MÜZİK DEĞİL İŞKENCE

KORONAVİRÜS salgınının zirve yaptığı dönemde alınan önlemlerden biri de müzik yasağıydı. Yani saat 00.00’dan sonra hiçbir işletmede müzik yayını yapılamıyordu.

Haberin Devamı

Pandemi tedbirleri hafifledikçe birçok kısıtlama ortadan kalktı ancak müzik yasağı devam etti. Bu durum çokça tartışıldı. Tartışımalar devam ederken İçişleri Bakanlığı’nın son genelgesiyle müzik yayını yapabilme süresi saat 01.00’e kadar uzatıldı.

MÜZİK DEĞİL İŞKENCE

Öncelikle şunu belirteyim; yasaklama, kısıtlama, engelleme denilince tüylerim diken diken oluyor. Ama gelin görün ki bazı konularda kısıtlama olmayınca da ipin ucunu kaçırmaya bayılan bir toplumuz. Örnek mi? Atatürk Parkı...

Bana göre manzarasıyla, doğasıyla, nezih tesisleriyle Antalya’nın en güzel yeri.

Burası bir bardak çay veya soğuk bir şeyler içip, özel yemekler yiyip huzur bulacağınız bir mekân-dı!¡   ¡   ¡Neden böyle dedim?

Haberin Devamı

Çünkü saat 19.30’da başlayıp saat 01.00’e kadar devam eden canlı müzik savaşları huzur falan bırakmadı.¡   ¡   ¡Diyeceksiniz ki rahatsız oluyorsan gitme...

Buna da şöyle bir yanıtım var: 
1- Evime en yakın yaşam alanı burası. 2- 3 yaşındaki oğlum ancak buradaki oyun alanlarında sosyalleşme fırsatı buluyor.  3- Ben canlı müzikten rahatsız olmuyorum. Canlı müzik adı altında insanlara işkence edilmesinden rahatsız oluyorum. 

YAZIYORSAM NEDENİ VAR

Neden ‘canlı müzik savaşı’ dediğimi de biraz açayım.

Atatürk Parkı içindeki işletmelerin büyük bölümü temiz ve düzenli.

Neredeyse tamamında büyük bir emekle çocuklar için özel alanlar oluşturulmuş.

Bu nedenle özellikle çocuklu ailelerin tercih ettiği bir yaşam alanı.

Ama özellikle pandemiden sonra bu mekânlardaki desibel düzeyi inanılmaz seviyelere çıktı.

Daha da kötüsü arasında 10 metre mesafe olmayan mekânlar resmen ‘kim müziğin sesini daha çok açacak’ yarışına girişti.

Bir yerde pop, caz çalıyorsa diğer tarafta arabeskin dibine vuruluyor.

Herkes istediği tarzı dinlesin, eğlensin eleştirmek kimsenin haddine değil de o çalınan müziklerden müşteri olarak biz bir şey anlamıyoruz!

Çünkü hepsi birbirine karışıyor! 

BİZ ALIŞTIK SİZ DE ALIŞIN

Her zaman gittiğim bir işletmede garsona, “Müzik karmaşası sizi rahatsız etmiyor mu?” diye sordum.

Haberin Devamı

“Biz alıştık artık. Çalan müziği duymuyoruz” dedi.

Valla biz duyuyoruz kardeşim!

İki lokma bir şeyler yiyeceğiz, çocuk da sallanacak, kaydıraktan kayacak diye resmen kulaklarımıza işkence ediyoruz.

Buradan işletmecilere sesleniyorum; bu tarzın size inanın bir yararı yok. Aksine müşteri kaybediyorsunuz.

Canlı müzik mi yapmak istiyorsunuz?

Tamam yapın.

Ama en azından birbirine bitişik olan mekânlar aralarında centilmenlik anlaşması yapsın.

Birinde canlı müzik varken diğeri o günü es geçsin.

Veya şu desibel ayarlarınızı düşürün kardeşim!

Düşürün ki Antalyalı da şu işkenceden kurtulsun.

Hiç tasvip etmiyorum ama siz sesi kısmazsanız Antalya Valiliği Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü o sesi kısar.

Benden söylemesi...

Haberin Devamı

MÜZİK DEĞİL İŞKENCE
SILA GİBİ GELDİ GEÇTİ

MADEM söze müzikle başladık müzikle devam edelim.

Sıla Gençoğlu’nun ‘Şarkıcı’ isimli albümünü baştan sona sindire sindire dinledim.

Son dönemde tek şarkılık çıkışlar revaçtayken 15 eserden oluşan bir albüm çıkarmak hakikaten zor iş.

Albümdeki her şarkıda ayrı bir güzellik var ama ‘Kalksın uyuyanlar’ gerçekten muhteşem olmuş.

Resmen nakaratı dilimden düşmüyor.

Güftesiyle, bestesiyle 10 numara 5 yıldız diyebilirim.

‘Başgan’ da ikinci favorim.

Saçma sapan sözlerden oluşan, abuk subuk şarkılardan sonra bu albüm bana ilaç gibi geldi.

Dinlemediyseniz mutlak dinleyin... 

 

Yazarın Tüm Yazıları