100 yıl yaşamak mümkün mü

“Uzun ömür meselesi” aklımıza gelince nedense öncelikle farmakoloji harikası gençlik haplarını, inanılması güç güzellik aşılarını, nanoteknolojik tıp mucizelerini, kendi kendini tamir edip yenileyebilen organ ve uzuvlar ile kök hücre gibi konuları anlıyor, yanılıyoruz. Tek bir cümleyle ifade etmek gerekirse “hayatı uzatmak” demek “hayatla ve dünyayla uyum içerisinde, teknolojiyi kullanarak ama ona bağımlı da kalmadan ‘kendiniz kalarak/olarak’ keyifli, huzurlu, formda ve fit bir yaşam sürmek ve bu hali mümkünse ömrümüzün son nefesine kadar devam ettirmeyi başarabilmek” demektir. Kanaatime göre, yaşlanmanın “süresine” odaklanmak yerine onu “kalitesi” ile değerlendirmek, gerekli tedbirleri zamanında alarak kendi kendine yetebilen aklı ve hareket kabiliyeti mükemmel “ihtiyar delikanlılar” ve “süper babaanneler” olabilmeyi başarabilmek asıl hedefiniz olmalıdır.

Haberin Devamı

100 yıl yaşamak mümkün mü

MEVLANA DİYOR Kİ...

GÜN ışığındaki toz zerreleri benim...

Güneş benim...

Sabah sisi ve akşam yeli benim...

Korunun tepesinde esen rüzgâr benim...

Kıyıya çarpan dalga benim...

Bayrak direğiyim, dümenim, omurgayım, dümenciyim...

Geminin oturduğu mercan resifi de benim...

Dallarına eğitilmiş bir papağanın konduğu ağaçbenim...

Sessizliğim, düşünceyim, sesim...

Varın siz söyleyin kim olduğumu,

Benim siz olduğumu...

NE ZAMAN YAŞLIYIZ

YAŞIMIZI hatırlatan olaylar zaman zaman hepimizin başına gelebiliyor. Bu bazen aynaya baktığımızda fark ettiğimiz birkaç beyaz saç teli, bazen de evde bir odadan diğerine geçtiğimizde oraya niçin geldiğimizi “unutuvermeler!” olabiliyor. Bazen de çevremizden birinin bize ansızın “Amca” ya da “Teyze” demesi bize “yaşlanma meselesi”ni hatırlatıyor. Ama korkmayın, tasa-lanmayın. Yaşlanmanın etkilerini yavaşlatmak hatta yaşlılığı keyifli bir huzur zamanı yapmak bir ölçüde bizlerin elindedir. Ama bir şartla: Yaşlanmayı bir hastalık olarak kabul etmeyecek, zamanı durdurmanın hiçbir kula nasip olmayacağını da unutmayaca-ğız. Kısacası, ne süre yaşayacağımız ve nasıl yaşlanacağımıza sadece genlerimiz/genetik mirasımız değil, biraz da biz/siz ve kaderimiz/alın yazımız karar veriyor. Bu kısa girişin “şiirsel dökümü”nü ise yandaki kutuda “Mevlana” özetliyor.

Haberin Devamı

BAKARSANIZ BAĞ, BAKMAZSANIZ DAĞSINIZ

BİLELİM ki hayat kalitemiz ve ömür süremize en önemli fayda ve zararları biz veriyoruz. Kısacası söz konusu “HAYAT BAHÇESİ” olduğunda da “ne ekersek onu biçiyoruz.” Hayatımız söz konusu olduğunda da -kaderi bir yana bırakırsak-, “kaptan” da “komutan” da “çoban” da bizden başkası değil. Başka sorumlular aramanın, tutunacak başka dalların peşinde koşmanın ciddi bir anlamı yok. Daha önce de yazdım: Özellikle 20’li yaşlardan sonra hele hele 30’lara gelince tıpkı “tarlasını eken bir köylü” veya “bahçe sahibi biri” gibiyiz. O tarlayı/bahçeyi biz sürecek, çapalayacak, tohumları, fidanları biz ekeceğiz. Ektiklerimizin yeşereceği toprağa -maddi ve manevi varlığımızla- biz bakacak, biz emek vereceğiz. Kısacası eğer o tarla/bahçe “hayat” ise “sahip” de biz olacağız. Ve tabii ki gerisini -bence asıl önemli olanı- de Allah’a havale edeceğiz. Çünkü o özenle ektiğimiz, üzerine titrediğimiz hayat tarlası/bahçesine ne zaman ve ne kadar yağmur yağacağına her zamanki gibi “O” karar verecektir.

Haberin Devamı

HAYAT DA BİR OYUNDUR

İSTERSENİZ gelin adına “hayat oyunu” diyebileceğimiz ömrümüzün kalitesi ve süresini belirleyen süreçlere başka bir gözle, “İKİ ZARLI BİR OYUN” gibi bakmaya çalışalım.

100 yıl yaşamak mümkün mü

VARAN 1
GENETİK ZAR

Hayat oyununuzu iki zar belirliyor.

O zarlardan biri -birincisi-, daha siz doğmadan önce atılıyor. Bu birinci zarda ne yazdığına “siz değil”, “genetik mirasınız” karar veriyor. Yani ilk zarın rakamı daha siz doğmadan kesinleşiyor ve hayat boyu size -adeta- yapışıp kalıyor. Eğer bu zarda 6 ve 6’ya yakın rakamlar yazıyorsa ne âlâ(!) Şanslısınız! Yok eğer 1 veya 1’e yakın bir rakam geldiyse işiniz kolay değil. 

Bu zara “GENETİK ZAR” da deniyor. Bir daha tekrarlayalım: Genetik zardaki rakamsal değer/güç/imkân/sorunlar tamamen sizin dışınızdaki güçler tarafından belirleniyor ve siz doğarken elinize “peşin peşin(!)” veriliyor. Eğer ailenizde kalp krizleri, kanserler, inmeler, bunamalar gibi sorunlar, şeker hastalığı, hipertansiyon, damar sertliği, insülin direnci gibi genetik geçişli sağlık problemleri yaygınsa zarınızdaki rakam giderek düşecektir. Bu durumun tam tersi de söz konusudur.

Haberin Devamı

VARAN 2
AKIL ZARI

İkinci zarın üzerinde hangi rakamın yazacağına ise siz/aklınız karar veriyorsunuz. Daha doğrusu, ikinci zardaki rakamı siz belirliyorsunuz. “YAŞAM TARZINIZ” yani “HAYATA İLİŞKİN SEÇİMLERİNİZ” ile bu zarda yazacak rakama siz karar veriyorsunuz. Kendi haline bırakılmış, plansız, programsız, yanlışlar ve hatalarla dolu kötü bir hayatınız varsa bir başka deyişle “doğrularınız az, yanlışlarınız çoksa” ikinci zarınızın “yek gelme ihtimali” bir hayli artıyor. Kötü beslenmek, aktivitesine, uykusuna, stres ve huzur yönetimine dikkat etmemek, tatile, dinlenmeye, aile ve dostlarla geçirilecek keyifli zamanlara boş vermek, manevi yaşamı ıskalamak, sağlık kontrollerini unutmak, sigara içmek ve alkol kullanmak “yek gelme” ihtimalini en çok arttıran yanlışlar.

Haberin Devamı

100 yıl yaşamak mümkün mü

UNUTMAYIN

GENETİK MİRAS KADER DEĞİLDİR

ÖNEMLİ bir ayrıntıda şu: Diyelim ki genetik zarınız “yek” geldi ve siz zaten dezavantajlı doğdunuz. Anneniz, babanız şeker hastası olabilir... Ailenizde kalpten, kanserden ölümlere de sık rastlanabilir... Bu olumsuz genetik mirasa rağmen ikinci zarın daha siz doğmadan aklınızın içine yerleştirildiğini asla unutmayın. O zarın adı -tekrar hatırlatalım- “AKIL ZARI”dır. Ve o zarı nasıl kullandığınız çok ama çok önemlidir.

AKIL ZARI ÇOK ÖNEMLİ

HAYAT oyununda da neticeyi attığınız zarların toplamı belirliyor. İlk zarınızda (genetik zar) “6” da yazsa eğer siz ikincisini (akıl zarını) “1” atarsanız yaşam süreniz kısalıyor, hayat kaliteniz düşüyor. Genetik zarınızda “2” bile yazsa akıl zarını “6” değil “4-5” bile atsanız toplamınız yükseliyor, hayatınız uzuyor, yaşam kaliteniz artıyor. Kısacası “100 YIL YAŞAMANIN SIRRI BAHÇENİZE İYİ BAKMAKTA -HAYATA EMEK VERMEKTE- VE AKIL ZARINIZI DOĞRU KULLANMAKTA” yatıyor.

Yazarın Tüm Yazıları