Olumlu ya da olumsuz, oldukça ciddi sonuçlar doğuracağını söylemek ise
şimdiden mümkün.
Yöneticilerin, planlayıcıların ve tüm çalışanların
hızla farkına varmasında sadece fayda değil, geleceğin
vizyonuna uyum ve
riskleri görebilme ihtimali de var.
…
“Freelance” çalıştırılmanın ayak sesleri duyuldu…
Çalışma şekilleri, işlevsellikten kurum kültürüne kadar geniş bir yelpazede
etkin dönüşüme başladı bile…
Yakın dönemde dijitalin etkilerini değil katma değerini, uygulanış ve uyum sistemlerini,
ölçülebilir artı ve eksilerini ve
daha da önemlisi
gelecekte hazırladığı zemini konuşacağız gibi görünüyor.
…
beslenen “Kurumlarda Cinsiyet” konusunu, tekrar hatırlama
vaktidir düşüncesindeyim.
Şiddet farklı formlarda da olsa, maalesef kurumlarda da karşımıza çıkıyor.
Dikkat etmeli, hatırlamalı…
…
Eşitlik…
TDK’ya göre; iki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavilik, müsavat, muadelet,
kanunlar yönünden insanlar arasında ayrım
lakin durumun tam karşılığı ancak “faşizm” olarak söze getirilebilir
düşüncesindeyim.
…
İş hayatının ve belki endüstrinin 2. ve 3. gelişim aşamaları ile birlikte kurumlarda
ortaya çıkan
nitelikli çalışan ihtiyacı aşikar.
Bu ihtiyaç gittikçe artıyor ve hatta pandemi ve Endüstri 4.0 ile birlikte ileri safhada bir dönüşüme girdi bile.
Konuya kurumlar, iş sahipleri, yönetimler vs tarafından bakarsak
bir konunun üstadı ya da ustası olarak anılmak ne kadar da kolaylaştı
Üstelik kişiler de, kendilerini böyle anmakta
hiç problem görmüyor belli ki…
Elbette deneyim, birikim, iş alanı ile ilgili görgü
ve kıdeme paha biçilemez.
Ancak bilmeli ki;
iş hayatının değişkenleri gittikçe daha da hızlı yön değiştiriyor ve
saha ile bağını sağlam tutamayan “üstatlar”ın öğretileri sadece teorik kısmından tutulabilir hale dönüşüyor.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun…
Umarım gerçekten kutlu olduğu,
yani anlamınca “uğurlu” olduğu günleri görebiliriz.
Uğurlu; uğuru olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutlu, tekin, kademli, meymenetli, mübarek.
…
İyilik getirmek,
kutlu olmak,
tekin,
Günümüz verileri ve süreç gösteriyor ki önümüzdeki yıllar “çalışan insan”dan beklenti tam olarak bu olacak
…
Tabi ; “daha büyük, ama nasıl?”, “”daha geniş, ama ne kadar?” gibi soruların
cevabını vermek kaydı ile
Konuya “büyük” olma açısından bakarsan TDK bize
net bir yol haritası çıkarıyor.
Büyük; boyutları, benzerlerinden daha fazla olan, makro, küçük karşıtı,
çok, ortalamayı aşan, niceliği çok olan,
Yurdum iş hayatında uzmanlık seviyesi ile
gelir seviyesi doğru orantılı artamayınca maalesef uzmanlık ikinci plana düşüyor.
…
Ülke ekonomisi, iş hayatı ya da yatırım yapanlar ve çalışanlar;
çalışanların kendi alanlarında bilgisini geliştirmesi,
deneyim edinmesi, yerel ve global örnekleri incelemesi,
belki literatüre vakit ayırması ya da daha önemlisi kendi alanında derinleşmesi ihtiyacındayken,
uzmanlığın belirli bir aşamasına gelen çalışan
Kurumsal renklerinizden reklam çalışmanıza,
renklerinize, markanıza,
görsellerinizden vizyon&misyon beyanınıza,
sosyal medyanızdaki aktifliğe, haydi eller havaya modunda gösterdiğiniz mutlu (?) çalışan hallerinize
gerçekten bayılıyoruz…
Ama sorun şu ki, kurumsallık bu değil !
…
Altı boş olunca renklerin pek bir havada kaldığını bilmekte, zannediyorum fayda var.
gel desen gelemem ki?
…
Peki gerçekten gel deseler gelir miyiz? Ya da gel derler mi?
Yoksa kapının aralandığını görür görmez, çocukluğumuzdaki okul açılış günlerini yad edercesine
koşar mıyız?
…
Şu an bir araştırma yapsak ve yeterli veriyi toplasak,
sektörden sektöre değişmekle birlikte çalışanlarda neredeyse yarı yarıya bir bölünme olacağını düşünüyorum.
hep mesafeli bakmakla birlikte, sanırım ilk defa
bu sınırı aşıyorum!
Tedirgin, heyecanlı ama kararlı olduğumu söyleyebilirim.
…
Evet;
“Büyük Dönüşüm” başladı!
…
İş hayatının ve özellikle kurumsal hayatın dinamiği son 30 yılda hiç olmadığı kadar değişim ve dönüşüm üzerine kurgulandı.
En yapılagelen, sıradanlaşan, yaygın ifadesi ile rutin işler dahi, ki bazıları teamüller haline dönüşmüştür,
kendi içinde doğal devinimini yaşatır.
Hareketli, canlı, değişime namzet ve müsait ve hatta etkin.
…
Bazı iş tanımlarında bunu anlık bir bakışta gözlemlemek çoğunlukla mümkün olmuyor. Bundandır ki işin rutinliği sadece
süreci ile eşleştirilir.
Oysa dış etkenlerin ve uygulayıcının iç dinamiklerinin, hayatın akışındaki dönüşümünü düşünürsek
öyle görünür hale geldi ki,
doğal olarak herkesin gündeminde.
Ve bu değişim aklınıza gelebilecek her seviyede, ki burada seviyeyi her iş alanı her kıdemdeki çalışan, her sektör ve her çalışma şekli olarak kullanıyorum,
etkisini gösterdi.
…
Dijitali kabul, esnek çalışmayı kabul
çalışanların iş yeri ikameti dışındaki ihtiyaçlarının farkındalığı,
üretim yapan firmalarda “çalışan” değerinin kabulü,
en zorlu sınavı çalışan kadınların ve öncelikle çalışan annelerin
verdiği inancındayım.
Konu iş hayatı olduğunda hep fazladan bir varlık gösterme ve emek harcama yükümlülüğünde ( bir gün değişeceğini umuyoruz ) olmak bir yana
Covid-19 dönemi hali hazırda var olan bu dengesizliğe
tuz ekti sanki.
…
Elbette bütün iş hayatı ahalisi süreçten çokça etkilendi.
kurumlar için de çarpıcı, yorucu ve bazen de yıkıcı oldu.
Maalesef!
…
Doğal felaketler, pandemi, ekonomi, siyaset vs. derken kurumlar birçok sınavdan geçti ve geçmeye devam edecek gibi görünüyor.
…
Bu hengame 2021 etkilerinin dışında; fazlaca eleştiri, hata, acemilik, el yordamı ile iş yönetme alışkanlığı,
bazen kara düzen bazen yılların atıllığı,
çoğunlukla yetkin ve güncel olmama, standarda aşina olma
Genel bir gerginlik ve bıkkınlık atmosferi sardı mı etrafınızı?
Ya da daha kötüsü tedirgin eden taraf mısınız?
Eskilerin diken üstü dediği tabir, tam da bu duruma uyuyor mu?
Mesela koşmaya bir şekilde başlamış yarış atının, hiç bitmeyen bir yarışa girmesi size tanıdık geldi mi?
O zaman iş hayatında sorumlulukların dünyasına
hoş geldiniz !
Sorumluluklar elbette olacak, burada yanlış yok
Kurumsal hayatta inanılmaz büyük ve önemli dahiler var!
Başarılarını, beyinlerinin çalışma şeklini, yeni nesil bakış açılarını, anlama ve anlamlandırma biçimlerini,
kalitelerini ya da onlarda var olan parıltıyı anlatmak
imkan dahilinde değil!
Herkes bir dahi…
Yok yok genius !
Hatta ciniyuuuuusss!
Yahu bu eski ve köhnemiş, insanları birbiri ile çatıştıran,
hatta yeni nesil çalışan için bu mevzunun
tamamen gaz ve toz bulutu olduğunu keşfeden “kurumsal” şirket halleri son on yıldır “aile” kavramına hiç olmadığı kadar tutundu.
…
Bu tutunuşun çoğunlukla esas amaç olan çalışanın aidiyetini sağlamak ile eşleştiğini,
bazense düşük imkanlar verirken yükselen aile(!) algısı ile
bu “düşük” imkanları gözden uzak tutma çabası olduğunu söyleyebiliriz tabi.
Artı ya da eksi her hali mevcut…
hayatımızın hangi aşamasında bünyeye nüfuz ediyor bilmek çok güç
lakin, şöyle bir dikkatle etrafa bakınca
ya genlerden geldiğini ya da Covid benzeri bir salgının eseri olduğunu
düşünmek mümkün.
…
Öyle bir kabul edilmiş yayılış var ki hayattan aksini ummak, duyanda bir anda itibar kaybı izlenimi oluşturuyor.
Kendi ile ve kendi bireysel yetenekleri ile bir çalışanın mutlu olması ihtimali,
hızla “zaten pek potansiyeli yoktu”
Clubhouse Halleri
Son günlerde sosyal medya ahalisinin gündeminde,
yeni bir uygulama, Clubhouse bir anda
yükseldi.
Farklı sosyal medya mecralarının kulanım halleri, hep değerlendirilir ve de eleştirilirken yeni bir uygulama hem merak konusu
hem de heyecan sebebi oldu diyebiliriz.
Özetle mesaj, yorum ya da beğeni içermeyen,
fotoğraf ve video barındırmayan, sayfa akışı ya da geçmiş kaydı bulunmayan,
sadece sesli sohbet içeren yeni bir uygulama.
Ee hali ile ilginç!
…
Şimdilik tüm işletim sistemlerine uygun değil ve davetle katılım sağlanabiliyor ancak belli ki hızla daha geniş kitlelerde karşılık bulacak.
Bu kısıtların kısa sürede aşılacağını şimdiden
öngörebiliriz.
…
Teknoloji ve sosyal medya konusunda uzman kişiler elbette işin teknik kısmı için daha geniş değerlendirmeler ve analizler yapacaktır.
Örneğin; diğer sosyal medya mecraları neyi karşılamaz hale geldi (?),
yenilik ihtiyacı hangi mesajı veriyor(?),
son dönemde yaşanan anlık yazışma programları karmaşasından buraya bir pay çıkarmak mümkün mü(?)
sosyal medyanın dejenere olan yanlarının konuya katkısı ne (?)
vs.
gibi sorular uçuşuyor aklımda.
…
Lakin sesli sohbeti temele alma fikrinin
pandemi ile yükselen sosyalleşme ve temas etme ihtiyacının,
bir yan etkisi olduğu kesin gibi…
…
Benim dikkatimi esas çeken ise bütün bunların dışında bir nokta!
Sadece 10 gün içerisinde yeni sosyal mecrayı deneyimleyen ve sistemi nasıl kullanacağını el yordamı ile kurgulayan kullanıcıların
hareket şekli ve odağı bizlere çok net mesajlar veriyor.
Sadece katılıma açık odalar ve sesli sohbet içeren bu uygulamada şöyle bir gezdiğimde, tamamen sabun köpüğü sohbet
içeren konuların yanında gözüme;
Liderlik Sohbetleri, Hukuk ve Teknoloji, Pandemi Dönemi İş Hayatı,
Uzaktan Çalışma, E-eğitim’in geleceği,
Sosyal Anksiyete, İnsan Kaynaklarında Neler Oluyor?
Girişimcilik,
Koçluk Sohbetleri, Öğrenmeyi Öğrenmek,
Gastronomi,
Yoga,
Covid Süreci Aksiyonları,
vs.gibi konular çarptı.
…
İnsanların öğrenme şekli, sosyal iletişimde aranan kalite ihtiyacı,
kollektif bilgiye olan ilgi,
eğlenmenin ötesinde nitelik beklentisi,
uzaktan iletişime olan kabulleniş ve
yeni iş yapış şekillerinin oluşturduğu alışkanlıklar hakkında çok değil sadece bir yıl öncesine göre oluşan çarpıcı değişimi gözlemlemek mümkün.
…
Kesinlikle kurumsal haller başta olmak üzere,
toplumsal bir dönüşümün tam ortasındayız.
Farkında olma vaktidir…
ŞahapT.