Paylaş
Hak edene hak ettiği değeri veriyor. Mesela Güllü’nün kaybından sonraki ilk sahnesinde öyle güzel anmış ki sanatçıyı. “Biz yaşarken sanatçı kıymeti bilmiyoruz” diye başlamış sözlerine. E haklı...
Sonra Güllü’nün şarkısını onunla beraber söylemiş.
Beraber dediğim, arkada bir Güllü çalmış bir Mahsun söylemiş. Ama nasıl hisli, nasıl duygu geçişli, nasıl içten!
Evet birçok sanatçı sahnesinde Güllü şarkısı okuyor onu anmak için. Ama nedense en çok Mahsun’unki geçti bana.
Zaten sesine falan diyecek lafımız yok ama çok içten yaşıyor o duyguyu Kırmızıgül...
Bence tatlı
Talk Show Perileri programında Berfu Yenenler, kocası Eser Yenenler’e demiş ki:
“Ben senin köpeğin gibiyim, bu sabah çoraplarını bile ben giydirdim.”
Sonra karşılıklı gülüşmeler derken hoşuma giden bir cümle daha kurmuş Berfu, “Evdeki sarı bez gibiyim” diye eklemiş.
Sarı bez her şey için kullanılır ya hani. Oraya bir gönderme yapmış.
Tuttum ben bu benzetmeyi. Keşke her hayat arkadaşı birbirinin sarı bezi olsa.
Gördüm eleştirenleri falan da amaaan güldüm geçtim.
Ne güzel işte gülüyorlar, güldürüyorlar, eğleniyorlar eğlendiriyorlar.
İster çorabını giydirir ister başka şeylerini! Kime ne!
Aman sakin!
Özcan Deniz sesiyle, sahnesiyle son yıllarda ortalığı kasıp kavururken yaşadıkları ise garip. En son sahnesi vedalaşır gibiydi... Instagram’da ‘Popbizde’ hesabında gördüm, dinledim.
Diyor ki Deniz: “Belki bu son gecemiz olabilir. Hayat beni istemediğim yerlere sürüklüyor. O istemediğim yerde istemediğim şeyler olabilir... Bir daha beni göremeyebilirsiniz.”
Şimdi bir insan böyle sözleri boşuna söylemez.
İşler çığırından çıkmış belli ki. Abisiyle yaşadığı problem artık geri dönüşü olmayan bir yere gidiyor belli.
Ben Özcan Deniz’in gidip birine zarar vereceğine inanmıyorum aksine başına bir şey geleceğinden şüphelendiğini ve o yüzden bunları söylediğini düşünüyorum.
Yine aynı sahne!
İşte bunu anlamıyorum...
Dünyanın her yerinde böyle değil orada değer bilmek, kıymet vermek var. Biz de eksik cidden çok eksik. Spotify Top 50 listesine 5 şarkısı birden girmiş Güllü’nün.
Hepsi de kallavi şarkılar.
“Sabah Olmadan”, “Ödüm Kopuyor”, “Kopamam Senden”, “Değmezmiş Sana”, “Her şeyim Oldun” şarkıları...
Bu şu demek oluyor, şarkılar sevilmiş. Hatta eminim dinleyenlerin bazıları, ‘vay be bu ne şarkıymış’ diye mırıldanmıştır.
Aşamadığım bir soru bu.
Neden yaşarken değil?
Madem güzel bir şeyler var ortada neden sonra farkına varıyoruz! Neden!
Geç olmadan inşallah düzelir...
Yarınızdan fazlası artist!
Ya kardeşim, zammınızı almışsınız, kısa mesafeyi yükselttirmişsiniz, kilometre başına da iyi bir para kazanıyorsunuz...
Ama hâlâ artistlik peşindesiniz.
Gazetelerde okudum, haberlerde gördüm, yine taksiye binenleri indiriyor taksiciler.
Ünlü ünsüz falan ayırt etmiyorlar ha herkese aynı muamele...
Mesafede anlaşamıyorlar çünkü. Yolcu biniyor kısa süre sohbet gerçekleşiyor sonra bye bye... Sanırsın kurbanlık alışverişine çıkmışsın da fiyatta anlaşamıyorsun.
Yazıklar olsun size!
Eylülden akılda kalanlar
* Sessizce oldu ama etkisi büyüktü. Sakız Ağacım teması ile 6’ncı kez gerçekleşti Tasting Alaçatı... Lokal işletmeler ev sahipliği yaptı
Ege’nin güzellikleri, tatları yine büyüledi.
Şimdiden 7’ncisini beklemeye başlayanlar var.
* Teknofest’in büyüsü de kaldı aklımda... Demirören Medya stadındaydım Teknofest’te. Akın etti yüzbinler alana, çocuklar hayalleriyle yan yanaydı... Savaş uçakları, Türk teknolojileri, insansız hava araçları... Tam anlamıyla dört dörtlüktü.
* “Uzak Şehir”in reytinglere yeniden hakim olması. “Eşref Rüya”nın ikinci sezonuna da şiir gibi diyaloglarla başlaması.
Vurdu eylüle damgayı.
Paylaş