Haftanın müzikleri

Haberin Devamı

****
JUDAS PRIEST
REDEEMER OF SOULS
Sony Music

Bugün heavy metal diye bir müzik türünden bahsediyorsak ve bu tür 30 yıldır milyonlarca insana ilham veriyorsa, Judas Priest’e çok şey borçluyuz. Heavy metal’in temelini atan oluşumlardan biri olan İngiliz grup, kariyerinin 17’nci albümüyle karşımızda şimdi. Birkaç yıl önce veda turnesi açıklayan, ardından kurucu kadrodan KK Downing’in (gitarist) ayrılmasıyla şok yaşayan, yerine genç gitarist Richie Faulkner’ı alarak yola devam etme kararı alan efsane grup, kaliteyi düşürmüyor. Bu, son yıllarda kulaklıklarımıza ulaşan en iyi heavy metal albümlerinden biri, sadece bu yılın en iyi heavy metal albümü değil yani. 63 yaşındaki vokalist Rob Halford hâlâ formda. 40 yıllık silah arkadaşı KK’nin yokluğunda Glenn Tipton yine döşemiş klasik, büyüleyici metal riflerini. Yeni ekürisi Richie Faulkner da ağabeylerinin yanında hiç sırıtmıyor, sanki yıllardır yanlarında. Priest’in 2014’te hâlâ ‘Sword of Damocles’ ve ‘Down in Flames’ gibi müthiş şarkılar yazabilmesi ne büyük lütuf. Kıymetini bilelim.

Haberin Devamı

**
UMAY UMAY & CEM ADRIAN
CAM HAVLİ
Dokuz Sekiz Müzik

1994 ve ‘96’da yayımladığı ilk iki albümüyle alternatif müziğin en dikkat çekici isimlerinden biri olarak sivrilmişti Umay Umay. Müzik çalışmalarının yanı sıra; Kürtleri, eşcinselleri, devrimcileri ve Mardin’i anlattığı beş adet de kitabı vardı. 2002’deki ‘Ağzı Bozuk Aşk Mektubu’ albümünden beri ise müzik alanında sesi soluğu çıkmıyordu. Şimdi, son yılların dikkat çekici seslerinden Cem Adrian’la ortak bir albüm yaparak geri döndü. Bu aslında bir Cem Adrian albümü, bu neredeyse her saniyesinden belli oluyor. Zira Cem’in o artık alıştığımız ‘sürekli aynı kelimeyi tekrar etme üzerine’ kurulu beste yapısı bu albümün de temelinde duruyor. Arada Umay Umay, o tekrar eden kelimeleri seslendiriyor sadece, o kadar. Tamam, biraz abartılı bir yorum oldu ama anladınız ne demek istediğimi. Cem Adrian hayranları dışında pek kimseye öneremem bu albümü. Hem artık kaç yaşında insanların albümlerine ‘Cam Havli’ adını vermesi, ‘YaNNızlık’ adında şarkı yapması bir tek bana gülünç geliyor olamaz değil mi?

Haberin Devamı

****
EMMA SHAPPLIN
DUST OF A DANDY
Sony Music

Fransız şarkıcı Emma Shapplin, ‘90’ların ikinci yarısından beri pop müzik ve klasik müzik arasındaki köprülerden biri olarak dikkat çekiyor müzik dünyasında. Sesinin farklı katmanları var ve hepsini, şarkılarında farklı karakterler olarak kulaklarımıza ulaştırıyor. Onunki kimlikli, bol hikâyeli, hani ‘film gibi’ dediğimiz türden bir müzik... Kariyerinin dördüncü albümü ‘Dust of a Dandy’de ise işin içine biraz rock, biraz trip-hop, biraz da opera ruhu katıyor ve şimdiye kadarki en modern sound’lu işini ortaya çıkarmış oluyor. Emma’yı dinlerken ‘70’lerden bir Fransız filmi izlediğinizi düşünebilir, bir şarkı sonrasında ise bir Hollywood filminin romantik sahnesinde kendinizi hayal edebilirsiniz. Hatta yer yer karanlık sulara da giriyor Emma ve ‘90’ların bağımsız filmlerinde ‘kaybeden’ bir kadının sayıklamalarının olduğu sahnede buluyorsunuz kendinizi. Film gibi albüm, film gibi müzik... Kişilikli pop budur.

Yazarın Tüm Yazıları