Pişti mi, marka oyunu mu

Bir tarafta Hadise var... Diğer tarafta, moda dünyasının önemli isimlerinden Fredrik Robertsson.

Haberin Devamı

Pişti mi, marka oyunu mu

İki isim de Paris’teki moda haftasına katıldı ve kıyafetleriyle pişti oldu. Bu iki ismin kıyafet piştisini konuşmak çok alışılagelmişin dışında. Ama nasıl olduysa aynı kıyafeti giymişler.
Yeşil etek ve mavi renkte tüylü bir üst...
Hadise bir süredir Valentino markasıyla çalışıyor. Fredrik zaten markayla çok sıkı fıkı...
Böyle olunca hemen durumu fark ediyorsunuz.
İki farklı isme aynı kıyafeti giydirerek güzel bir oyun oynamış marka.
Ama Hadise’yi gören Fredrik ne yapmıştır bilemem. Çünkü kimse kusura bakmasın çok yakışmış Hadise’ye bu renkler.

Aşka bak

Justin Bieber son konserinde eşi Hailey’e saygı duruşunda bulundu.
Sahnedeyken Hailey ile olan fotoğraflarını arkasındaki ekrana yansıttı ve fotoğraflara bakarak şarkısını söyledi.
◊ Bir hareketiyle ona âşık yüz binlerce hayranını hem üzdü hem de “helal olsun!” dedirtti.
◊ Ufak bir dokunuşla onu seyirciler arasında seyreden eşine unutulmaz bir an yaşattı.
Bu şık hareket ülkemizde de yaygınlaşsa ne güzel olur...
Bizde kim yapar?
◊ Mesela Tarkan?
◊ Hatta Sıla?
◊ Belki de Hadise?
Ya da...
◊ Elinde gitarıyla Mazhar Alanson?
Ne güzel hareket olur.
Biz de böylece ‘sahne’ deyince kıyafetti, danstı, şovdu gibi mevzulardan kurtulmuş oluruz.

Haberin Devamı

O şarkı ilk Aleyna’ya mı gitmiş?

Bergen’e saygı albümünde “Sen Affetsen Ben Affetmem” şarkısını Gülşen seslendirdi.
Şimdi deniyor ki...
◊ Şarkı ilk Aleyna Tilki’ye gitti.
◊ Aleyna hazırlandı ama son dakikada iptal haberi geldi.
◊ Ve Aleyna bu duruma çok üzüldü.
Aleyna bundan 2 sene önce şarkıyı bir YouTube projesi için söylemişti. O şarkı 40 milyondan fazla tıklandı. Birçoğumuzun kulağına da bir daha silinmemek üzere yerleşti.
Neden bir daha ona söyletsinler ki? Bu yüzden yapımcılar stratejik bir hamleyle Aleyna’ya teklif götürmediler.
Zaten fazlasıyla tık alan bir şarkının kimseyi şaşırtmayacağını düşünüp yeni bir isme yani Gülşen’e yöneldiler.
E çok mantıklı...

Bergen’in katili

Haberin Devamı

Ortalıkta bir adam dolaşıyor.
Ekranlara çıkıyor, kendisini arayan gazetecilere halen bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
O adam Bergen’in katili.
“Haklıyım” diyor, yaptıklarını savunuyor. “Bergen filmi benim yaşadığım yerde vizyona giremez” falan diyor.
Eminim sağına soluna hava da atıyor, “Bak filmde beni anlatıyorlar” diye omuzlarını kabartıyor.
Ama ben artık o adamla ilgili bir şeyler duymak istemiyorum.
Emin olun, onu ekrana çıkarmak bir gazetecilik başarısı değil.
Başarıyı geçtim, gazetecilik değil.
Çünkü o yaptıklarından zerre pişmanlık duymayan, işlediği cinayetle övünen biri. Tıpkı filmde yapımcıların yaptığı gibi, görmezden gelmek en iyisi o adamı...

Haberin Devamı

Orası sahne günah çıkarma yeri değil

Özcan Deniz, eski eşi Feyza Aktan’ı darp ettiği iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. Aynı akşam yani 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Cahide’de sahneye çıktı.
Mikrofonu alıp şu sözleri söyledi:
“Bana haksızlık yapılmıştı ama bu haksızlığı yapan kişiyi affediyorum. Bu konuyu uzatmayacağım.”
Mesaj güzel, mesaj anlamlı fakat yeri orası mı?
Bana göre orası konuşma yeri değil.
Günah çıkarma yeri hiç değil. Orası sadece şarkı söyleme yeri.
Aralarda ufak diyaloglara varım. Ama böylesine yokum. Para verip oraya gelenler, senin hayatını merak etmiyor ki... Şarkılarını, sesini dinlemek istiyor.
◊ Ben sanatçının sahnede şarkı söyleyenini seviyorum.
◊ Özel meselelerini sahnesinde anlatmayanına bayılıyorum.
◊ Hele ki mahkeme kararlarından sahnesinde bahsetmeyenler ayrı bir ilgimi çekiyor.
Çünkü gerçekten beni ve oraya gelenlerin yarısından fazlasını özel hayatlarınız pek ilgilendirmiyor. Yani hiç değilse oradaki 2 saat boyunca ilgilendirmiyor.

Haberin Devamı

Zaten hiç olmamıştınız

Hande Erçel ve Kerem Bürsin aşkına inanmayanlardandım.
Bence onlar da inanmıyordu. Ama sanırım “madem girdik bir yola, devam edelim” dediler.
Oldurmaya çalıştılar yani.
O yüzden ben, baştan sona bir reklam aşkıydı demiyorum artık. ‘Oldurmaya çalışma’ çabalarına saygı duyuyorum.
Şimdi Hande, Instagram hesabından Kerem’i ‘unfollow’ etmiş, yani takip etmeyi bırakmış.
Nasıl sancılı bir süreç haline getirdiler aralarındaki mevzuyu...
◊ Önce fotoğraflarındaki yorumları sildi Hande.
◊ Sonra paylaşımlarından Kerem’in isim etiketini kaldırdı.
◊ Fotoğrafı silmek birkaç gününü aldı.
◊ Son olarak da takipten çıktı.
Bu bile akıllara...
◊ “Madem ilişkiye başlarken aylarca bizi konuştular, biterken de aylarca konuşsunlar” stratejisi yaptığınızı getiriyor.
Öyle bir inançsızlık var size karşı.
İlişki bitirmeyi maddelere ayırdınız resmen...
Oysa bitti mi, biter.
İster silersin, ister takip etmeye devam edersin. Bu kadar büyütmeyin bu olayı.
Ama bir şey söyleyeyim mi?
Siz bana göre zaten hiç yakışmamıştınız, hiç olmamıştınız.

Yazarın Tüm Yazıları