“Herkes hırsız.”
Değilse bile “şüpheli.”
***
Adliye rafları, iftira dosyalarıyla dolup taşıyor.
Ne kıymeti var?
Bir şeref davası 3 yıl 5 yıl sürüyorsa, nereniz aklanmış oluyor? Kim hatırlıyor?
***
Hakimlerimiz geçen yıl bir dosyaya
Şimdi nereden aklıma geldiyse...
4 milyon oy
Bunlar yeni gençlik oyu.
İlk defa kullanılacak.
Acaba nasıl dağıtılacak?
Partilerin mevcut oy oranlarına göre dağıtamazsınız.
Mesela... HDP’nin 6 milyon oyu, yuvarlak hesap yüzde 10’a tekabül ediyor diyelim.
Öyleyse yeni 4 milyon’un yüzde 10’u da
Sabahtan akşama kadar “Başarısız operasyon” diye bağıranlara bir soru:
Yüzlerce başarılı operasyon’un hangisini alkışlamıştınız ki?
***
İşin erbabına da bir soru:
Dostunuz, yoldaşınız, ortağınız HDP’ye rica edip 13 vatandaşımızın serbest bırakılması için tavassutunu isteyemez miydiniz? Nokta.
***
Hayır, nokta değil, virgül.
Neden HDP diyorum?
GARA katillerini suçüstü yakalasaydınız bile size söyleyecekleri laf şuydu:
- Ama siz de Yunanları denize dökmüştünüz.
***
Peki GARA’da katil kim?
Vallaha, PKK’dan başka kim varsa hepsi şüpheli azizim.
***
Bu katliam, ister misiniz sonunda faili meçhul olarak geçsin kayıtlara?
***
Kutuplaşmadan öte sen-ben, öyle birbirimize düştük ki:
13 şehidin sorumlusu sen misin ben miyim noktasındayız, yuh.
PKK ise masum.
# Duvar yazısı
PKK’lı mı daha tehlikeli, yoksa PKK’cı mı?
Farka dikkat
Biri Ana Muhalefet.
Öbürü Abla Muhalefet.
Hiç şaşırmayın.
Demek istiyorlar ki:
- PKK başka, YPG başka.
Yâni?
- PKK, terör örgütüdür,
YPG ise terör örgütü değildir.
Yâni?
- YPG’yi desteklemeye devam.
Öyle içi yanmış ki, kalbi o kadar acımış ki, dinlerken ben de hüzünlendim.
İnsanlar, yetiştiği ocaktan, sevdiği kulüpten, gençliğini vakfettiği şirketten, velhasıl ona hayat veren her türlü aidiyet duygusundan kolay kopamıyor. Hele bir de Sevigen gibi hassas bir insansan yandın.
***
Sevigen, CHP’yi anlattı... Büyük aşkı.
CHP geleneklerini hatırlattı. Ve şimdi gelinen noktaya değindi. Bunları yaparken kelimeleri çok dikkatli seçerek CHP’ye zarar vermemeye çalıştı. Ama gözleri dolu doluydu.
Benim de canıma okudu.
Pazar günümü mahvetti.
***
Sevgili ne güzel şey.
Ama sevgiden yoksun biriysen, ne yapacaksın sevgiliyi?
- Sana söylüyorum kereste.
İnsan sevmezsin.
Hayvan sevmezsin.
Doğa sevmezsin.
Müzik - spor falan... Hiç sevmezsin.
Ama sevgilin var.
Memleketin yarısı Saraylı.
***
Şimdi de Muharrem İnce’nin sözleri için “Saray’ın ağzı” dediler.
Başvurdukları üç silah vardır:
- İftira, yalan ve hakaret.
Bunu bir ilke haline getirdiler.
Lakin iyi aile çocuklarına böyle şeyler yakışmıyor...
Hele Faik Öztrak
Akil Adamlar bunlar.
“N’olacak bu memleketin hali?” dercesine, CHP’nin durumunu konuşuyorlar.
Hepsi de nazik insan olduğu için, mevcut yönetimi incitmeden yapıyorlar bunu.
Ne kadar özen gösterirlerse göstersinler, partide gidişat iyi olsa, bu Bilge Adamlar endişe duyarlar mı?
Hiçbir beklentileri olmadığına göre de önce onlara takdirlerimizi belirtmeliyiz.
*
Mevcut Genel Başkan’a gelince...
Hiçbir komplekse kapılmadan... Kendini vesayet altında falan hissetmeden... Eski genel başkanların bu hassasiyetini
Diye diye nesiller geldi geçti.
O nesiller yıllarca Amerika-Rusya uzay yarışını gıptayla izledi.
Kimi Amerika’yı alkışladı, kimi Rusya’yı... Tamamen siyasi.
Fıkralar, bulmacalar bile uyduruldu.
Mesela:
- Kozmonot kimdir?
Astronot kimdir?
Cevap:
Bir parti “dostlarla birlikte” nasıl iktidar olur?
Oldu diyelim.
Dostlara makam ve mevki mi dağıtır?
Ya da... Dostlar dışındakilere sırtını mı döner? Dostlarını,
nasıl tespit ve teşhis eder?
Ne biçim laf bu?
***
Şu biçim laf.
Aslında nazik davrandı.
Çünkü Amerika, sırf
15 Temmuz’un değil, bütün darbe girişimlerinin arkasında var.
15 Temmuz’un farkı ise şudur:
- ABD suçüstü yakalanmıştır.
İnkâr edecek dermanı yok.
***
Mesele ne Obama meselesi, ne Joe Biden, ne de Trump meselesi.
- Rehavet ne demektir?
- Hak ihlâli nedir?
- İttifak neye denir?
Bilemeyenler çoğunlukta... İçlerinde öğrenciler var, uygar görünümlü delikanlılar, gayet şık hanım kızlar var...
Kıkır kıkır gülüyorlar ama cevap yok.
***
Hele şu soruya bakın:
- Cumhurbaşkanlarımızdan 4 tanesinin ismini say.
Ne demek istedi Ahmet Şık?
“Seçim kaybetmezler” mi demek istedi?
Artık nereye isterseniz çekebilirsiniz... Ama netice olarak “Gitmezler” dedi. Gitmezler...
Öyleyse ne yapmalı?
***
Kolay.
Seçimle gitmezlerse
“Başka bir şekilde.”
Zaten kesip attılar.
Biri de dedi ki:
- Önce zihniyet değişmeli.
Öbürü dedi ki:
- Sıfırdan anayasa olmaz. Yeni bir cumhuriyet demektir bu.
Beriki dedi ki:
- Sen önce mevcut anayasaya saygılı ol.
Velhasıl...
Herhalde eski yıllardan kalan kötü izlerin etkisi...
Pek benzemiyorsa bile... Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayları işte bu yüzden üzüntüyle takip ediyorum...
Çok sürmez inşallah.
***
Oraya koşa koşa giden siyasetçiler var ya... Önce zannettik ki,
havayı yumuşatmaya gittiler.
Ne münasebet.
Meğer yangına körükle gitmişler.
O da mı burnumuzdan gelecek?
Daha ortada taslak bile yokken istemezükçüler hemen döküldü ortaya.
Anlaşılır gibi değil.
Anayasalar zararlı kitapçıklar mıdır ki telaffuzundan bile rahatsızlık duyuluyor?
......
Vallaha paşa gönülleri bilir.
Masaya ister otururlar, ister yine kaçıp giderler...
Dünyada hangi sivil anayasa yüzde 100 mutabakatla yapılmış ki? Makul bir çoğunluk yeter.
6 Ocak’tan kalan
ABD, Kongre baskınından sonra düşündüğü sokağa çıkma yasağını- vaktiyle - koysaydı, koronadan 360 bin Amerikalı ölmezdi.
Hep sorarlar ya:
- Güvenlik mi, özgürlük mü?
Yahu insan öldükten sonra, güvenlik de işe yaramaz, özgürlük de.
***
ABD’nin dünya kadar problemi var. Hepsini bir kenara bırakıp sadece Türkiye ile uğraşacağını hiç zannetmem.
Ama hâlâ uğraşacaksa da uğraşsın. Bu takıntı, bize ancak itibar getirir.
***
Joe Biden diyor ki:
6 Ocak’ta teröristler ABD kongresini bastı.
Doğru söylüyor ama şunu da lütfeder mi:
15 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni huriler mi bombaladı?
En iyi o bilir.
Söylemese de, “terörist” kelimesini telaffuz edişi bile büyük aşamadır. Ben ümitliyim.
***
Fakat bir şey söyleyeyim.
Trump’sız bir ABD’nin de pek tadı tuzu olmayacak doğrusu.
Ne enteresan adamdı.
Bir dosyaya imza atarken bile sanki müthiş bir sanat sergiliyordu.
Deli dolu bir insandı ama yalancı medya’ya karşı başlattığı mücadele, Amerika’ya en büyük hizmettir.
Belki öbür ülkelere de yansıyacak.
İç siyaset
6 Ocak baskını, bize de bir şeyler öğretmiştir.
Zira...
Kazanılan bir seçimi mızıkçılık edip geçersiz saymak... Ya da seçilmiş birini yok farz etmek, uzaktan nasıl gözüküyorsa, oturup hep beraber bir düşünmeliyiz.