Bu doğru değil

Geçen akşam Nişantaşı Topağacı’ndaki Bi Garip adlı mekândaydım.

Haberin Devamı

Saat akşam 21.30...
Birden sokak kalabalıklaştı.
Aniden 15-20 kişilik polis ve bekçi grubu kapıda belirdi.
Kimse ne olduğunu anlamadan girdiler mekâna.
Öyle kapalı kapıları
olan, yerin altında bir mekândan bahsetmiyorum, bildiğiniz mahalle restoranı...
Gelenler, herkesten kimlik isteyeceklerini söyledi.
Yaptıkları onların da içine sinmiyor olacak ki, kısa süreli bir konuşmadan sonra vazgeçip çıktılar
bizim bulunduğumuz mekândan.
Sonra karşı
işletmeye girip herkesin kimliklerine teker teker baktılar.
◊ İyi de saat daha 21.30...
◊ E basılan yer ne bir pavyon ne de merdiven altı bir kulüp...
Tek başına gelen olduğu gibi ailelerin de oturduğu bir işletmeye böyle yapmak, müşterileri huzursuz etmek ne kadar doğru?
Esnaf zaten zor günler geçiriyor, müşteri desen “nerede uygun fiyatlı yemek yerim”in derdinde.
Bir de böyle şeyler iyice soğutur ortamı...

Haberin Devamı

Alın buyurun, ben ‘arkadaşlık zor zanaat’ demiştim

Geçen gün “Aşktan sonra arkadaş kalınması zor” diye yazdım.
Konuya karşı gelen olduğu kadar fikirlerime katılan da vardı.
Dün sabah da internette gezerken bir haber gördüm.
Hande Erçel ile Kaan Yıldırım takipleşmeyi bırakmış.
E arkadaşlardı hani?
Hani acayip saygılılardı birbirlerine? Yollarına böyle devam ediyorlardı?
Olmuyor işte...
Ancak ve ancak kalan son kırıntı da biterse (hatta bunu yaşayarak, tekrar şans vererek bitirmek en iyisidir) o zaman ‘bir selamlık’ arkadaş kalınabilir.
Virgül falan yok, nokta.

Sıkıldım

◊ Şeyma Subaşı ile ilgili yapılan ‘kötü niyetli ve imalı’ haberlerden...
◊ Her sabah “Fenerbahçe yeni transfer yaptı” haberleri okumaktan...
◊ Her akşam aynı mekâna dadanan tiplerden...
◊ Bir restorana girdiğinize yanınızdakine gözünü dikip bakanlardan...
Bıktım, sıkıldım, bezdim.

Böyle bir gelenek yok

Demet Akalın’ın garsonun kafasından şampanya dökmesi olay oldu. Bazen konuşuyoruz işte böyle şeyleri...
E bir de Akalın açıklama yapıp “Gurbetçi müşteriler şampanyaları garsonların kafasına dökülmesi için gönderiyor. 10 senedir dökülüyor bu şampanyalar şimdi mi battı” dedi.
“Gelenek bu” demek istiyor yani Demet Hanım.
Ben şampanyayla elini yıkayanı gördüm, yere dökeni gördüm, şişeyi kadehi kıranı gördüm ama kafaya dökeni hiç görmedim. Bir tek ben mi görmedim diye sordum sağa sola da.
Mesela işletmeci arkadaşım Abdullah Olçay’ı aradım.
Abdullah daha önce birçok plajda, canlı müzik mekânında ve restoranda çalışmış. Şimdi Nişantaşı’nda kendi mekânını işletiyor.
Olayı nasıl yorumlayacak diye aradım. “Böyle bir gelenek yok” diye girdi söze:
“Ben Demet Akalın sahnesinde de çok çalıştım. Ama hiç böyle bir hareketini görmedim. Sanatçıya şampanya gönderilirse sanatçı ister içer, isterse içmez. Teşekkür edip sahnesine devam eder. Türk kültüründe böyle şey yok, Orta Doğulular yapıyor bunu. Benzer olay happy hour’larda oluyor, o da şöyle: Ucuz şampanyalar elde kalırsa, sahne sonunda müşterilerin üzerine püskürtülür. Ama dahası olmaz!”
İsmini vermek istemeyen, bu işe yıllarını vermiş birkaç işletmeciyle görüştükten sonra anladım ki çoğu işletmeci tepkili Demet Hanım’a.
“Bir yol kazası yaşadık” demesi lazım Demet’in, garson arkadaştan da bir özür dilemesi...

Haberin Devamı

Dubai’de gördüm...

Olçay, “Türkiye’de yok ama Orta Doğu eğlence kültüründe benzer aksiyonlar var” diyor:

Bu doğru değil

“Mesela paranın umursanmadan harcandığı yerlerden olan Dubai’de şampanyalar çalışanların üzerine dökülebiliyor. Bazı işletmelerde işi sadece bu olan çalışanlar var. Şampanya içmeyen ya da ‘Yetti bu kadarı bana’ diyen biri, locasının yanına bir eleman istiyor. O ‘eleman’ da orada bekliyor ve müşteri canı istediği zaman ister şişeden ister kadehten şampanyayı boşaltıveriyor kafasından aşağıya.”

 

Yazarın Tüm Yazıları