Küçük lokma yerim büyük söz ederim

Tractor Sazi’yi çalıştırırken Tebriz’de ziyaretine gidecektim, araya pandemi de girince Ulus’taki evinde kısmet oldu söyleşi. Tanıdığım en şahsına münhasır insanlardan biri. Onca büyük başarıya imza atmış bir spor adamından ziyade, duygusal bir filozof gibi. İnanılmaz alçak sesli ve sakin konuşuyor. Bir soruyu cevaplarken duygulanıp gözleri dolabiliyor. İkilemli soruların bu haftaki konuğu her taraftar grubunun sevdiği, “Kahin” lakaplı hoca Mustafa Denizli.

Haberin Devamı

◊ Hangisi daha şiir gibi goldür: 1986 Dünya Kupası’nda Maradona’nın İngiltere’ye attığı ikinci gol mü, Euro 88’de Van Basten’in SSCB’ye attığı gol mü?
- İkisini de izledim, bilirim. Hollanda-Rusya maçının 1988 finaline özel uçakla gitmiştim. İki farklı golden bahsediyorsun. Biri Van Basten’in inanılmaz bir vuruş güzelliği, öbür tarafta da Maradona’nın yarı sahadan alıp İngilizleri ekarte edip, kaleciyi ekarte edip attığı gol... Maradona’nın golü, bu manada tartışma götürmez.
◊ Hangisi daha ‘arıza’ futbolcudur: Eric Cantona mı, Felipe Melo mu?
- İkisi de birbirinin aynı... Felipe Melo’nun yine bir sevimli tarafı vardır. Bunu derken latife ediyorum tabii. İkisi de üst sınıf futbolculardı.
◊ Altay’da oynarken “Büyük Mustafa” diye anılmaya başladınız. Seçme şansınız olsa takımda hangi lakap daha güzel: Büyük mü, küçük mü?
- Büyük olmaktan korkma. Bizde bir laf vardır: Büyük lokma ye, büyük söz etme. Ben onun tam tersini düşünüyorum. Büyük söz ederim, küçük lokma yerim.
◊ Futbolumuzun gelmiş geçmiş en iyi sol ayaklı futbolcularından birisiydiniz. Sizce sol ayak mı, sağ ayak mı?
- Kesinlikle sol. Bütün ülkelere bak, dünya futboluna bak... Biraz evvel Maradona dedin... Sol ayak. Şu anda tartışmasız Messi... Sol ayak. Türkiye’ye bakıyorsun Hagi, Alex, Sergen... Hepsi sol ayak. Estetik algıları çok farklıdır. İnsan anatomisiyle ilgili bir şey bu. Ben sol ayak olduğum için söylemiyorum. Sol ayaklılara ayrı bir zaafım vardır. Transferlerde kalite sol ayaklılar hep bir adım öndedir.
◊ Maç sırasında hangisi daha yıpratıcı: Taraftarla sorun yaşamak mı, hakemle sorun yaşamak mı?
- İkisiyle de sorun yaşamıyorsan, keyifli bir maç vardır. Biriyle bile sorun yaşıyorsan, sorun vardır.
◊ Hangi daha hüzünlü: Penaltılarla mağlubiyet mi, hükmen mağlubiyet mi?
- Penaltılarla. İki defa kaybettim. Onun için...
Küçük lokma yerim büyük söz ederim

YARI PARASI OLSUN
SAHADA OLSUN!
◊ Aynı parayı alsanız... Oturduğunuz yerden yorumculuk yapmak mı, sahada antrenör olmak mı?
- Yorumculuğu zaten sevmem. (Gülüyor) Yarı parası olsun, sahada olsun!
◊ Peki bir oğlunuz olsaydı... Yetenek abidesi Messi mi, hırs abidesi Ronaldo mu?
- İkisi bir arada olmuyor mu? Hırs yüzde 80’de vardır. Yetenekse yüzde 10’la sınırlıdır. Ama o yeteneğin hırssız olduğunu düşünmek mümkün değildir. Aslında yeteneğin hırsı daha fazladır. Kötü bir hırs değil bu, rekabetle ilgisi yok. Seninle ilgili, kendi içinde yaşadığın bir hırs.
◊ İki kız babasısınız. Kadın takımı çalıştırsanız hangisini transfer etmek için daha çok uğraşırdınız: Selin Hanım’ı mı, Lal Hanım’ı mı?
- İkisini de sahanın kenarından bile geçirmezdim! (Gülüyor) Çünkü birini alsan, bunu diğerine nasıl anlatacaksın? O yüzden ikisi birden dışarıda. Dışarısı daha iyi. Yoksa orada baba-kız ilişkisi biter.
◊ Batıda da, doğuda da takımlar çalıştırdınız. Hangi seyirci size daha çok enerji verdi: İran mı, Alman mı?
- İkisinde de o kadar sıcak enerji aldım ki, inanılmaz bir şey. İran bambaşka bir hadise... Almanya’daysa ilk Ahen’dayken büyük kulüplerden teklif aldım. Alp Yalman ilk defa başkanlığa seçiliyordu, onu kıramadım, döndüm. Alp Yalman başkan olmasaydı Almanya’da kalırdım.
◊ Kariyeriniz boyunca ikisi de söylendi: Kurt Hoca’yı mı daha çok seviyorsunuz, Kahin’i mi?
- Hakkımda “Kurt” lakabını çok duymadım açıkçası. Sevmem de zaten. Daha fazla kullanılan “Kahin”...
◊ Yangında hangisini kurtarırsınız? Şampiyon Kulüpler Kupası’nı mı, yavru kediyi mi?
- Çalışırım, kupaya tekrar ulaşabilirim ama bir canlıyı bir daha geriye getirmem. Onun için yangında tartışmasız kediyi kurtarırım.
O zaferi bütün
Türkiye yaşadı
◊ Sizin için hangisi daha büyük bir zafer: Bir Türk takımı ile Şampiyon Kulüpler Kupası’nda (yani şimdinin ‘Şampiyonlar Ligi’nde) yarı finale çıkan ilk teknik direktör olmak mı, Milli Takım’ı uluslararası bir turnuvada çeyrek finale çıkaran ilk teknik direktör olmak mı?
- İkisi de ilk tabii... Ama biri, yaklaşık 25 milyon taraftarla birlikte Türkiye’nin de bütünüyle desteklediği bir hadiseydi. Milli Takım dediğin zamansa ülkenin bütününü ifade ediyor. Milli Takım’ın başarısından gururlanmayacak insan yok. Ama yarı finalde bir kulüp takımıyla oynadığın zaman belki ülkenin bütününde o hazzı yaşayamıyorsun.
Biri camia takımı. Bir tanesi de ülke takımı. İkisinin de zevki hakikaten çok farklı duygular. Ama şunu söyleyeyim: Ben Galatasaray’la yarı final yaşadığım zaman bunu sadece Galatasaraylılar yaşamadı. Bütün Türkiye yaşadı. Bayraklarıyla sokaklara dökülen insanlar içinde Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Trabzonsporlusunu çok miktarda rahatlıkla görebiliyordun. Birleştirici bir unsur gibiydi. 
Küçük lokma yerim büyük söz ederim


Sir Elton John da öyle derdi

Haberin Devamı

◊ Zaman makinesi icat ettiniz. Nereye giderdiniz? Geçmişe mi, geleceğe mi?
- Geçmişi biliyorum. Ama geleceği bilmiyorum. Bilinmezlik benim için daha cazip.
◊ Hangisi daha çok haz verir?
İyi bir roman mı, iyi bir film mi?
- İyi bir film. Ben edebiyat okudum. Roman öğrenciliğimden, futbolculuğumdan gelen bir şey. Hâlâ okuyorum. Ama tercih nedeni olursa sinema. Benim için daha kısa soluklu bir şey.
◊ Hangisini tercih edersiniz? Tek başına ağlamak mı, dost omuzunda ağlamak mı?
- (Uzunca duruyor. Uzağa bakıyor, gözlerini kapatıyor, tekrar uzağa bakıyor) İkisini de yaptım ama tek başıma...
◊ Peki kedi mi, köpek mi?
- Köpek sevecenliği farklı bir şey. Köpek dosttur. Yalnız ağlamak mı diye sordun ya... Yalnız ağlamalarımdan biri köpeğim içindir. (İsmini soruyorum, inanamazsınız: Koskoca Mustafa Denizli konuşamıyor, öyle kalakalıyor. Pandemiden dolayı dirseğimle dirseğine dokunuyorum.) Çeşme’de, otelin arka tarafına mezar yapıp gömdük işte... Adı İrma’ydı.
İnce espriye düşkünlüğünüz malum. Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?
- Cem arkadaşım. Ata Demirer’i yakinen tanımadım. İkisini birbirinden ayırmak söz konusu değil. Tabii ki Cem’in sahnesi, sineması, mazisi, hayatı çok daha fazla ama Ata da yaptığı her şeyle “Ne güzel olmuş” dedirten bir kardeşim. İkisi de çok başarılı.
BİR KERE ŞARKI
SÖYLEDİM, FELAKET
◊ İmkân olsa hangisini seçerdiniz?
Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, bütün sporları yapabilmek mi?
- Tüm sporları yapmak tabii ama öyle biri var mı bilmiyorum. Ben müziği dinlemek için seviyorum, yapmak için değil. Zaten yapamam. Hayatımda bir kere şarkı söyleye kalktım, kepazelik! (Gülüyor) Kıbrıs’ta rahmetli Rauf Denktaş’ın misafiriydik. Herkes şarkı söylüyor. “Hoca da bir tane söylesin” dediler. “Burada kimse kalmasın istiyorsanız söyleyeyim” dedim. Söyledim, felaket. Neyse ki saygılarından gitmediler.
◊ Sizde hangisi anksiyete yaratır? Geç kalmak mı, geç kalanı beklemek mi?
- İkisi de sinir bozucu. Mesleki bir şeyse asla geç kalmadım, kalmam da. İnsani bir şeyse, yemektir, toplantıdır vs. şartlar beni çok zorlamıyorsa trafik gibi, ona da geç kalmam. Geç kalana çok kızarım, geç kalırsam kendimden nefret ederim. Benim için bu, kendine ve karşındakine saygının ifadesidir.
◊ Sofrada hangisine tahammül daha zordur? Obura mı, gevezeye mi?
- İkisine de. Sir Elton John da öyle derdi. Bir ara ben onun kulübünde 1 hafta kadar asistan antrenörlük yapmıştım.
Orada tanışıp, bir-iki maç da beraber seyretmiştik. Onun öyle güzel lafları vardı,
hem gevezelik hem oburluk üzerine... 

Kaloriferi klimaya
tercih ederim

◊ El ele yürümek için... Gündoğumu mu, günbatımı mı?
- Günbatımı.
◊ Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız... Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?
- Kırmızı et.
◊ Sizce hangisi vazgeçilmez... Klima mı, kalorifer mi?
- Kalorifer. 
◊ Hatır için çiğ tavuk... Yenir mi, yenmez mi?
- Hatırlı kişinin kim olduğuna bağlı.

Haberin Devamı

Nisanda, mayısta gel demiyor eylülde gel diyor şarkı
◊ Sizce yılın hangi mevsimi daha romantik? İlkbahar mı, sonbahar mı?
- Sonbahar... Şarkılar bile öyle değil mi: “Eylülde Gel”... Nisanda, mayısta gel demiyor şarkı.
◊ Hangisi iç gıcıklar?
Göz kırpmak mı, göz
kaçırmak mı?
- Göz kaçırmak.
◊ Yemeğe hangisiyle çıkardınız? Marilyn Monroe mu, Brigitte Bardot mu?
- E Brigitte daha yakın. (Gülüyor) Avrupa’da. Öbürü ta Amerika’da. Brigitte bizim jenerasyona daha yakın.
◊ Hangisi daha şanslı? Parasız ama çok yakışıklı adam mı, çirkin ama çok zengin adam mı?
- Türk filmlerinde hangisi vardı? Parasız yakışıklı. Ama öyle bir tercih hiç düşünmedim. Eli ayağı düzgün olsun, yetecek kadar da parası olsun. Yoksa ikisinin de derdi vardır.
◊ Yeşilçam’da hangisi sizin kadınınız: Filiz Akın mı, Türkan Şoray mı?
- İkisi de duruşları olan oyuncular. Öyle diyeyim.

Yazarın Tüm Yazıları