Nusr’et bir sıçradı, iki sıçradı

ABD’den sonra İngiltere’de de çalışanlarına karşı davayı kaybetti. Adı o çevrelerde bir kere “emek hırsızı”na çıkarsa şimdi dükkânlarına doluşan o dünya ünlüleri, jet sosyete falan... Yoldan geçerken kaldırım değiştirir.

Haberin Devamı

Açıldığı şehirlerde Hollywood yıldızlarını, dünyanın en ünlü sporcularını ağırlıyor Nusr’et.
En son Londra’da dört kişinin ödediği 500 bin liralık hesapla gündeme geldi.
Bunun 60 bini bahşişti.
Ama büyük başın derdi de büyük. Nusr’et, yine bu şubede çalışanlarının açtığı davayı kaybetti, 2 milyon lira tazminat ödeyecek.
İki yıl önce de New York şubesindeki çalışanlarla mahkemelik olmuş,
bir o kadar tazminat da o zaman ödemişti.
The Sun’ın haberine göre bahşişlere el koyuyormuş, itiraz edeni de kovuyormuş.
Nusret Gökçe yanında çalışanların hakkını neden ödemez, orası bir muamma.
Bir çeşit “Kibariye sendromu” olmalı. Çünkü kendisi de çıraklıktan gelen biri.
Muhtemelen ödenen yüklü bahşişlerde en büyük payın kendisine ait olduğunu düşünüyor.
“Salt Bae’yi ben yarattım. 40 milyon takipçiyi toplayan şovmen benim. İnsanlar aslında benimle tanışmaya gelip o paraları ödüyor” dese, kendince haksız değil.
Ama kural belli: Alatura assoliste değil müzisyenlere, personele aittir.
Nusr’et’in de artık ceza üstüne ceza ödeyeceğine bunu kabullenip çalışanlarının haklarını teslim etmesi gerek.
Çünkü her yer Türkiye gibi balık hafızalı değil.
İki-üç mahkeme derken adı oralarda bir kere “emek hırsızı”na çıkarsa...
Bugün dükkânlarına doluşan o dünya ünlüleri, jet sosyete falan...
Yoldan geçerken kaldırım değiştirir.

Haberin Devamı

Gel pastırma, gel

Bulunduğunuz şehirde hava nasıl? İstanbul, hırka mevsimini yine hiç yaşatmadan, bodoslama yazdan kışa geçti.
Akşamlar ısırdıkça gözler kombiye kayıyor ama ben hâlâ direniyorum.
Çünkü kombi açmak demek, kışın resmen başladığını da kabullenmek demek... Pastırma yazına kadar böyle böyle direnebilirsem bir 15 gün de oradan kazanacağım.
Demeye kalmadan, “Kombisini yakmayan komşuya dava açılabileceği” haberini okudum...
Nasıl yani?
Biz ortak kaloriferden kat kaloriferine bu mantıkla geçmedik mi:
İstediğim zaman, istediğim kadar yakarım; yaktığım kadar da öderim...
Şimdi üst komşu beni mahkemeye mi verecek?
Hiç öyle bir kadın da değil ama...
Ayrıca yakıp yakmadığımı; kısık mı tutmuşum, sonuna kadar harlamış mıyım...
Onu nereden bilecekler? Faturama mı bakacaklar?
“Milli ekonomi, küresel ısınma, fazlası israf, kış resmen başlayacak” falan desem hakime?
Kan ter içinde uyanmışım.

Haberin Devamı

Jüpiter’e Türkiye’den giden mesaj

NASA, Jüpiter gezegenine “Lucy” adında bir uzay aracı yolladı.
Lucy’nin içinde bir plaka var.
Dünyanın önemli yazar, bilim insanı ve düşünürlerinden alıntılar içeriyor.
Hani bunu okuyan uzaylılar olursa Dünya’mızdan en güzel mesajlar, en aklı başında laflar babında.
Türkiye’den bir de atasözü yüklendi Lucy’ye:
“Ağaca balta vurmuşlar, ‘Sapı bendendir’ demiş”...
Bir kişiye en büyük kötülük, yine kendi yakınından gelir anlamında.
Diğer materiyalle birlikte, atasözü de İngilizce yollanmış Jüpiter’e.
Onca atasözünden bilhassa niye bunu seçtiler, bilmiyorum.
Ama Jüpiterli olsanız direkt “İnsandan uzak dur” mesajı değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları