Stres sivilce yapar mı

Aynaya baktığında sivilce dolu bir yüz görmek herkesi strese sokabilir. Gençler, bu konu gündeme geldiği anda fena halde gerilebilirler. Bir de bunun tersini düşünelim. Olumsuz düşünceler, kaygılar, iç sıkıntıları ve gerginlikler sivilcelerin ortaya çıkma nedenleri arasında yer alabilir mi? Son yıllarda yapılan araştırmaların birçoğunun sonucu bunu destekliyor: Stres sivilce yapıyor!

Haberin Devamı

Hemen herkes hayatının bir döneminde sivilce sorunu yaşar. Bu oranın yüzde 85’leri geçtiğini
biliyoruz. Sivilce, kıl köklerindeki yağ bezlerinde sebum (yağ) salgısının artmasına bağlı
olarak gelişiyor. Aslında bu salgı cildi nemlendirmeye yarıyor, işlevi önemli.
Ne var ki ergenlik döneminde, hormon düzeylerini etkileyen bazı hastalıklar sırasında o kadar
çok sebum salgılanıyor ki cilt aşırı yağlanıyor ve cildin nefes almasını sağlayan delikler kapanıyor. İçeride biriken yağ, bakterilerin üremesiyle de kızarıp, şişiyor.
Tepesinde bazen siyah bazen beyaz nokta ya da enfekte olunca sarı şişlik oluşuyor. Zaten büyümeyle, kimlik bunalımıyla, kendini erişkinler dünyasına kabul ettirmeyle derdi olan gencin bir de ayna
karşısına geçince morali fena halde bozuluyor.
STRESİN OLUMSUZLUKLARI SAYMAKLA BİTMEZ
Bağışıklığı zayıflatmaktan ağrı eşiğini düşürüp daha çok ve sürekli ağrı hissetmemize, yara iyileşmesini yavaşlatmaktan ve ameliyatlardan sonra iyileşme sürecini uzatmaktan yağlanmaya ve kilo artışına kadar bir dolu sağlık sorununu körükler. Sedef hastalığı ve atopik dermatit de cildiye uzmanlarının ardında stres yapan faktör aradıkları ilk iki tanı olma özelliğine sahiptir.
Bilim adamları sivilce ile stres arasındaki “tehlikeli ilişki”yi kanıtlamak için çeşitli araştırmalar yapmışlar. 215 tıp öğrencisinin katıldığı bir araştırmada yüzde 67’si stresin sivilcelerini çoğaltan bir faktör olduğuna inandığını belirtmiş. Yakınlarının da yüzde 74’ü bunun doğru bir gözlem olduğunu yinelemiş. Amerikalı doktorlar daha açık ve tartışılmaz kanıtların peşine düşmüşler. 19 denekte hem sınav dönemlerinde hem de diğer zamanlarda iki farklı yöntemle ölçüm yapmışlar.
Uyku süresi ve kalitesi, yemek saatleri ve içeriği gibi pek çok parametreyi elden geçirmişler. Sonuçta stresi yüksek öğrencilerin aynı zamanda sivilce sorununu daha şiddetli yaşayanlar olduğunu gözlemlemişler.
Bu arada yemeklerin kalitesinin düşmesi ile de bir bağlantı bulmuşlar. Ne zaman beslenmelerine dikkat etmez ve “olur olmaz ne bulurlarsa” yerlerse o dönemlerde sivilce artışı görülmüş. Bu dönemlerin sınav zamanına denk gelişi de anlamlı bulunmuş. Bu çalışmalarda öğrencilerin cilt temizliklerine gösterdikleri dikkat, regl dönemleri ya da sivilcelerine uyguladıkları bakım kriter olarak alınmamış. Yine de olumsuz davranışların sivilcelenmeyi artıran birinci neden olmadığında herkes hem fikir.

Haberin Devamı


SİVİLCE STRESİN NEDENİ Mİ SONUCU MU
Dış görünüşün gençler arasında ne denli önemli olduğu tartışılmaz. Ancak, araştırmacılar sınav dönemindeki tıp fakültesi öğrencilerinin dış görünüşleri ile uğraşacak hallerinin de zamanlarının da olmadığını dolayısıyla da stresin sivilceye neden olduğunu iddia ediyorlar.
Bu sonucun tedaviye katkısı var mı? Bilim adamlarına bakarsanız evet! Tedavide psikolojik ve davranışsal yaklaşımların yararlı olacağını, yaklaşan strese karşı alınacak önlemlerin sivilce sorununun çözümüne de katkıda bulunacağını bildiriyorlar.

Haberin Devamı


BİR SORU/BİR CEVAP
Kardiyovasküler kondisyon nedir?

Eğer kalp hızınızı yükselten herhangi bir egzersiz yaparsanız kalbiniz doku ve organlarınıza daha fazla kan pompalayacaktır. Bu durumda hücreleriniz daha çok oksijen kazanacak, zindeliğiniz artacaktır.
Yüksek tempolu yürüyüşler, hafif koşular, bisiklete binmek, merdiven çıkmak gibi uğraşılar kalp hızınızı yükselterek, akciğer ve kalbinizin kapasitesini artırarak kaslarınıza ve diğer organlarınıza daha fazla oksijen ve besin maddesi ulaşması mümkün olacaktır.
Belirli bir süre ara vermeden yapılan egzersizlerin daha yararlı olduğu doğrudur ama kısa süreli ama günde birkaç kez tekrarlanan düzenli egzersizlerin de yararlı olabileceğini gösteren ciddi kanıtlar vardır.
Örneğin günde 3 kez 10 dakikalık tempolu yürüyüşler yaparsanız kalp hastalığı riskinizi azaltma bakımından 30 dakikalık tek bir yürüyüş ile elde edeceğiniz avantajın aynısını elde etmeniz mümkündür. Bir kardiyovasküler egzersizden daha çok yararlanmanın yolu yalnızca egzersizin süresine bağlı değildir, egzersizin yoğunluğu ile de ilişkilidir.
Kalp atım hızınızı hedef noktasına yakın tutabilirseniz yani maksimum kalp atım hızınızın yüzde 70-90 arasında bir hıza ulaşabilirseniz egzersizden sağlayacağınız yararı maksimuma çıkarmanız ihtimali yükselir.
Maksimum kalp hızını bulmak için 220 rakamında yaşınızı çıkarmanız yeterli olacaktır. Kardiyovasküler egzersizlerden yararlanmada üçüncü önemli noktada egzersiz öncesinde yapacağınız hareketlerle vücut ısınızı yükseltmek ve gerekli ısınmayı sağlamaktır.
Bunun için 5-10 dakikalık bir ısınma aşaması çoğu kez yeterli olacaktır. Ayrıca, her kardiyovasküler egzersizin 5-10 dakikalık bir soğutma süresi ile tamamlanması gerektiği üzerinde ısrarla durulmaktadır.

Haberin Devamı

BİR UYARI
Pap smear testi yaptırmayı unutmayın!

Pap smear, kadın kanserinde çok önemli bir tarama testidir. Hücrelerdeki değişiklik en başında bu testle anlaşılır. Rahim ağzı ve vajinadan dökülen hücrelerin bir fırça yardımı ile toplanıp özel bazı maddelerden geçirildikten sonra mikroskopla izlenmesi demektir.
Bu izlenme olayı sırasında rahim ağzı ve vajinadaki kanser veya kanser öncesi değişime uğramış bazı hücreler seçilebilir ve doktora daha ileri araştırma yapması için uyarı verilir.
Bu ileri araştırma vajina ve rahim ağzının kolposkop denilen özel bir dürbünle büyütülerek incelenmesi ve burada anormal hücrelerin oluştuğu doku değişikliklerinden parça alınarak teşhis ve tedavilerin yapılmasıdır.
Rahim ağzı kanseri bilindiği gibi kanser olmadan önce uzun süren bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte önce rahim ağzındaki hücreler hafifçe değişiklik göstermekte sonra bu değişiklik hafif, orta ve ağır gibi değişiklik süreçleri vardır.
Bu etapların ilk günlerinde kanser durumu söz konusu değildir ve tedavi basitçe yapılabilir. Ancak ağır hücre değişikliğinden sonra uzun bir zaman tedavi etmeden beklenirse rahim ağzı kanseri oluşmaya başlar ve bundan sonra da kadının rahmini veya bazı durumlarda hayatını kurtarmak mümkün olmayabilir.

Yazarın Tüm Yazıları