Yurdum iş hayatında uzmanlık seviyesi ile
gelir seviyesi doğru orantılı artamayınca maalesef uzmanlık ikinci plana düşüyor.
…
Ülke ekonomisi, iş hayatı ya da yatırım yapanlar ve çalışanlar;
çalışanların kendi alanlarında bilgisini geliştirmesi,
deneyim edinmesi, yerel ve global örnekleri incelemesi,
belki literatüre vakit ayırması ya da daha önemlisi kendi alanında derinleşmesi ihtiyacındayken,
uzmanlığın belirli bir aşamasına gelen çalışan
Kurumsal renklerinizden reklam çalışmanıza,
renklerinize, markanıza,
görsellerinizden vizyon&misyon beyanınıza,
sosyal medyanızdaki aktifliğe, haydi eller havaya modunda gösterdiğiniz mutlu (?) çalışan hallerinize
gerçekten bayılıyoruz…
Ama sorun şu ki, kurumsallık bu değil !
…
Altı boş olunca renklerin pek bir havada kaldığını bilmekte, zannediyorum fayda var.
gel desen gelemem ki?
…
Peki gerçekten gel deseler gelir miyiz? Ya da gel derler mi?
Yoksa kapının aralandığını görür görmez, çocukluğumuzdaki okul açılış günlerini yad edercesine
koşar mıyız?
…
Şu an bir araştırma yapsak ve yeterli veriyi toplasak,
sektörden sektöre değişmekle birlikte çalışanlarda neredeyse yarı yarıya bir bölünme olacağını düşünüyorum.
yeni bir uygulama, Clubhouse bir anda
yükseldi.
Farklı sosyal medya mecralarının kulanım halleri, hep değerlendirilir ve de eleştirilirken yeni bir uygulama hem merak konusu
hem de heyecan sebebi oldu diyebiliriz.
Özetle mesaj, yorum ya da beğeni içermeyen,
fotoğraf ve video barındırmayan, sayfa akışı ya da geçmiş kaydı bulunmayan,
sadece sesli sohbet içeren yeni bir uygulama.
Ee hali ile ilginç!
hep mesafeli bakmakla birlikte, sanırım ilk defa
bu sınırı aşıyorum!
Tedirgin, heyecanlı ama kararlı olduğumu söyleyebilirim.
…
Evet;
“Büyük Dönüşüm” başladı!
…
İş hayatının ve özellikle kurumsal hayatın dinamiği son 30 yılda hiç olmadığı kadar değişim ve dönüşüm üzerine kurgulandı.
öyle görünür hale geldi ki,
doğal olarak herkesin gündeminde.
Ve bu değişim aklınıza gelebilecek her seviyede, ki burada seviyeyi her iş alanı her kıdemdeki çalışan, her sektör ve her çalışma şekli olarak kullanıyorum,
etkisini gösterdi.
…
Dijitali kabul, esnek çalışmayı kabul
çalışanların iş yeri ikameti dışındaki ihtiyaçlarının farkındalığı,
üretim yapan firmalarda “çalışan” değerinin kabulü,
en zorlu sınavı çalışan kadınların ve öncelikle çalışan annelerin
verdiği inancındayım.
Konu iş hayatı olduğunda hep fazladan bir varlık gösterme ve emek harcama yükümlülüğünde ( bir gün değişeceğini umuyoruz ) olmak bir yana
Covid-19 dönemi hali hazırda var olan bu dengesizliğe
tuz ekti sanki.
…
Elbette bütün iş hayatı ahalisi süreçten çokça etkilendi.
kurumlar için de çarpıcı, yorucu ve bazen de yıkıcı oldu.
Maalesef!
…
Doğal felaketler, pandemi, ekonomi, siyaset vs. derken kurumlar birçok sınavdan geçti ve geçmeye devam edecek gibi görünüyor.
…
Bu hengame 2021 etkilerinin dışında; fazlaca eleştiri, hata, acemilik, el yordamı ile iş yönetme alışkanlığı,
bazen kara düzen bazen yılların atıllığı,
çoğunlukla yetkin ve güncel olmama, standarda aşina olma
Genel bir gerginlik ve bıkkınlık atmosferi sardı mı etrafınızı?
Ya da daha kötüsü tedirgin eden taraf mısınız?
Eskilerin diken üstü dediği tabir, tam da bu duruma uyuyor mu?
Mesela koşmaya bir şekilde başlamış yarış atının, hiç bitmeyen bir yarışa girmesi size tanıdık geldi mi?
O zaman iş hayatında sorumlulukların dünyasına
hoş geldiniz !
Sorumluluklar elbette olacak, burada yanlış yok
Kurumsal hayatta inanılmaz büyük ve önemli dahiler var!
Başarılarını, beyinlerinin çalışma şeklini, yeni nesil bakış açılarını, anlama ve anlamlandırma biçimlerini,
kalitelerini ya da onlarda var olan parıltıyı anlatmak
imkan dahilinde değil!
Herkes bir dahi…
Yok yok genius !
Hatta ciniyuuuuusss!
Yahu bu eski ve köhnemiş, insanları birbiri ile çatıştıran,
hatta yeni nesil çalışan için bu mevzunun
tamamen gaz ve toz bulutu olduğunu keşfeden “kurumsal” şirket halleri son on yıldır “aile” kavramına hiç olmadığı kadar tutundu.
…
Bu tutunuşun çoğunlukla esas amaç olan çalışanın aidiyetini sağlamak ile eşleştiğini,
bazense düşük imkanlar verirken yükselen aile(!) algısı ile
bu “düşük” imkanları gözden uzak tutma çabası olduğunu söyleyebiliriz tabi.
Artı ya da eksi her hali mevcut…
hayatımızın hangi aşamasında bünyeye nüfuz ediyor bilmek çok güç
lakin, şöyle bir dikkatle etrafa bakınca
ya genlerden geldiğini ya da Covid benzeri bir salgının eseri olduğunu
düşünmek mümkün.
…
Öyle bir kabul edilmiş yayılış var ki hayattan aksini ummak, duyanda bir anda itibar kaybı izlenimi oluşturuyor.
Kendi ile ve kendi bireysel yetenekleri ile bir çalışanın mutlu olması ihtimali,
hızla “zaten pek potansiyeli yoktu”
Önümüzdeki yıllarda bolca,
esneklik ve dayanıklılık kavramlarını
duyacağız ve okuyacağız gibi görünüyor lakin
çalışanda olması beklenen özelliklerin ötesinde çalışanın ne dediğini duymak perdenin arkasındaki süper kahraman olacak gibi.
…
Çalışanın sesi…
Sözlük derlemesinde, “Çalışanların yorum ve görüşlerinin dinlenmesi ve bunlara yönelik aksiyonların planlanmasıdır. Nasıl ki müşterinin sesini duymak ve onu dikkate almak önemliyse, çalışanın sesini duymak ve daha iyi bir müşteri deneyimi için çalışanların hayatlarını kolaylaştırmak da o derecede önemlidir. Özellikle müşterilerle sürekli iletişim halinde olan müşteri hizmetleri çalışanlarından düzenli olarak süreç/ürün/sistem ve çalışma ortamı geliştirme önerileri alınmalı, bu öneriler değerlendirilerek gelişim fırsatları hayata geçirilmelidir.”
olarak özetlemiş Pisono ekibi “Müşteri Deneyimi Sözlüğü” çalışmasında.
bolca yaşanan büyüklü küçüklü ekonomik buhran dönemleri,
ülke ya da Dünya gündemindeki dalgalanmalar,
dönemsel etkiler ya da uluslararası sıkıntıların iş hayatına etkileri ve hatta bazılarının aynı dönemde etkin olması vs…
…
Bir işletme veya kurumu temele alırsak;
ürününüzden pazarlama stratejinize, sektörünüze özel darboğazlardan
belki küçük bir sosyal medya hatasına,
müşteri kitlenizin ilgi ve memnuniyet düzeyindeki değişime,
Böyle bir çalışana, yöneticiye ya da danışmana
kurumunun kaynaklarını sınırsız açacak çokça iş sahibi olduğunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Hayal dünyasının bile ötesinde fark yaratırdı bu sınırsız bilebilme gücü lakin
gerçek dünya,
insan canlısının bu çağdaki öğrenme, deneyimleme ve uygulama
kapasitesine tutunmak zorunda.
…
Yanlış anlaşılmasın sakın… İnsanın kapasite kısıtlarını vurgulamak değil amacım. Tarih boyunca bu sınırların tekrar tekrar aşıldığı aşikar,
oldukça güçlü ve keskin bir parametre değişimi olduğundan bahseder kitabında Harari.
İtiraz ve eleştiriler olsa dahi birçok noktada haklılık payı var…
Ek olarak insanın; bireysel ticaretten
küçük işletmelere,
oradan büyük ve karmaşık organizasyonlara, devamında
bir bütünü oluşturan küçük hücreler gibi hareket edebilmeye giden ihtiyaçları son 150 yılda sistematik olarak ön plana çıktı.
Bunun oldukça güçlü ve keskin bir parametre değişimi
olduğunu sadece söylemiyor(!), yaşıyor ve gözlemliyoruz sanırım.
iş hayatına yeni adım atmış ve bir sonraki adımını gözetenlerde
sanırım gündem tek kelime ile özetlenebilir.
Kaygı…
…
TDK’ya göre;
Üzüntü, endişe duyulan düşünce, gam, tasa,
genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu…
Dijital haller bizim şirkette olmaz…
Büyük değişimler bunlar, yılların alışkanlığı var. Hem ne o öyle, ben gözünün içine bakmak isterim.
Yandan telefonla oynamadığını nereden bileceğim?
Toplantıda, eğitimde ya da ekip görüşmesinde yüz yüze gelmeden nasıl olur? Bilmem ki…
Tüm gün sosyal medyada, video portallarında vakit geçirecekler,
bilmiyor muyuz?
Biz ekran süresini kaydediyoruz, adım atsa haberim olsun isterim.
ne kaçırdığını biliyor musun?
Eminim çok yoğunsun, inanılmaz büyük işleri organize etmektesin,
kesinlikle her şey senin eline bakıyor,
sen olmasan o şirket elbette perişan olur,
sana ne kadar dua etseler az, atomu parçalamana az kalmasa da yaptığın iş topyekun çok önemli tabi ki,
toplantıdan toplantıya koşuyorsun, kıyamam yemek yemeye vaktin yok,
stres stres stres patlamak üzeresin,
vs vs.
Gerçeklik ve Belirsizlik
İş hayatının her adımı hep dinamik olmuştur.
En yapılagelen, sıradanlaşan, yaygın ifadesi ile rutin işler dahi, ki bazıları teamüller haline dönüşmüştür,
kendi içinde doğal devinimini yaşatır.
Hareketli, canlı, değişime namzet ve müsait ve hatta etkin.
…
Bazı iş tanımlarında bunu anlık bir bakışta gözlemlemek çoğunlukla mümkün olmuyor. Bundandır ki işin rutinliği sadece
süreci ile eşleştirilir.
Oysa dış etkenlerin ve uygulayıcının iç dinamiklerinin, hayatın akışındaki dönüşümünü düşünürsek
fazlaca değişkenden olan bir ekosistemde yüzdüğümüzü
söyleyebilirim.
…
Sevgili iş hayatı ahalisi bilmeli ki aslında;
her sabah açtığı ekranla, eline aldığı araç & gereçle,
açtığı kapının kilidi ile,
yazmaya ya da okumaya başladığı raporla,
müşterisine günaydın deme şekli ile,
işine ve ekibine dokunma anı ile
düşünüldüğü kadar rutin bir süreçte değiliz. Hatta ve hatta ekosistemin değişimi “iş”in var oluş şeklini tahmin edilenden çok etkiliyor.
Böyle bir deneyimi 10 aydır en sert ve net hali yaşadığımız konusunda herkes hemfikirdir düşüncesindeyim.
Ne dersiniz?
…
Tüm baş edebilme ve uyum yeteneğimize rağmen gerçekliğimiz bu sefer uç noktada değişti.
Gerçeklik;
gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, hakikilik, şeniyet, realite, reellik.
Alışkın olduğumuz gerçekliğe kendi tanımladığımız rutinler ile birlikte alışkanlık geliştirmiştik tüm iş hayatı.
Tabi ki hataları, eksikleri ve gelişim alanları ile…
Şu anda ise belirsizliğin kapısı açıldı.
İş hayatı çalışma şekillerinde ve işleyişinde neyin geride kaldığını büyük oranda görüyoruz, neye dönüşeceği ise
çok tartışmalı.
Belirsizlik;
belirsiz olma durumu, belgisizlik, müphemiyet, vuzuhsuzluk.
…
Çalışma hayatında belli ki belirsizlik hali günlük dinamiğimizi uzunca meşgul edecek ve
yeni algısal rutinlerin oluşmasına belli ki vakit var.
Kimse tek başına oluşan yeni paradigmaları tanımlayamaz ancak iş hayatı inisiyatif sahipleri en azından
bilgi yayılımı, şeffaflık ve iletişim kalitesi konusuna odaklanıp
basıncı azaltabilir düşüncesindeyim.
ŞahapT.