iki öğün beslenmek iyi mi kötü mü?

Günde üç öğün yerine iki öğünle beslenmek son 5 yılın en çok konuşulan beslenme trendlerinden biri oldu. Bu modelin özellikle “insülin direnci” ile mücadelede işe yarayabileceği anlaşılıyor. Görünen o ki, bu eski ama geleneksel yöntem 2019’da da gözde beslenme modellerinden biri olmaya devam edecek. Nedenine gelince: İki öğün beslenmenin bir değil, birçok faydası var. Sadece kilo kontrolünü kolaylaştırmıyor, başka alanlarda da sağlığa güç katıyor. O faydaları gelin yeniden bir defa daha hatırlayalım...

Haberin Devamı

Aralıklı açlık kürünün 5 faydası

1- İNSÜLİN SEVİYESİ DÜŞÜYOR

Aralıklı açlık kürlerinin pankreası dinlendirdiği, insülin üretimini azaltıp kan insülin seviyesini indirdiği, insülin direncini yönetilebilir hale getirdiğini gösteren ciddi bulgular var.
Bu hem kilo almanızı engelliyor, hem mevcut yağların yakımına gösterilen direnci azaltıyor. Bu tür bir beslenme yaklaşımının genetik eğilimi olanlarda diyabeti önlediği, bazı diyabetlilerde de kan şekerini ilaçsız dengeleyebildiği belirtiliyor.

2- BEL ÇEVRESİ İNCELİYOR

Aralıklı oruç kürleri, özellikle karın ve bel-kalça bölgesinde biriken yağları eritmede çok etkili. Bunu üçlü bir sistemle başarıyor: İnsülini düşürerek, büyüme hormonu ve norepinefrin’i ise yükselterek.
Bilindiği gibi bu süreçlerin hepsi de yağ yakıp yağ depolamasını azaltan süreçler.

Haberin Devamı

3- KANSER İHTİMALİ AZALIYOR

Gıda tüketiminin sınırlanması ve kısa süreli açlık kürlerinin sık sık yapılması, kanserden korunmada da etkili yaklaşımlardan biri. Bununla birlikte “açlık kürleri kanseri önler” diyebilmek için daha çok araştırmaya ihtiyacımız olduğu kesin.

4- ÖMÜR UZUYOR

Bize göre, yaş 50’yi geçince can boğazdan gelmez, gider! Az ve öz yiyen daha uzun yaşar. Aralıklı orucun laboratuvar hayvanlarında ömrü uzattığı net olarak
gösterildi. Ancak insanlardaki ömür uzatıcı etki için henüz net bir kanıt yok. Kanıt yok ama umut var.

5- BELLEK GÜÇLENİYOR

Şu kural zaten hep var ve burada da geçerli: Bedenimiz için iyi olan beynimiz için de iyidir. İnsülini, paslandırıcı oksidatif stresi ve yaşlandırıcı iltihabi süreçleri azalan bir beyin genç ve güçlüdür. Açlık kürleri beyni beslediği düşünülen (nörotrafik faktör) BDNF’nin de seviyelerini yükseltiyor. Bu nedenle de aralıklı açlık kürlerinin iyi planlandıkları takdirde Alzheimer ve Parkinson gibi yaşlılıkla ilişkili sorunları da geciktirebileceği düşünülüyor.

“Rahatlamak” mühim mesele

Beden-ruh ilişkisinin önemini en iyi kavrayanlardan biri olan Harvard’lı ünlü hekim Dr. Benson’a göre, modern hayatın getirdiği stres, “dövüş ya da kaç” tepkisine yol açtığında beklenmedik sorunlara yol açabiliyor.
Bunu önlemek için de yapılacak en akılcı şey “gevşeme terapisini kullanmak” olmalı. Gevşeme terapisi için önce bir söz, bir dua ya da bir imge seçmelisiniz. Sessiz bir yer bulup rahat bir şekilde sakince oturmalı, gözlerinizi kapatıp nefesinize odaklanmalı ve tüm kaslarınızın olabildiğince gevşemesine izin vermelisiniz.
Yavaş ve doğal biçimde nefes alıp vermeli, nefesiniz üzerindeki dikkatinizi sürdürmeli ve hissetmeli, her nefes verişinizde odaklandığınız unsuru -duanızı, sözünüzü, cümlenizi- tekrarlamalısınız.
Bunları yaparken de olabildiğince basit bir tutum takınmalı, doğru yolda olup olmadığınızı düşünmemeli, ölçüp biçmemeli, aklınız başka şeylere takıldığındaysa hemen başa dönüp süreci tekrarlamalı, devam ettirmelisiniz.
Bu işlemi ortalama 15-20 dakika yapmanız ve günde 1-2 kere uygulamanız halinde alacağınız sonuç beklediğinizden çok daha mükemmel olacaktır.
Benim de çok iyi sonuçlar aldığım bu tekniği stres yönetiminde zorlanan herkese öneriyorum.

Yazarın Tüm Yazıları