Ülke bu haldeyken önlemlerim...

Korkarak, evden çıkmayarak, battaniyenin altında saklanarak ömür geçmez. O daha çok geriyor insanı çünkü. O yüzden durum buyken kendimden başka bir ben yarattım.

Haberin Devamı

Malumunuz, bu senenin başlangıcı iç açıcı olmadı. 2016 hepimiz için ‘Testere’ filminin içinde yaşıyormuşuz da film bir türlü bitmiyormuş gibiydi. Hah, dedik tam bitti! Gelen gideni daha ilk saatten arattı sağ olsun. Açıkçası, başta “korkmuyoruz, hayatımıza devam ediyoruz laylaylom” romantizmine ben de kapıldım. Ama sadece sosyal medyada ve lafta! Sonrasında kusura bakmasın da kimse ama açıkçası iliklerime kadar korkmaya devam ettim. Baktım korkmakla da elime bir şey geçmiyor, kendimi değiştirmeye karar verdim. Ve korkmak en doğal hakkım. Çünkü kendimi korunmasız hissediyorum. “Markette önümde duran adam acaba canlı bomba mı” diye düşünüyorum. “Karşı kaldırımda yürüyen adam neden öyle sıkı sıkı paltosuna sarılmış, içinde bir şey mi var” diyorum. “Metroya binmeden işlerimi nasıl hallederim” diye düşünüyorum. Sonra ana yolda arabanın içinde patlattıkları bombalar aklıma geliyor.

Haberin Devamı

ŞİMDİ İŞLER KARIŞIK AMA DÜZELECEĞİZ

Sürekli ama sürekli ölümü düşünerek yaşıyorum. Kendi ölümümü, sevgilimin ölümünü, babamın ölümünü, kardeşlerimin ölümünü... Her telefon çaldığında, ‘aha birine bir şey oldu’ paniğiyle nefesim kesiliyor.  Bu hayat böyle de gitmeyecek, gitmiyor daha doğrusu. Bir de hamile olunca, kendimden çok bebeği düşünmem lazım. Ben sıkıntıya girdikçe içerde garibim ne yapıyor kim bilir. Korkarak, evden çıkmayarak, battaniyenin altında saklanarak ömür geçmez. O daha çok geriyor insanı çünkü. O yüzden ‘ülke bu haldeyken kendimden başka bir ben yarattım. Neler mi yaptım?

- Madem sürekli ölüm, ölmek düşünceleri arasında gidip geliyorum; o zaman sürekli onları sevdiğimi söylemem gerekli diye düşündüm. Babamı daha fazla aramaya başladım. Küs olduğum kim varsa, barışmak için adım attım. Kalbini kırdığım insanlara tatlı hediyeler yolladım.

- İnsanlarla daha fazla iletişim halinde oldum. Daha çok paylaştım, daha çok konuştum. Hissettiklerimi söyledim, akıl aldım, akıl verdim.

- Bazen ağladım. İşin garibi çoğu zaman güldüm. Ve anladım ki ne kadar çok insanla konuştuysam o kadar iyileştirdim kendimi. Markette önümdeki adam acaba bomba mı diye kafayı yemek yerine, onla da muhabbet kurmaya çalıştım. Canlı bomba falan değilmiş, ilerde ki taksi durağında şoförmüş. Kar başlayınca mesai yapacaklarmış, kara kara yolları düşünüyormuş.

Haberin Devamı

- Bu aralar bebek çok tekme atmaya başladı. Şu an bir canlının bütün sorumluluğu bende. O her tekme attığında, ‘ben burdayım’ diyor sanki. Doktor, karnınla konuş sürekli, bebeğe bir şeyler anlat diyordu. Açıkçası konuşacak bir şey bulamıyordum. Suyun içinde vırttt vırttt yüzüyor, konuştuğumdan ne anlayacak diyordum. Bu aralar ama onun bana değil de benim onla konuşmaya ihtiyacım varmış gibi geliyor. Her seferinde, ‘iyiyiz, daha iyi olacağız, şimdi işler biraz karışık ama sonrasında düzelecek. Hep öyle oldu çünkü’ diye anlatıyorum. 

Yazarın Tüm Yazıları