayan beri gelsin

Ünlü iktisatçı İlker Parasız’ın kulakları çınlasın. Arz-talep dengesi, ithal ikame, azalan verimler kanunu...
Derslerinde hepsini sofrada konuşur gibi öyle güzel belletmişti ki.
Ama şimdi kripto paralar var. Ne bulursam okuyorum, fakat hiçbir şey anlamıyorum.
Bunu kim basıyor, yani sahibi kim?
Mesela Türk lirasının sahibi TC Merkez Bankası.
Dolarınki Amerikan MB. Kripto para alan, para yatıran bir ton tanıdığım var.
Yarın öbür gün “Böyle bir şey yok” dense...
Ya da atıyorum, devalüasyon yapılsa n’olacak, kime başvurulacak?
Bitcoin’e yatırım mı yaptım?
Yoo... Sadece merak.

Dişi Kenan Sofuoğlu

Bir mektup aldım: İlayda Yağmur Yılmaz’dan. 90 doğumlu. 10 senedir motosiklet kullanıyor, 5 senedir yarışlara katılıyor.
Türkiye’de aktif olarak yarışan tek kadın pilot.
“Ülkemizde aktif bir pist ve şampiyona olmadığı için ne antrenman yapacak yerimiz ne de yarış tecrübesi kazanabileceğimiz bir şampiyonamız var” diyor.
İzmir’de boş bir TIR parkında kukalardan pist yaparak seçmelere hazırlanmış.
17 Nisan’da İtalya’daki Avrupa Kadınlar Şampiyonası’nda farklı ülkelerden 24 pilot kadın motosikletçiyle yarışacak.
Toplam 7 yarış sonunda bu senenin şampiyonu belli olacak.
Yolun açık olsun İlayda Yağmur.
Yağmur gibi yağ o piste de sana imkân sağlamayan herkes utansın.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları