Her zaman mistik her zaman huzurlu: Konya

Şehirlerin de karakterleri olduğuna inananlardanım. Mimarisi, insanların birbiriyle iletişimi, gelenekleri hatta mutfağı o karakterin parçasıdır. Şeb-i Arus’a doğru yaklaşan Konya da bana göre Türkiye’nin en mistik, huzurlu ve misafirperver kentlerinden biri.

Haberin Devamı

MÖ 7 binlerden bu yana yerleşimin olduğu Konya, yüzyıllar boyunca ev sahipliği yaptığı uygarlıklarla bir ‘Medeniyetler ve Dinler Beşiği’ haline gelmiş. Hitit, Lidya, Pers gibi büyük uygarlıkların yaşadığı Konya, Selçuklu’ya da iki asırdan fazla başkentlik yapmış. Hıristiyanlığın önemli azizelerinden Tekla’ya ev sahipliği yapmış Konya; en önemli azizlerden Pavlus ve Barnabas’ı da misafir olarak ağırlamış.

 

Farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan Konya’nın bugünü, tarihle modernin harmanlandığı bir yapıya sahip. Ne tarihi dokusuyla öne çıkan bir şehir denebilir ne de sadece bugüne ait olarak tanımlanabilir. Konya’ya gittiğinizde şehre hâkim olan muhafazakâr hava da hemen hissedilir.

 

 

Haberin Devamı

MODERN TOPLUMA İLK ADIM

 

Konya’ya gidince görülecek yerlerin başında Çatalhöyük var. Burası, insanlık tarihindeki ilk yerleşim, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapıların olduğu yer. İnsanlığın, mağaralardan çıkıp toplu halde yaşamaya başladıkları yöre burası.

 

Çatalhöyük, James Mellaart tarafından 1958 yılında bulunmuş. Evler genelde iki odadan oluşmuş ve duvarları birbirine bitişik yapılmış. Bunun etraftaki vahşi hayvanlardan korunmak için özellikle yapıldığı ve kapı yerine damdan girişin de aynı nedenle tercih edildiği belirtiliyor. Samanla karıştırılıp güneşte kurutulan tuğlalar yapıların ana malzemesi olmuş. Benzer evleri binlerce yıl sonra hâlâ Konya civarında görmek mümkün.

 

Her zaman mistik  her zaman huzurlu: Konya

Yaklaşık 4 bin yıl önce Hititlerin ‘Kuwanna’ olarak adlandırdığı şehir, geçmiş adlarına çok benzeyen şimdiki ismini Selçuklu döneminde almış.

 

 

Haberin Devamı

İLK SARAY KÜLLİYESİ ÖRNEĞİ

 

Beyşehir Gölü’nün güneybatısında yer alan Kubadabad Sarayı, 1. Alâeddin Keykubad tarafından 1226-1236 arasında yaptırılmış. Türklerdeki saray külliyesi örneklerinin en eskilerinden biri kabul ediliyor. Birçok kez kazı çalışmalarının başlayıp durduğu sarayın külliyesinde; renkli camlar, kürkler, alçı dekorasyonlar, sikkeler ve çiniler bulunmuş.

 

 

GÖRKEMLİ CAMİLER

 

Konya’yı camileri olmadan düşünmek mümkün değil. Hem Selçuklu hem de Osmanlı döneminde yapılan çok sayıda cami var kentte. Eğer cami mimarisine meraklıysanız, ziyarete Alaeddin Camii ile başlayabilirsiniz. Anadolu Selçukluları döneminde yapılan Konya’nın en büyük ve en eski camisi. 13. yüzyıldan kalma İplikçi, Sahip Ata, Sadreddin Konevi camilerini de listenize ekleyin. Konya’daki en etkileyici dini yapılardan biri de taşıdığı manevi değer itibariyle Şems-i Tebrizî Camii ve Türbesi; Şems Parkı’nın içinde yer alıyor. Osmanlı dönemine ait Selimiye Camii, Kapı Camii ve Konya’nın ortasında tüm görkemiyle yer alan Aziziye Camii’ni görebilirsiniz.

 

 

Haberin Devamı

MEVLANA TÜRBESİ

 

13. yüzyılda, “Gel, ne olursan ol yine de gel” demiş Mevlana; Çağrısını ayrımsız tüm insanlığa yapmış. Belki de bu engin hoşgörü nedeniyle yüzyıllardır gönüllerde yaşayan bir sevgi timsali. Ve yine belki de bu çağrı yüzünden Konya’daki türbesi yılın her dönemi ziyaretçi akınına uğruyor. 2015 yılında da Ayasofya ve Topkapı’nın ardından Türkiye’nin en çok ziyaret edilen 3. müzesi olmuş.

 

Bugün Mevlana’nın türbesine ev sahipliği yapan ve geçmişte de dergâh olarak kullanılan yer aslında Selçuklu Sarayı’nın gül bahçesiymiş. Alaeddin Keykubad tarafından, Mevlana’nın babası Sultânü’l-Ulemâ Bahaeddin Veled’e hediye edilmiş. ‘Yeşil Kubbe’ adıyla anılan türbe, müze olarak ziyarete açık. Yapıda, eskiden sema gösterilerinin yapıldığı semahane ile bir mescit var. Aynı bahçe içinde, eskiden dervişlerin kaldığı odalar da yer alıyor. Dergâh eşyaları ve değerli elyazmalarının bulunduğu müzede görülebilecekler arasında; bugünkü kemanların öncüsü olarak kabul edilen sekiz telli keman, sabır taşları ve Galileo’nun asıldığı dönemde astronomi dersleri vermek için kullanılan küre yer alıyor.

 

 

Haberin Devamı

KONYA LEZZETLERİ

 

Hacı Şükrü: 1907 yılında kurulmuş. Tandır kebabı ve bamya çorbası denenmeli. Meram ve Adalhan’da olmak üzere iki şubesi var. (0332 325 28 29 – 0332 352 76 23)

 

Ali Baba: Şems-i Tebrizi Mahallesi’ndeki 42 yıllık dükkân, fırın kebabı yapıyor. (0 332 351 03 07)

 

Tiritçi Mithat: Adı üzerinde tiridiyle ünlü. Şırası ve zerdesi de çok seviliyor. (0332 350 72 98)

 

Havzan: 1992’de kurulan lokanta etli ekmek için gidilebilecek adresler arasında. (0332 324 11 00)

 

Kuru Fasulyeci Kazım Ağa: Eğer benim gibi kuru fasulye vazgeçilmezleriniz arasında ise doğru adres burası. (0332 351 88 27)

 

Kuzucu Ali: Fırın kebabı, sac kavurması ve tandır kebabı denenecek lezzetler arasında. (0332 345 04 75)

 

Haberin Devamı

Novotel Restoran: Zarif ve lezzetli bir akşam yemeği için tercih edebilirsiniz. Özellikle közlenmiş kırmızı biber çorbası çok lezzetli. (0332 223 42 00)

 

 

HOŞGÖRÜNÜN EVRENSEL TEMSİLCİSİ

 

Mevlana 1207 yılında bugünkü Afganistan’da doğmuş. Ailesi Moğol istilasından kaçarak Konya’ya sığınmış. Esas adı Muhammed; Celaleddin ise tıpkı babası ve dedesi gibi kendisine verilen lakap. Mevlana ‘efendi, önder, rehber’ anlamlarına geliyor. Özellikle Batı dünyasının onu anmak için kullandığı ‘Rumi’ lakabı ise ‘Rum ülkesinden; Anadolulu’ anlamlarına geliyor; ömrünü Konya’da geçirdiği için verilmiş. Konyalı manasına gelen ‘Konevi’ ile Hüdavendigâr, Hünkâr, Hazret-i Mevlana, Şeyh, Mollayı Rumi ve Hazret-i Pir de onu anmak için kullanılan sıfatlar arasında.

Yazarın Tüm Yazıları