Zeytinyağı cilt dostu

Zeytinyağı sadece içinizi değil, dışınızı da yani cildiniz ve saçınızı da besler, destekler, güzelleştirir.

Haberin Devamı


Bunu da ciltteki yangısal süreçleri, kuruluk ve ödemi azaltması ile cilde ipeksi yumuşacık bir kıvam kazandırarak becerir.
Zaten bu nedenle şimdilerde güzellik endüstrisi ne arganı ne shea butter’ı ne onu ne bunu tartışıyor, sadece zeytinyağını konuşuyor.
Siz de evinizde kendi kreminizi üretmek kalıyor. Hem de dünyanın hem en ucuz, en etkili hem de güvenli cilt kremini.
Evinizi bir zeytinyağı krem üretim merkezi yapmaya ne dersiniz?

Süt mü badem mi?

Eğer amacınız kemiklerinizin kalsiyum ihtiyacını karşılamak ve bedeninize daha fazla kalsiyum kazandırmaksa, sütü değil bademi tercih edin. Yalnızca bademi değil lahana, ıspanak ve pazıyı, siyah kuru erik ile bakliyatı da unutmayın. Çok özel bir durumunuz yoksa kalsiyum ihtiyacınızı haplar yerine bunlarla karşılayın.

Haberin Devamı

Şeker kırıştırır

Sözü fazla uzatmanın anlamı yok! Tıpkı solaryum veya kontrolsüz güneşlenme gibi şeker de cildi kırıştırıyor. Sadece nemini azaltıp kurutsa neyse, aynı zamanda kolajenini bozup onu daha hızlı pörsütüyor.
Bitmedi! Bir süre sonra kolajene daha da çok yapışıp yapısını bozarak elastikiyetini kaybettiriyor, yaşlanmaya bağlı sarkmayı hızlandırıyor.
Kısacası güzel bir ciltle yaşlanmak isteyenlerin şeker, tatlı ve undan uzak durması gerekiyor.

Takviye probiyotik şart mı?

Bağırsaklarımızdaki biyolojik dengenin sürmesi için düzenli probiyotik bakteri kazanmak ve bunları prebiyotik besinlerle yani bamya, pırasa, pancar, lahana, karnabahar, soğan, sarımsak, elma, muz vs. ile beslemek zorundayız.
Eğer yeteri kadar probiyotik zengini besin yiyip içiyorsak yani doğal yoğurt, ayran, peynir, lahana turşusu, şalgam, tarhana ve mayalı gıdalarla beslenmeyi becerebiliyorsak ilave takviye probiyotik almamıza gerek yok.
Kısacası takviye probiyotik herkese lazım değil, ancak bazı sağlık sorunlarında tedavi amacıyla probiyotik takviyesi yutmak zorunlu olabiliyor. Bu sorunların ne olduğuna ise sadece ama sadece uzman doktorlar karar verebiliyor. Ayrıca her sağlık sorunun probiyotikle çözülemeyeceğini de bilmek gerekiyor. Özeti şudur:
Pek çok konu gibi probiyotik konusunu da sulandırdık. Gereksiz yere ve rastgele probiyotik yutmaya başladık. Lütfen doktorunuz tavsiye etmedikçe probiyotik hap yutmayın.

Haberin Devamı

Şekerleme iyi bir şey mi?

Uyku, sağlığın vazgeçilmezi ama doğru olanı kaliteli ve yeterli bir gece uykusu. Gece uykusundan asla taviz verilmemeli. Güzel bir gece uykusunun yerini gündüz şekerlemeleri almamalı.
Prensip olarak yaş 50’yi geçince kısa sürecek bir gündüz uykusunu düşünmekte fayda var. Ama bu şekerlemeler gece uykularınızı etkiliyorsa vazgeçin.

Tuz mu şeker mi?

Tuzun da şekerin de fazlası zararlı. Ancak “Tuz mu, şeker mi daha zararlı?” derseniz tuzu birinci sıraya koymalı. Konu şekere bağlı insülin direnci olunca, şekerin de ciddi bir tansiyon tetikleyicisi olabileceği unutulmamalı.
“Tuz zararsızdır, istediğiniz kadar yiyin” diyenlere asla inanmamalı.
Prensibi Paracelsus yüzlerce yıl evvel belirlemiş, “Her şey tehdit haline gelebilir, önemli olan dozdur” demiş. Adam haklı. Suyun bile aşırısı dozu kaçırılınca zehir etkisi yapabiliyor.
Bu nedenle, ılımlı yani makul olma kuralını burada da bozmamak gerekiyor.

Haberin Devamı

Tatlı krizleri nasıl önlenir?

Açlık ya da tatlı krizi yaşayan herkesin insülin direnci testi yaptırması öneriliyor. Nasıl mı?
Aç karnına laboratuvara gidilip kan örneği veriliyor. Kanda belirlenen açlık insülin ve şeker değerleri birbiri ile çarpılarak 405’e bölünüyor. Çıkan rakam 1.7’den yüksekse insülin direncinin başladığı kabul ediliyor. 2.5 ve üzerindeyse “Tedavi için gecikmeyin” deniyor.
Tedavide ise karbonhidratı sınırlı yani ekmeği, pilavı, makarnayı, şekeri, fruktozu azaltılmış; sebzesi, bakliyatı ve proteini bol bir beslenme modeli önerilip düzenli egzersiz ve metformin desteği veriliyor.

Yazarın Tüm Yazıları