Paylaş
Bir videosunda ayakkabılarıyla döner tezgâhının üzerine çıkıyor.
Çiğ etleri dezenfekte ettiğini söyleyip üzerine süt ve soda döküyor!
Sen iyi bir şey yapmıyorsun arkadaşım.
Bak daha geçtiğimiz gün Kocaeli’nde bir tavuk dönerci yüzlerce kişiyi zehirledi. Ayakkabıyla tezgâha çık sonra oradan döner servisi yap...
Ben mesela böyle bir dönercinin lezzet ustası olduğuna falan inanmam.
Çünkü lezzet böyle hareketler yapmayı gerektirmez. Lezzet kendiliğinden yayar namını zaten.
Umarım kapatılmıştır o işletme, umarım akıllanana kadar döner satmasına izin verilmez...
Ha diyelim açık! Umarım kimse gitmez.
İzle izle gül, izle izle kız
Yusuf Güney, “Aramızda insan görünümlü birçok uzaylı var” demiş.
Yani bunu adam ciddi ciddi söylüyor...
Demek ki inananı onu destekleyeni var.
Yoksa böylesine uzun sürdürmez bu saçmalıkları.
Mesela kimse sormuyor mu ona ‘neden sadece sen görüyorsun o insan görünümlü uzaylıları’ diye.
Ben size söyleyeyim yok aramızda insan görünümlü uzaylı falan...
Bunlara inanıp da etrafınızdakilere farklı gözlerle bakmayın.
“Hımm acaba bu uzaylı mı yahu” diye düşünmeyin.
Ben asıl onun anlattığı başka şeylere takıldım.
Çıktığı yurtdışı tatilinde bir ritüel yaptığından bahsetmiş.
Ayahuasca ayininden bahsediyor.
Diyorlar ki yasak...
O da “Yasak masak değil” diyor.
Bakın daha geçtiğimiz aylarda Belgrad Ormanı’nda hayatını kaybeden Ece Gürel’in ardından bu ayinin dedikoduları çıkmıştı.
Şimdi bu adam çıkmış televizyon ekranında bu ayini güzelliyor.
Yapmayın etmeyin.
Bunu isteyen, canı çeken, merak eden, yapmaya kalkan olur.
Bu sorumluluğunu taşıyamazsınız sonra...
Yapmayın!
Kardeşlik neydi... Kardeşlik sır tutmaktı!
Kardeşlik kavramı nedir?
Tek can olmaktır aslında, değil mi?
Sevabın da günahın da sır olarak kalmasıdır.
Yarın öbür gün araya kırgınlık girse bile satmamaktır, anlatmamaktır kimseye olanı biteni.
Ama işte neler görüyoruz.
Mesela Allah kimseye Özcan Deniz’in abisi gibi bir kardeş nasip etmesin.
Adam baltayla saldırıyor resmen kardeşine.
Bana ne kim haklı kim haksız. Ben olana bitene bakarım.
Nereden bakarsan bak çirkin, nereden tutarsan tut yakışıksız.
Birinin başı yanacak bu olaylar yüzünden ama hangisinin Allah bilir...
Aman dikkat
Boykot, restoranlarda kafelerde o şikâyet ettiğimiz adisyonları ikiye katlar...
Boykot, yazın o çok beklediğiniz plaj eğlencelerinde kredi kartı limitlerini bitirir....
Boykot, iki kişi iki şezlong fiyatını 15 bin lira yapar.
Boykot, “sen o kanalı izliyorsun, ben seninle artık görüşmem” diyen dostları ayırır...
Boykot, zor durumdaki esnafı batırır...
Özetle boykot, Türk ekonomisini baltalar...
Başladı tuzak mevsimi
Tuzak mevsimi başlamış. Tuzağın adı ‘yeşil erik.’
Aslında ona yeşil altın da diyebiliriz artık.
3 tanesi 180 liraya satılıyormuş.
Ben 3 adet erik için 180 lira vereceğime...
∆ 180 kez şınav çekerim.
∆ 180 dakika boyunca koşarım.
∆ 180 kişiye yardım etmeye çalışırım.
∆ Üşenmem 180 hatamı bulup düzeltirim.
Özetle vermem kardeşim.
Siz de vermeyin!
Almayın aldırmayın.
Fiyatlar belirleniyor kartlar dağıtılıyor
Az kaldı yaz sezonuna gireceğiz. İşletmeler şimdiden fiyatlarını belirlemeye başlamışlar.
Başlamışlar ama sürekli fiyatlar değiştiği için eminim birkaç kez daha ayarlama yapacaklardır o menülerinde.
Aşağıya değil yukarıya doğru tabii ki.
Diyorlar ki Bodrum ve Çeşme gibi yerlerde bu yıl 2 kişilik plaj ücreti 10 bin liradan aşağıya olmayacak.
Diyorlar ki 2 kişi bir akşam yemeği yese 6 bin liradan aşağıya asla kalkamayacak o masadan.
Şimdi bunu günlere hatta haftalara yaydığınız zaman herkesin sürdürebileceği bir şey değildir. Tatil sonu o hesap bir kabarır...
Bir yıl sırtınızı doğrultamazsınız çünkü.
Hele ki yurtdışı tatilinin buradan daha ucuza geldiğini (ki öyle) keşfederse bizim tatilcilerimiz o zaman yandı buradaki işletmecilerimiz.
Çünkü akın akın giderler oralara. Bu kurlara rağmen giderler...
O yüzden işletmeci arkadaşlara tavsiyem fiyatları dengeli yapın.
Paylaş