Zekâ mı meme mi?

Sorduğum erkekler Amal Alamuddin ile Yolanthe Cabau arasındaki tercihlerini ‘Milli Yenge’den yana kullanıyorlar. Peki niye böyle yapıyorlar onu biliyor musunuz?

Haberin Devamı

George Clooney, Amal Alamuddin ile evlenince hepimiz bir “Nasıl olur ya” diye geri çekilmiştik. Önce “Sen Clooney’sin, n’apıyorsun” diye tepki verdikten sonra kadının altyapısını öğrenince, “Bişi diyeyim mi, ay bu kız bu adama fazla. Vallahi fazla! Tamam dünyaca ünlü oyuncusun falan fıstık ama kadın da zamanında Kofi Annan’a danışmanlık yapmış boru mu” dedik. Sonra gitti adamın soyadını kullandı orada biraz garipsedik ama olsun. Yani ne bileyim, soyadı almak ne ya! Ha ben olsam almaz mıydım, deli misin? Bırak soyadını, donuma kadar George Clooney’nin fotoğrafını bastırırdım!
Her ne kadar birbirleriyle alakaları olmasa bile Yolanthe yengemiz var bi de. Bir araştırma yaptım, beylere sordum “Yolanthe mi, Amal mı” diye. Tahmin edin çoğunluk kimin ismini söyledi? Tabii ki sülün Yolanthe’nin! Her ne kadar Clooney şansını zekâdan yana kullansa da çoğunluk ‘güzellik’ diye inliyor!


Az pilav üzeri seks

Erkeklerin zekâyı ikinci plana atmalarına bakınca aslında adam da haklı, ne yapacak evde zeki kadını? Durup durup sudoku mu çözecek? Üstelik kendi beyin kapasitesini sadece iş alanında kullanıp, eve gelince şalteri indiren bir türden bahsediyoruz. Zaten adam bitki gibi geliyor eve. İstediği iki kap sıcak yemek, olursa güzel bir seks. Evde sülün gibi dolaşan bir kadın. Erkeğin huzur zannettiği bu çünkü.
Zeki kadından korkma meselesi de var. Bu bana inanılmaz saçma geliyor. N’apıyor da korkuyorsun? Bir anda çarpım tablosunu mu soruyor? Aslında erkeğin evde beyni kapatması durumu biz kadınlarda da var. Tam bitkiye dönüşmesek bile fazla duygusallıktan komaya giriyoruz. En akıllımız bile ilgisizlik karşısında inceden çıldırıyoruz.


Salak sevgilim

Bunu zaten kimseyi bulamayınca, “Erkekler zekâmdan korkuyor” diyen kızlar ortaya attı. Zamanında yapmadım mı? Ayıpsın! Ay dedim hem çirkinim hem bodurum bari zeki olayım. Ne bileyim kemik çerçeveli gözlük, az dekolte, fazla yabancı dil derken; bir grup Rus kızın masasında Kyoto Protokolü’nden bahsetmeye çalıştığım zaman kimsenin beni dinlemediğini fark edince bunun korku olmadığını anladım. Virgül koymadan nefessiz bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Adamlar gitmiş, Türkçeyi konuşmadığı için kızlara bazı kelimeleri söyletip onlara gülüyor. Gülmekle kalmıyor hatta ağızlarının içine düşüyorlar. Ayrıca hiç benden korkuyora benzemiyorlardı. “Öfff şu bayık karı gitse de şu kızlarla eğlensek” durumundalardı daha çok.
“Aptal ama yakışıklı bir erkekle olmak ister miydim” diye düşünüyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum... Bir saniye hâlâ düşünüyorum. Ay kendimle çelişeceğim ama şimdi yakışıklı olanın kim olduğuna bağlı olabilir. Yalnız itiraf edeyim: Bir sevgilim inanılmaz aptaldı. Başta çok eğlenceli. Her türlü kandırıyorsun, dalga geçiyorsun, kendini yanında iyi hissediyorsun. Ama bir süre sonra tokatlamamak için kendini zor tutuyorsun. Egon için iyi görünen olay, sonlara doğru “Ben bununla ne yapıyorum” oluyor.
Belki erkekler için de aynıdır, bir süre sonra onlar da zeki kadın diye yanıp tutuşuyordur. Onlara birebir sorduğun zaman zaten “Aptal kadına tahammül edemem” türünden şeyler söylese de gözbebeklerinin büyüme çapından yalan oranını anlıyorsun zaten.
Amaaaan zaten George Clooney azıcık karbonhidrata yüklendiği vakit, Abdullah Gül’e dönüşecek. Boşuna Amal’ı kıskanmayayım. Spor salonunun koşu bandında gidip biraz kitap okuyayım en iyisi.

Yazarın Tüm Yazıları