Özal yaşıyor 

Vefatının 29’uncu yıldönümünde dün şunları düşündüm:

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanlığına saygısızlık, hatta küstahlık, galiba Özal döneminde gayet olağan hale dönüştü.  

Eh, sonra da yol oldu. Buyurun. 

Önce takunyalı dediler. Ama onu takunyalı gören kimse yok. 

Sonra hanedan dediler. Ama ton ton amcalık’tan gayrı bir duruşunu gören kimse yok... 

Buna rağmen “Onu oradan hayasızca indireceğiz” diyen ‘Patrona Halil’ler çok. 

Hipodrom’da yuh diye bağırıyorlardı... Sesleri öyle yüksek çıkıyordu ki, bütün Türkiye bağırıyor zannederdiniz. 

İndiremediler. 

Rahmetli, “Muhalefet lideri olmayacağım” demişti.  

Sahiden de olmadı. Oradan kendi indi. Gitti kara toprağa sığındı... Haysiyet cellatlarının elinden böyle kurtuldu. 

Bunlar merhum Menderes’e de diktatör demişlerdi. 

Demirel, zaten Morison Süleyman’dı. 

Abdullah Gül mü?  

Haberin Devamı

Ohoo, arkasında Tayyip Erdoğan olmasaydı camiye bile rahat gidemezdi. 

Velhasıl bunlar cumhurbaşkanı olarak sadece Evren Paşa’ya saygı gösterdiler... O da korkudan.  

Fakat itiraf etmeliyiz ki, haysiyet cellatları, galip sayılırlar. 

Özalcı denmesinden çekinen Özalcıları bal gibi sindirdiler. 

Şimdi aynı taktiği uyguluyorlar. 

Yoo... Her zaman papaz pilav yemez. 

Yer ama bulursa yer. 

Bulsun bakalım. 

Not: 

Hamiş... Haşim... Hişam. 

Aynı harflerden oluşan üç ayrı kelime. 

Dünkü yazımda geçen o anlamsız Hişam, aslında Hamiş olacaktı... Demek ki Haşim’in hışmına uğradı. 

Özür dilerim... 

Yazarın Tüm Yazıları