İşiniz gücünüz eleştirmek

Sonra vakit geçti bir kez daha baktım. Ama bir falso bulamadım. Edis konserinden bahsediyorum.
Ferman Toprak hemen “Kötü örnek oluyorsunuz yeter. Sesin var, şarkıların güzel neden bu haller? Neden kültürümüze ters olan şeyler yapıyorsun” diye yazmış.

Kitabın ortasından konuşup diyorum ki:
“Hiçbir şey yok.”
Adam konser veriyor... Üzeri transparan bir tişört altı da normal kot pantolon.
Siz hiç mi plaja falan gitmiyorsunuz?
Hiç mi üzeri çıplak erkek görmediniz toplum içinde? Neden hemen kuduruyorsunuz?
Tekrar ve tekrar söylüyorum hep de söyleyeceğim: “Sahneye, oradaki şova karışmayın.”
Madem sesini övüp, şarkılarını beğeniyorsunuz, keyif almaya bakın yahu!

Artık yeter

Yaşını başını almış amcalar teyzeler, ağzı süt kokan bebeler, çocuklar, hepsi birkaç gündür Güllü de Güllü diyor.
“Öldürüldü. Kesin eminim! Sesleri dinledim! Aman tanrım” diyor.
Arkadaşlar artık yeter değil mi?
Yahu bu neyin sevdası?
Hiç sanmıyorum öldürüldüğünü, atıldığını falan.
Ama haydi diyelim öyle... Bu kadar abartmak, olayı kaşımak anormal...
Bir durun yahu?
Araştırılsın olay. Bakın bir kere şuna emin olun, Türkiye’de bu işler çok başarılı yürüyor.
Yani Cinayet Büro çok sağlam çalışıyor.
Tecrübeliler.
O yüzden varsa bir kasıt zaten çıkacak ortaya.
Sizler konuşarak, sesi duydum tek ben duydum, orada aşağıya atılıyor, itiliyor, yok kelebek geldi kelebeği kovuyor falan geçin bunları yahu.

Türkiye’de yok

Sanmayın Türkiye’de teknolojiyi bilen gazeteciler var! Yok.
Eskide kaldı onlar. Tanırım birkaçını, amaçları firmaların götürdüğü bedava gezilere gitmek...
Gittikleri ülkelerde bedavaya yiyip içmek.
Mesela eskiden gazetede yazanlar televizyona geçmek için can atıyordu.
Geçenler oldu sonra uçan balon efektiyle savruldular.
Keşke diyorum aldıkları ettikleri, götürdükleri bir incelense bir bilinse.
Teknolojiyle alakası olmayanı övdükleri tek tek ortaya çıksa.
O yüzden benden size ufak bir öneri...
Teknolojiyi, yazıları, haberleri falan çok fazla takip etmeyin Türk kaynaklarından siz.
Ha edin edecekseniz ama farklı gözle bakın.
Hep bir soru işaretiniz olsun. Onlar bizlerin geliştirdikleri teknolojilere burun kıvıran ama Edirne ötesindekilere alkış tutan tipler inanın bana.
O yüzden bir hayır gelmez onlardan bizlere.

Yazıyı yazarken...

Ben yazıyı yazarken Ayşe Barım duruşması sürüyordu.
Tanıklar dinleniyordu.
Hatta sıra Mehmet Günsür’deydi.
Karar ne olacak bilmiyorum.
Tahliye olması gerekiyor ama artık onu biliyorum.
Ben şahsen ‘Gezi Parkı’ gibi bir olayı onun organize edebilecek kapasitede olduğuna inanmıyorum.
Bir de hasta kadın, bir de çok yattı, çok çekti belki haddinden fazla çekti.
Yargıya karışmak haddimize değil ama ev hapsi, adli kontrol vesaire gibi bir tedbir ile çözülebilir sanki bu durum?

Michelin yıldızlı restoranda açıkhava ziyafeti

Hem Michelin yıldızlı hem de 5 İncili olan Sankai by Nagaya hafta sonu Bebek Otel by The Stay ev sahipliğinde çok ilginç bir etkinliğe imza attı. İlginç diyorum çünkü bizler böyle ‘konulu’ mevzulara pek alışkın değiliz.

Otelin terasındaki etkinlikte, İstanbul manzarası eşliğinde Japon mutfağının örneği sunuldu misafirlere. Bir yanda DJ’in müzikleri vardı diğer yanda ünlü şefler Yoshizumi Nagaya ve Hiroko Shibata’nın tuna (orkinos) partisi.
Gidemedim çünkü Türkiye’de değildim ama tuna kesim partisi bir hayli ilgimi çekti. Çünkü 160 kiloluk, 2 buçuk metre uzunluğundaki balığı ünlü şefler kesip partidekilere servis etti.

Şefler işi biliyor o yüzden balığın farklı bölgelerinden elde edilen sashimi, nigiri ve Sankai dokunuşlu lezzetler servis edildi.
Evet örüntü garip gelebilir.
Koskoca bir balığı yatırmışlar masaya ve canlı canlı yediriyorlar insanlara.
Ama işte usta şeflerin ellerinden İstanbul gibi bir şehrin gün batımında yaşatmaları muazzam olmuş.
Bir daha nerede yakalayacaklar 160 kiloluk ton balığı da yapacaklar aynı etkinliği. Keşke!