Ödüm kopuyor

Her ölüm erkendir.

Haberin Devamı

Her ölüm tatsızdır.
Nasıl gelirse gelsin can acıtıyor.
Ama böylesi bir ölüm... Ahh!
Güllü’yü severdim ben.
Yıllar yıllar öncesinden bilirdim şarkılarını.
Bu yazıyı tam da onun “Ödüm Kopuyor” şarkısında dediği gibi, “Dışarıda yağmur var aldırmıyorum, masamda resmin var kaldırmıyorum” modunda, yağmurun sesiyle yazıyorum.
Evinde kızı ve arkadaşlarıyla eğlenirken camdan düşmüş Güllü.
Biz severiz komplo teorilerini, herkes bir katil arıyor hafta sonundan beri.
Ha günün sonunda bir ‘operasyon’ da çıkabilir bu işin içinden, şaşırmam...
Yani planlı veya plansız birinin onu attığı ortaya çıkar falan. Her şey mümkündür.
Ama nasıl olursa olsun gitti Güllü. Artık biri mi yaptı yoksa kendi mi düştü kafamda deli sorular benim de var...
Aslında ‘ödüm kopuyor’ evlatları ona bir şey yaptı diye yalan yok!
Neyse.
Gerçekten arabesk deyince adı altın harflerle yazılacak biriydi... Büyük sözleri, büyük sesiyle söylerdi.
Şimdi ahh çekmek kaldı bize arkasından!

Vefa neydi?

Haberin Devamı

Gördüm cenaze görüntülerini. Yok öyle sanatçı dediklerimizin çoğu! Ha varlar ama sadece isimleriyle varlar.
Sadece ‘PR’ malzemesi olan ‘çelenk’leriyle varlar.
Ne acı değil mi?
Ayrıca Sinan Akçıl doğru söylüyor; yakında bir ‘Best Of Güllü’ albümü görürüz.
Biri akıl edip hemen çıkartıverir, o cenazeye gitmeyen şarkıcılar da ‘ben söyleyeceğim ben’ diye sıraya girerler.
Oysa Ahmet Kaya yıllar önce söylemiş ‘Hep sonradan gelir aklım başıma’ diye...
Biz neden böyleyiz?
Neden ders almıyoruz ve hep sonradan geliyor bazı şeyler aklımıza?
Yaşarken bilsek keşke insanların kıymetini. Gece dışarıya çıktığımda görmeye başlamıştım Güllü efektini.
Ne zaman bir sanatçı sahnesinden Güllü şarkısı patlatsa içerideki herkes eşlik ediyordu.
Yani zaten ‘Z’ kuşağı bile artık bilmeye başlamıştı onu.
İlla ölmesi mi gerekirdi?
O yüzden çıkaracağınız “Best of Güllü” albümüne muhtemelen saygım da
olmayacaktır.

Yeşilçam’dan miras kalan

Bazı oyuncu menajerlerinde bir huy var. Yeşilçam’dan miras kalan bir huy bu.
Yeni bir diziye ya da projeye başlarken ‘yeteneksiz’ oyuncular bir anda yeni bir aşka yelken açıyor.
Evet evet yelken açıyorlar!
Ne demekse artık.
Sırf dizi tutsun, patlasın diye açtırıyorlar yelkenleri oyunculara. Yelken hep aynı rüzgârla yol alacak değil ya...
Reyting düştükçe rüzgârın hızı da azalıyor ve iniyor yelkenler suya.
İsim falan vermeye gerek yok zaten bilen biliyor bunların kimler olduğunu, bu ucuz menajerlik oyunlarını kimin yaptığını. Ama bilinmeyen ya da henüz anlaşılmayan bir şey var. O da geçti bunun devri babacığım geçti.

Haberin Devamı

İki taraf iki hata

Hafta sonu Nejat İşler yine bildiğimiz gibiydi.
Eğlenmiş, alkollü de tabii ve evine dönüyor kendi halince.
Öyle gizli bir yerde de değil Beyoğlu’nda takılıyor.
Neyse bir magazin muhabiri onunla röportaj yapmak istiyor.
Ama Nejat İşler, hakaret ediyor, küfür ediyor.
Aşağılıyor o muhabiri...
Çok ayıp!
Ama muhabir arkadaşımız hâlâ devam ediyor sorularına.
Yahu git kardeşim, tutma öyle birine mikrofon.
Adam sana hakaret ediyor sen ‘ama efendim’ falan diyorsun.
Yahu git, git!
Ben utandım izlerken!
Neyse sonra devam edince ısrar ve işin içine psikoloji de girince kafa atıyor muhabir Nejat İşler’e...
Görüntü de yarıda kesiliyor, artık tam bir kafa mı yoksa yarım kafamı bilemiyorum.
Ama olayların bu noktaya gelmesinde iki tarafın da hatası var.
Nejat İşler zaten hatalı! Zaten yaptığı büyük terbiyesizlik!
Ama muhabir dostum!
Sana hakaret edildiği yerde durmayacaksın!
Yok meslek, işmiş, boşvereceksin.
Hakareti, terbiyesizliği duydun mu 5 kuruşluk değer vermeyeceksin karşındakine.
Böyle yapınca bir anda suçlu sen oldun gördün mü...

Yazarın Tüm Yazıları