Kemik erimesi nasıl önlenir?

Yaşlanan her şey gibi geçen zamandan nasibini alan kemikler de kırılgan hale gelir. Kemik erimesi dediğimiz şey aslında kemik kırılganlığının artmasıdır.

Haberin Devamı

Öncelikle şunu söyleyelim: Kemiklerimiz asla erimez, ancak içi boşalır ve koflaşır. Yaşlanan her şey gibi geçen zamandan nasibini alan kemikler kırılgan hale gelir. Kemik erimesi dediğimiz şey de aslında kemik kırılganlığının artmasıdır.
Bu sorun her kadında, özellikle menopoz sonrasında yaşanıyor ama derecesi önemli. Kemik yaşınız eğer sizin yaşınızın gerisinde ise şanslısınız. Ancak siz 60 yaşında iken kemiğiniz 70 yaşında ise risk altındasınız.
Hafifçe kaybedilmiş kalsiyum, kolajen ve kemik dolgu maddesi içeriğiniz mi var, yoksa kemiğiniz ilk rüzgarda yıkılacak içi boş bir ağaç dalı haline mi geldi? Bu soruya yanıt bulmak kemik ölçümü ile mümkündür.
Beyaz tenli, sarışın, minyon kadınların daha fazla risk altında olduğu biliniyor. Çok doğum yapanlar, alkolü-sigarayı fazla tüketenler, kalsiyumdan zengin beslenmeyi ihmal edenler de risk altında. Sorunu önlemenin yolu ise hareketli bir yaşamdan ve doğru beslenmeden geçiyor.
Kız çocukları ileride bu sorunla karşılaşmamak için spor yapmalı. Kadınlar ne kadar aktifse ve 30 yaşına kadar ne kadar çok kalsiyum depolarsa o kadar yüksek kemik gücüyle menopoza girer. Sadece kalsiyum da yetmez, yanında K2 vitamini olacak, magnezyum olacak, D vitamini ve kolajen olacak ki kemik bir bütün olarak sağlamlaşsın.
En etkili osteoporoz hapı hangisi derseniz: Bir bardak yoğurt... Çünkü bir bardak yoğurt 300 miligram kalsiyum içeriyor.
Bitkisel kalsiyumlardan en zengin besin lahana, kuruyemişte en yüksek kalsiyum ise bademde. Ancak şuna dikkat edin; ne kadar güçlü bir kalsiyum zengini beslenme planı yaparsanız yapın, eğer vücudunuzda yeteri kadar D vitamini stoğu yoksa bağırsaklarınız kalsiyumu ememez, kanınızdaki kalsiyum kemiklerinize yerleşemez.
D vitamini depolamak için de bol bol cildinizi güneşle buluşturun.

Haberin Devamı

METABOLİZMA NASIL ATEŞLENİR?

Metabolizma bedeninizin yiyeceklerle aldığı besinleri enerjiye dönüştürme ve bu enerjiyi yakma kapasitesidir. İyi çalışan bir metabolizmanız varsa aldığınız besinler kolayca enerjiye dönüşür, geride atık (yağ) kalmaz.
Metabolizmanın çalışma tarzı ve hızını belirleyen pek çok şey var. Gençseniz hızlı, yaşlıysanız yavaş çalışır. Yeteri kadar kas kütleniz var, hele bir de aktif yaşam sürüyorsanız metabolik hızınız yüksek, yağ biriktirme olasılığınız düşüktür. Hepimizin hoşuna giden hatta dilinden düşmeyen popüler bazı sağlık bilgileri var. Su içerseniz metabolizmanız hızlanır, eğer o suyu soğuk içerseniz, hatta buz parçaları yutarsanız daha da hızlı çalışır...
Kafein metabolizmanızın hızını artırır, bu nedenle kahve içmek kilo vermeyi kolaylaştırır. Yeşil çaydaki kateşinler metabolizmaya hız verir, kilo vermek isteyen biri her gün sık sık yeşil çay içmelidir.
Daha sık ve bol su içmek, yeşil çayı tercih etmek, proteinden zengin beslenmek metabolizmayı bir parçacık hızlandırabilir ama kas kütlenizi artırmaz.
Peki, çözüm ne? Çözüm; beslenmeyi iyi planlayıp doğru yakıt almayı bilmekte ve düzenli egzersiz yapmakta; mümkünse de tempolu yürüyüşlerde ve yürürken daha hızlı gidip daha uzun mesafeleri kat etmekte. Bilin ki vücudunuzun oksijen eşliğinde yaptığı hareketler ne kadar uzun sürerse, bedeniniz o kadar fazla yağ yakıyor. Yürüyüş süresince yapacağınız kısa süreli hızlanmalar ise yakılan yağ miktarını daha da çoğaltıyor. Eğer kilo vermek veya almamak istiyorsanız yürüyün...

Haberin Devamı

GIDA iNTOLERANSI SORUNU ÖNEMLi Mi?

Sık karşılaşılan can sıkıcı bazı sağlık sorunlarının arkasında örtülü alerji veya intolerans (duyarlılık) sorununun olabileceğini biliyor musunuz? Mesela tekrarlayıp duran ishaller, aşırı gaz sorunu... Mesela kronik yorgunluk hali, bir türlü düzelmeyen eklem, kas ağrıları, tekrarlayıp duran bağırsak spazmları, kronik baş ağrıları ve kaşıntılar.
Bütün bu “kronik”, “can sıkıcı” ve sebebi belirlenemeyen sorunların arka planında farkına varılmamış bir gıda alerjisi ya da besin intoleransı problemi olabiliyor. Hatta araştırmalar, bazı kişilerde yıllardır tekrarlayıp duran migren veya baş dönmesi ataklarının sorumlusunun yine gözden kaçmış bir gıda intoleransı problemi olabileceğini gösteriyor.
Kısacası “gıda intoleransı” konusu önemlidir. Çünkü tipik alerjik reaksiyon semptomlarıyla ortaya çıkan vakalarda, işin başında alerjiye yol açan besin maddesi bulunur ve o maddeden uzak durulduğunda problem de ortadan kalkar. Ama örtülü bir alerjinin yani besinsel duyarlılığın söz konusu olduğu durumlarda sorunun alerjiden kaynaklandığı düşünülmediği için problem bir türlü çözülemez.
Bu yüzden nedeni anlaşılamayan ve yukarıda bahsettiğim tür sağlık problemlerinde akla, olası bir intolerans sorununun gelmesi yerinde olacaktır.

Haberin Devamı

BULGURU MU, UNU MU TERCiH EDERSiNiZ?

Buğdayın kırılmış hali olan bulgur, elde edildiği buğdaydan daha çok kilo aldırır. Buğdayı un haline getirdiğinizde ise şişmanlatıcı özelliği daha da artar. Çünkü bir besin ne kadar çok işlenirse, bağırsaklarınız tarafından o kadar çabuk emilir, kana daha çabuk karışır.
Kana hızla karıştığı için kandaki insülin miktarını daha hızlı yükseltir. Bu da kan şekerinin daha fazla ve çabuk düşmesine neden olur. Kan şekerindeki bu düşüş, yemek yediğiniz halde kısa süre sonra acıkmanıza ve yediklerinizin hemen yağa dönüşmesine yol açar.
Bu tarz bir beslenme sizi adeta bir “yağ üretme makinesi”ne dönüştürür.

BiOTiN iLE TANIŞTINIZ MI?

Haberin Devamı

Biotin de çok önemli bir B vitamini. Ne var ki çoğumuz onun varlığından bile haberdar değiliz. B vitaminleri sıralamasındaki yeri biraz gerilerde.
Biotin B7 vitamini olarak tanınıyor. Ona Vitamin H (Hair: saç) adını verenler de var. Çok güçlü bir saç, tırnak ve cilt desteği olarak tanınıyor. Bununla birlikte başka pek çok metabolik fonksiyonları olduğu kesin.
Önemli birçok metabolik sürecin, örneğin şeker ve yağ asitlerinin yer aldığı çok sayıda metabolik fonksiyonun sağlıklı işleyebilmesi için biotin gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları