Virüs aldatmaya devam ediyor

“Yeni koronavirüs”ün her geçen gün “yeni bir numarası” ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde bu köşede, enteresan virüsün hastalığı hafif geçirdiği bilinen çocuk ve gençlerde IQ seviyesini düşürebileceğinin anlaşıldığını yazmıştım. Çocuk ve gençlerde görülen bu şaşırtıcı IQ kaybının da bazen yüzde 10’ları bulabileceğinin altını çizmiştim. Şimdi de virüsün yeni ve şaşırtıcı bir başka hüneri(!) daha ortaya çıktı. O hüner de şu...

Virüs aldatmaya devam ediyor


ÖNEMLİ
ASEMPTOMATİK DEYİP GEÇMEYİN

YENİ koronavirüsle enfekte olan ama hastalığın belirtilerini göstermeyen asemptomatik vakalarda da bazen akciğer hasarı görülebiliyor. Üstelik bu hasarın oluşma ihtimalinin sanılandan daha yüksek olabileceği anlaşılıyor. Virüsün akciğerlerde neden bu kadar çok hasar oluşturduğunun yanıtı az çok bilinse de sürecin hâlâ meçhul yanları var. Uzmanlar bu hasarda akciğerlerden salgılanan hyalüronik asitin fazlalığının da etkisinin olabileceğini düşünüyor. Hyalüronik asit aşırı salgılandığında hasar oluşma ihtimali artabiliyor. Sorun da zaten tam da bu noktada başlıyor. Hiçbir semptom vermeyen “ASEMPTOMATİK” kişilerde de virüs akciğerlerdeki hyalüronik asit seviyelerini değiştirebiliyor. Neticede de asemptomatik kişilerin akciğerlerinde de farkına varılmamış hasarlar gelişebiliyor. Araştırmacılar, bu kişilerden bazılarının uzun vadede ciddi sorunlarla karşılaşabileceğinin de altını çiziyor. Netice şudur: Asemptomatik de olsalar virüsün bulaştığı herkesin dikkatle izlenmesi lazım.

Haberin Devamı


BİR TAVSİYE
EGZERSİZİN KALBİ KALPTEDİR

EGZERSİZİN sadece bedenimizin değil, ruhumuzun da dostu, yol arkadaşı, koruyucu ve kollayıcı muhafızı olduğunu unutmayalım. Ama iyi bilelim ki egzersizin kalbi kalptedir! Tamam, düzenli egzersizlerle ruh sağlığınıza şifa verirsiniz. Tamam, düzenli egzersizle bedeninizdeki her hücre, doku, organ ve sistemde uzun vadeli ve kalıcı faydalar elde edersiniz. Ama biliniz ki egzersiz sayesinde elde edeceğiniz gelişmelerin “merkez üssü kalpte”dir. Düzenli egzersiz antrenmanları kalbinizi daha güçlü ve dirençli hale getirecektir.

Haberin Devamı

Virüs aldatmaya devam ediyor


HATIRLATMA
UNUTMAYALIM

SAĞLIKLI
bir kalp, dinlenme halindeyken 7 gün 24 saat bedeninize dakikada yaklaşık 5 litre kan pompalar ama egzersizle eğitilmiş güçlü bir kalp bundan çok daha fazlasını başarabiliyor. Sıkı bir egzersiz tutkununun kalbi dakikada 10 litre kanı bile bedene pompalayabiliyor.


BİR ARAŞTIRMA
KAYGININ FAZLASI HASTA EDİYOR

ELİMDE Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Faruk Kurhan ve arkadaşlarının yaptığı önemli bir çalışma var. Bu çalışmada, pandemi sırasında gelişen kaygıların toplumda obsesif davranışları ne ölçüde tetiklediği araştırılmış, neticede de pandemi öncesine kıyasla kaygı düzeyinin artmasına paralel olarak obsesif davranışlarımızda ciddi bir artış olduğu saptanmış. Daha da önemlisi araştırmada “kaygı düzeylerimiz arttıkça, bulaşı kontrol etmekte gösterdiğimiz davranışlarımızın da giderek zayıfladığı” anlaşılmış. Yine aynı araştırmada olumsuz ruhsal süreçlerden kadınlar ve kronik hastalığı olanların daha fazla etkilendikleri belirlenmiş. Kısacası, yukarıda da belirttiğim gibi kaygılarımız ortak gibi görünse de etkilenme düzeylerimiz aynı değil. “Pandemi yolculuğuna aynı denizde yakalanmış olsak da yolculuğumuzu farklı gemilerde sürdürdüğümüz” anlaşılıyor.

TEKRARDA FAYDA VAR
KAYGI ÇOK ÖNEMLİ

VİRÜSÜN bulaşma ve yayılmasını yavaşlatmak için alınan mevcut tedbirlerin -ki bunlar kesinlikle zorunlu tedbirlerdir- toplumun her kesimini aynı ölçüde etkilemediği, toplumun belirli kesimlerinde daha derin bir kaygı ve kayıp duygusu yarattığı tartışılmazdır, kesindir. İşte bu nedenle hem salgın sürecini yönetenlerin, hem de o süreçte görev üstlenenlerin ve tabii ki süreçten etkilenenlerin yeni ve farklı stratejiler geliştirmeleri zorunludur. Uzayan ve sonuçları hâlâ belirsiz olan bu belalı salgının geliştirdiği korku ve kaygı hali hepimizi derinden etkiliyor. Ama ne var ki süreç uzadıkça bu etkiler bazen “kontrolsüz, can sıkıcı, travmatik hatta hastalık düzeyine varabilen” tepkilere dönüşebiliyor. Zaten bu nedenle de pek çok ülkede bilim insanları afetin psikolojik sonuçları üzerinde ciddi araştırmalar yapıyor. İlk verilere bakılırsa da durum pek iç açıcı değil. Neredeyse her 3 kişiden -hatta 2 kişiden- birinde kaygı bozukluğunun işaretleri çoktan başlamış durumda.

Haberin Devamı


AKLINIZDA OLSUN
FAZLA İNSÜLİN=KISA ÖMÜR

PANKREASTA aşırı insülin üretiminin olumsuz pek çok sonucu var. Kanında yüksek oranda insülin taşıyan kişilerin (örneğin açlık insülini 8-10’dan daha fazla olanların) hipertansiyona, şeker hastalığına, damar sertliğine, gut hastalığına, karaciğer yağlanmasına daha fazla eğilimi olduğu biliniyor. Neticede de kontrolsüz insülin direnci yaşayanların önemli bir bölümü, bu gelişmelere bağlı kalp ve/veya beyin krizleri nedeniyle erken yaşlarda kaybedilebiliyor. İnsülin seviyesi düşük kişilerde ise (örneğin açlık insülini 3-5 arasında olanlar) ortalama yaşam süresinin daha uzun olabileceğini gösteren pek çok güvenilir bilimsel veri var. Bu kişilerde hipertansiyon, şeker hastalığı, damar sertliği, Alzheimer hastalığı, obezite, kanser ve benzeri kronik hastalıklara daha seyrek rastlanıyor. Neticede de ömür süresi uzuyor, yaşam kalitesi artıyor. Kısacası, daha düşük açlık insülin seviyesi muhtemelen daha uzun ve kaliteli bir ömürle eşanlamlı gibi görünüyor. Lütfen açlık insülininizi dikkatle izleyin, 8-10’un üzerine çıkmasına izin vermeyin.

Yazarın Tüm Yazıları