Kriter çıtası ne zaman düşer?

Haftanın en düşündürücü açıklamasını oyuncu Hande Doğandemir yaptı.

Haberin Devamı


İlişkiniz var mı? sorusuna “İlişkim olursa haberiniz olur. Ayrıca kriterim falan yok artık. Yaşım 36” cevabını verdi.
◊ “Yani bu zamana kadar kriter aradım da ne oldu?” demek istiyor.
◊ Kriterlerime uyan herkes bir şekilde canımı sıktı diyor.
36’lıklar bunalımda...
36’lıklar kara kara düşünüyor şu an...
‘Biz de mi çıtayı düşürelim de kriter aramayalım’ diye tartışılıyor eminim.
Sıkmayın canınızı...
İşin doğrusu bu değil. Kriter olgunluk demektir. O yüzden oluşması zaman alır.
Yanıla yanıla ya da yıkıla yıkıla oluşur o kriterler.
Bu yanılmaların da gençlikte olanı makbuldür.
Asıl gençken aranmaz kriter.
Sen gelirsin 30’una, merdiven dayarsın 40’ına, o zaman kriterler listesini tamamlamış olursun.
O yüzden Hande’nin “kriterim yok artık” demesi tehlikeli bir durum aslında.
Sen kriterim yok dersen...
◊ Fena tökezlersin...
◊ Yok sandığın ama aslında olan kriterlerine en aykırı ismi bulursun...
Özetle, üzülürsün...

Haberin Devamı

Özkan Uğur’un sözlerinin aksini düşünüyorum

Özkan Uğur bu dönemin çocuklarıyla ilgili bir açıklama yaptı.
Çok kişi hak verdi Uğur’a ama ben vermedim.
“Benim 8 yaşındayken boyama kitabım ve hayallerim vardı. Şimdiki çocukların Iphone’ları, Facebook’ları var” diye açıklama yaptı Özkan Uğur.
Yani biz daha yaratıcıydık, biz daha zeki ve geleceğe daha hazırlıklıydık demek istedi. Kısmen haklı evet, ama kısmen!
Bunu genellersek ayıp etmiş oluruz.
Çünkü çocukların teknolojiye erişimlerinin olması onları ‘bir’ değil, ‘on’ değil, ‘yüz’ adım öne taşıyor. Önemli olan ellerindeki gücü nasıl kullandıkları.
Tartışmayalım hiç, şimdiki çocuklar daha şanslılar.
Teknolojiye erişimleri sayesinde yaratıcılığın kapıları onlara sonuna kadar açık.
O yaratıcılığı kullanmak, ellerindeki gücü yetenekleri ile birleştirmek istiyorlar mı? Mesela bir ‘MFÖ’ yaratabilirler mi?
İşte orayı tartışalım...

Ezgi Mola: “Benim için daha erken”

Kendi topraklarında yetişen sanatçılara belediyeler zaman zaman jest yapar, cadde, sokak, kültür merkezi, konferans salonu gibi yerlere o sanatçıların isimlerini verirler.
Malatya Arguvan’ın Belediye Başkanı Mehmet Kızıldaş da ilçesinin en önemli caddelerinden birinin adını ‘Ezgi Mola Caddesi’ yapmak istedi.
Hatta bunun için belediye meclisine karar aldırttı.
Ezgi Mola ile telefonda görüşen başkan bu kararı kendisine söylediğinde beklemediği bir cevapla karşılaştı.
Haberi duyunca çok sevinen ünlü oyuncu “Arguvan’ın yetiştirdiği çok önemli ozanlar var, çok mühim bilim insanları var. Benden önce onların isminin verilmesini isterim. Benim için daha çok erken” dedi.
Bu Ezgi Mola’nın bahanesi değil çünkü sanat ve bilim camiasında gerçekten de bir Arguvan ağırlığı var. Mola’nın bunun farkında olması, “benim için daha erken” demesi, “benden daha önemli isimlerin adını verin” demesi çok ince bir hareket.
Kimse böyle kibarca ve mantıklı bir ‘hayır’ cevabına üzülmemeli...

Haberin Devamı

Sorun ne Bella’da ne de Sibel’de

Sibel Can’ın kırmızı elbisesi çok konuşuldu.
Eleştirildi daha çok.
Olmamış dendi, kilolu gösteriyor dendi, yaşına uygun değil dendi...
Bir ton laf yani...
Sonra aynı kıyafeti Bella Hadid’in de giydiği ortaya çıktı.
İşler benim açımdan ‘o andan’ sonra değişti.
Bir elbisenin fiyatı ister 50 bin, ister 100 bin TL olsun.
Olmadıysa olmuyor işte.
Parlak ve pullu bir kumaştan üretilen bu elbise Bella Hadid’de nasıl ‘sakil’ durduysa Sibel Can’da da o kadar ‘sakil’ durmuş.
Ama sorun ne Sibel’de ne de Bella’da...
Sorun elbiseyi üreten firmada...
Ayrıca Sibel Hanım’a bu kötülüğü kim yaptıysa hiç arada kaynamasın lütfen.
Daha önce de benzerlerini gördük.
Birileri kötülük yapıyor Sibel Can’a...
Kim bilmiyorum ama biri, “Giyin bu elbiseyi, Bella Hadid bile giydi, size daha çok yakışır” falan diyor sanırım.
Kimse bu kişi, emekliliğini istemeli ve Sibel Hanım’ın yanından koşarak uzaklaşmalı.

Haberin Devamı

Kriter çıtası ne zaman düşer

Yazarın Tüm Yazıları