Aksamayan, şaşmayan, yanılmayan bir formül

Bence Maslak’taki Esnaf’ın sihirli formülü, insanların eskiyi özlemesi. Çünkü 20 yılda İstanbul’un fon müziği değişti. Kıvrak, neşeli ve cilveli bir darbukadan, davudi bir davula dönüşmek gibi.

Haberin Devamı

Bu hafta iki ayrı doğum günü için iki kere gittim.
Her şey saatle.
Akşam yedi buçuk...
Açılıyor.
Sekiz... Herkes masasında.
Askeri nizam gibi ama fonda Yunan müziği.
Masalarda humus, kısır, pancarlı semizotu (müthiş), peynir, cibez, kinoa tabule, barbunya...
Dokuz... Ana yemekler de önünüzde: Ciğer, ahtapot, gül kokoreç.

Aksamayan, şaşmayan, yanılmayan bir formül

O vakte kadar masadakilerle muhabbet ettiniz, ettiniz. Yok edemediniz, dokuz gibi müzik yükselmeye başlıyor. Sohbeti bir kalem geçeceksiniz.
Dokuz buçuk... “Oyna” borusu çalınmış gibi herkes masaların tepesinde.
Ve tabii ki 90’lar Türkçe: Of Aman Nalan’ın “Acemi Balık”ı, Bebeto’nun “Delikanlı”sı...
Ahali de ona göre: 90’larda genç olup şimdi para harcayan tipler:
Sunucu Saba Tümer, modacı Hakan Akkaya, şarkıcı Işın Karaca...
¡ ¡ ¡
Hafta içi, hafta sonu yok, her akşam tıklım tıklım.
Gece 12... Dedik ya askeri nizam misali: Yat borusu çalıyor, herkes paşa paşa evine.
Baloya doyamamış Külkedisi gibi...
Yani toplam dört saatte her şey başlamış, bitmiş, eğlenilmiş, kurtlar dökülmüş ve çoktan dağılınmış oluyor.
Ve bu tam bir senedir böyle. Aksamayan, şaşmayan, yanılmayan bir formül.

Peki sebep?

Haberin Devamı

Türkleri başka şey için zorlasanız, mümkün değil bu kadar organize olup, vaktinde gelip vaktinde kalkamazlar.
Aksamayan, şaşmayan, yanılmayan bir formül var Esnaf’ın elinde.
Ucuz mu?
Hiç değil: Hafta içi 235, hafta sonu 275 lira.
Merkezi mi, düz ayak mı? Yok anam babam, taa Maslak’ta.
Yemekleri mi çok güzel?
Tamam, İstanbul’un en iyi arnavutciğerini yapıyorlar ama bilmem kaç Michelin’li bir menüden de bahsetmiyoruz.

Aksamayan, şaşmayan, yanılmayan bir formül

Zaten kimsenin derdi de yemek/gurmelik değil.
Rakının yanına bol baharatlı bir altlık olsun, yeter de artar bile. Bence Esnaf’ın sihirli formülü, insanların eskiyi özlemesi.
90’ları, o dönemin müziklerini, magazinini, renkliliğini.
Aradan geçen 20 yılda İstanbul’un fon müziği değişti. Kabul; şimdi sesi daha yüksek perdeden ve daha gür.
Ama sanki o yılların kıvraklığı, neşesi, cilvesi gitti. Darbukadan davula dönüşmek gibi.
İstanbul’a gecenin gözünden bakınca...
Sanki tam da bu insanların özlediği.

Yazarın Tüm Yazıları