Konsey’den kalan

Kelebek’in Magazin Konseyi haftanın gündemini öyle sıkı değerlendiriyor ki...

Haberin Devamı

Konsey’e dahil olmama rağmen her pazar heyecanla açıp, sanki konuları bilmiyormuş gibi okuyorum gazeteyi.

Ömür, ben, Savaş ve Onur...

Dört farklı kafa görüşlerimizi yazıyoruz Konsey’de.

Neyse...

Hafta sonu Konsey konularımız arasında Umut Evirgen ve Serenay Sarıkaya’nın dansı vardı. Daha doğrusu Serenay’ın dans ederken Umut’un sadece oturması...

Sordular;

“Neden oturuyor?”

“Sen de oturur musun?”

Oturursun tabii.

Çünkü “dans etmeyi bilmeyen erkek vakası” diye bir gerçek vardır.

Öyle erkekler;

Bu işe kalkıştığı anda kaybeder.

Ellerini iki yana açtığı anda 100 metre öteden “bu adam dans bilmiyor” izlenimini verir.

Onu dansa kaldıranı da bin pişman eder.

O yüzden dans etmeyi bilmeyen adamın oturması makbuldür.

Israr etmemek en hayırlısıdır.

‘Satın alma’ felsefesi

Artık retro mu var?

Haberin Devamı

Merkür ilerleyip, Jüpiter mi geriledi?

Yoksa Satürn ile Uranüs mü birleşti bilemem.

Tekrar söylettirmeyin, ben bu işlerden hiç anlamam.

Ama etrafımda bir ‘dert’ furyası almış başını gidiyor...

Şimdi bakın;

Sevdiğiniz insan bir anda çekip gidebilir hayatınızdan.

Dün her şey şahaneyken ertesi gün size düşman olabilir. (Hemen Ferdi Tayfur’dan “Dün Neler Söylerdin Bak Bugün Caydın” şarkısına sarılmayın.)

Üstelik açıklama da yapmadan gidebilir hayat arkadaşınız.

Sonrası size kalan sorular...

“Ne yapacağım şimdi ben?”

“Bana bunu nasıl yapar?”

“Hiç değilse mesajla bitirmese olmaz mıydı?”

İşte tüm bunlarla baş etmek için ‘satın alma’ felsefesini uygulamanız lazım.

Nedir o felsefe?

Bir ilişkiye başlarken ayrılmayı...

Bir dostluğa başlarken bitme ihtimalini...

Bir işe başlarken ayrılma-kovulma olasılığını hep satın alın...

Satın almaktan kastım şu; böyle bir şey gerçekleşebilir diye yola çıkın.

Birileri hep gidecektir, birileri üzerinize basa basa gidecektir, birileri muhakkak yaptığınız işten memnun olmayacaktır.

O yüzden siz baştan ‘satın alın’.

Restoran açılışındaki kaos

Konsey’den kalan

Haberin Devamı

Burak Özçivit, Rusya’da bir restoran açılışına gitmiş.

O görüntüleri izlerken şaştım kaldım.

Burak’ın etrafında onlarca koruma... Yürümeye çalışıyor ama ne mümkün!

Sonra bir kız gelip hop diye sarılıyor adama.

Ama nasıl sarılmak!

Bırakmıyor...

Böyle işlerde bazen eşi dostu kıramıyor, gidiyorsun.

Ya da sana çok iyi bir para teklif ediyorlar, “Tamam varım” diyorsun.

Ama sonrası hep böyle oluyor.

Çünkü böyle işlerde organize olunamıyor.

İhtiyacınız yoksa gitmeyin şöyle işlere...

Masalarda konuşulan

Bayramda birçok mekân fiyatlarını ‘bir tık’ artırmış.

Mesela 200 lira yazdıkları makarna 250 olmuş.

500 lira olan plaj giriş ücreti 700 lira olmuş.

Ama bayram tatili biter bitmez eski fiyatlara geri dönmüşler.

Haberin Devamı

Hiç kusura bakıp da kızmayın bana;

Bu insan kandırmaktır.

Bu “cebimi doldurayım da ne olursa olsun”culuktur.

Bu “müşteri önemli değil para önemli” demektir.

Bu 3 günlük tatil keyfini sabote etmektir.

E soruyorum ne geçti elinize?

Bakın sağda solda konuşuyorlar şimdi.

Mekân adı veriyorlar, “Bayramda bize farklı tarife uyguladı, bir daha o gitmem” diyorlar.

Değdi mi?

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları