Film gibi dava

10 sene önce yazılan “Kalbime Gömerim O Zaman” şarkısı üzerinden “Gerçek Gökçe Kırgız kim?” polemiği yürüyor. Taraflardan biri hem şarkısının hem de isminin çalındığını iddia ediyor.

Haberin Devamı

Bir arkadaşımın işaret etmesiyle bir davaya odaklandım.

Geçen hafta duruşması yapıldı. O kadar ilginç ki...

Bir taraf öbürünü şarkısını ve sonra da ismini çalmakla suçluyor.

The Beatles’tan John Lennon’un trajik şekilde öldürülmesi gibi: Asıl John Lennon benim!

Bu davada da Gökçe Kırgız adında bir kadın var. Daha doğrusu iki tane Gökçe Kırgız var.

İlki orijinali. Yani doğma-büyüme Gökçe Kırgız.

Şu anda 32 yaşında.

2006’da, daha lise öğrencisiyken “Kalbime Gömerim O Zaman” adlı bir şarkı yapıyor.

Ve bunu eşe dosta, arkadaşlara yolluyor.

Daha doğrusu öyle olduğunu iddia ediyor.

Ve söylediğine
göre 40 milyon tıklanan şarkıyı sahiplenmeyen kalmıyor.

Geçen hafta duruşması yapılan dava o kadar ilginç ki: İddia sahibi, karşı tarafı hem şarkısını hem de ismini çalmakla suçluyor.

Haberin Devamı

Gökçe Hanım’ı aradım. Söylediği şu: Merve Doğan adında bir kadın şarkıyı sahiplendiği gibi, şarkı bu isimle meşhur olduğu için ismini de “Gökçe Kırgız” olarak değiştiriyor.

Gerçekse korku filmi gibi değil mi?

Şarkı gittiği gibi isminiz de gidiyor.

Bakalım ne sonuç çıkacak...

Emel Hanım korkmayınız siz ölmezsiniz

Nereden çıktı, belli değil. Emel Sayın’ın kalp krizinden öldüğü haberi yayıldı.

Kadıncağız da çıkıp “Ben ölmedim, sağım” mesajı yayınlamak zorunda kaldı.

Kimin, ne işine geliyorsa zaman zaman farklı ünlüler hakkında böyle haberler yayılıyor.

Belki reyting, belki de fazladan 300-500 tık, retweet almak için...

“Ben ölmedim” diye ortaya çıkmak ne kadar zor bir durum.

Düşünsenize, arayanı, karşı tarafı teskin etmeniz gerekiyor: “Yok, vallahi ölmedim”...

“Öldü” denilen insana telefon mu açılır, o apayrı mesele.

Bence bir müzisyen, ancak onu hatırlayan, halkla cilvesini anan son kişi gittiğinde ölür.

Bu anlamda hiç endişeniz olmasın Emel Hanım.

PANDEMİ GÜNLÜĞÜ

Aşılansak da mı saklasak...

Uzmanlar toplumda salgına karşı bağışıklık kazanılması için nüfusun yüzde 70-75’inin aşılanması gerektiğini söylüyor.

Bütün dünyadaki aşı tedarik sıkıntısına rağmen Türkiye başarılı ülkeler arasında.

Üstelik başka ülkelerin aşısına el koyma gibi vandallıklara da başvurmadan yapıyoruz bunu.

Haberin Devamı

Ama “tedarik” ile “tatbikat” aynı şeyler değil.

Şu andaki verilerle her dört kişiden biri, hakkı çıkmasına rağmen aşı olmuyor.

Kendi bilecekleri mesele.

Kalan üç kişiyi aşılamayı becersek yine sürü bağışıklığına, normal hayatımıza dönmeye yetiyor.

Kafamın asıl basmadığı; sağlık çalışanları arasında aşı olmayanların oranının yüzde 15’lerde gezmesi.

Arkadaş!

Sen sağlık çalışanısın.

Her gün sabahtan akşama kadar, geceden sabaha kadar bu ortamın içindesin.

Ölenlere, nefes alamayıp can çekişenlere en yakından sen tanık oluyorsun.

Topluma örnek olması gereken insansın.

Aşı olmamayı tercih etmek elbette bir hak.

Kimse zorla müdahale edemez.

Ama hayatını toplum sağlığından kazanıyorsan...

Haberin Devamı

Koronadan kurtuluş savaşı verilen bir ortamda...

Bu hakkını yanlış yerde kullanıyorsun demektir.

Yapmayın...

 

Yazarın Tüm Yazıları