Al birini vur ötekine

Biri; Çıkıp lunch’a (öğle yemeğine) gider.

Haberin Devamı

Al birini vur ötekine

Sonra binge eating mode’u (tıkınma modu) başlar.
Chill yaparken (dinlenirken) ice cream (dondurma) yer.
Akşam oldu mu chips (cips), chocolate (çikolata) keyfi yaparken junk food’u (abur cubur) da unutmaz.
Bir diğeri;
Eating disorder’ının (yeme bozukluğunun) progress (ilerleme) göstermişken relapse etmesini (nüksetmesini) istemez.
Tam da bu isimlerin üzerine çok mu gidiliyor...
Eleştirmek yerine yol gösterilmesi mi lazım...
Yazık, kariyerlerinin başında bu kadar hatayı kimse bile isteye yapmaz diye düşünürken...
Tüm iyi niyetlerimi bir kenara bıraktım.
Kararımı verdim.
Az bile yazıyoruz.
Gençlere kötü örnek oluyor bu isimler.
İlk örnek, son günlerde yaptıklarıyla alay konusu olan Şevval Şahin’den.
Diğer örnek ise sosyal medya fenomeni Duygu Özaslan’dan.
Şevval Şahin’in katıldığı programda kurduğu bu cümleler hemen beni 1-2 ay geriye götürdü ve Duygu Özaslan geldi aklıma.
Türkçeyi katletme konusunda birbiriyle yarışır bu iki isim.
E be Şevval...
E be Duygu...
Şunları Türkçe söyleseniz ya!
Sen Duygu, bu cümleleri kurarken o gözyaşlarını Türkçe cümlelerle beslesen, bizler sana yürekten inanacağız...
Ama bu türlü çok itici oluyorsun...
Ya sen Şevval Şahin?
Partiler bitti, şimdi de Türkçen ile mi alay edilmek istiyorsun?
Bırak lunch’ı öğlen yemeği desene...
Bazı geceler pis boğazlık yapıyorum desene, ‘binge eating mode’ ne?
Çikolata çikolatadır...
Cips cipstir cips!
Junk food diyeceğine abur cubur diyemiyor musun mesela?
Hem bak anlayacağın dilden söylüyorum; daha ‘cool’ bir kelime değil mi abur cubur?
- Sizler sayesinde gençler yabancı dilden soğuyacak.
- Pandemi bitecek, siz kalacaksınız.
- Virüsün aşısı bulunacak ama sizlerin bu saçmalıklarına bir çare bulunamayacak.

Haberin Devamı

Al birini vur ötekine

‘2020’yi hafızanızdan siliyoruz’ yalanı

2020 desem...
“Aman benden uzak olsun, bitsin gitsin” dersiniz.
Hemfikiriz.
Sevmedik bu yılı hiç.
Ama bizim bu haklı memnuniyetsizliğimizi fırsata çevirmek isteyen uyanıklar ortalıkta cirit atıyor.
“2020’de çok kötü olaylar yaşadık, gelin zihninizden 2020’yi silelim” vaatleri ile kandırmaya çalışıyorlar bizleri.
Hatta bazıları yaptıkları işlemlere süslü süslü isimler bulmuş.
“Peki nasıl yapacaksınız?” diye sorunca...
“Kendimize özel terapi yöntemlerimiz var.
Dışarıdan bir ilaç vermiyoruz.
Yaşanan karantina dönemini, hastalık korkusunu, pandeminin yarattığı stresi tamamen yok ediyoruz.
Siz direkt 2021’den devam ediyorsunuz yaşamanıza” gibi saçma açıklamalar yapıyorlar.
Baştan sona yalan.
Kimse zihninizi silemez.
Geçmişte yaşanan her şey bir deneyimdir ve onları silmenin bir yolu yok!
Peki ne var?
Zihinsel detoks diye bir yöntem var.
Uzmanlara göre kötü anıları bastırmak ve onları düşünmeyi az da olsa engellemek mümkün.
Bakın silmek değil, engellemek.
Bir çeşit kötü anılarla mücadele etme yeteneği.
“2020’yi yok edelim. Sizi, 2021, 2022 hatta ve hatta 2023’ten başlatalım” diyenlere “Hadi oradan!” deyip yolunuzu değiştirin.

Haberin Devamı

Al birini vur ötekine

Hande Yener’i uçurdular

İki fotoğraf arasındaki farkı bulun demeye gerek yok.
Fark belli. Birinde Hande Yener var. Diğerinde ise yok.
İddiaya göre Hande Yener’in uçurulduğu bu görsel İran’dan. Ünlü şarkının son çıkan albümü “Carpe Diem” Türkiye’den sonra İran’da da piyasaya çıktı.
Ama büyük bir farkla.
Yine iddiaya göre İranlı yetkililer, albümün kapak fotoğrafından “uygunsuz olduğu” gerekçesiyle ünlü şarkıcının fotoğrafını sildi.
Artık İran’daki albüm kapağında sadece Hande Yener’in ve albümün ismi var. Bir de sol alt köşede ufak bir priz fotoğrafı.
Onu silmeyi unutmuşlar.

Kumbaracı kapanmasın

Beyoğlu’nda faaliyet gösteren en eski ikinci tiyatrodur Kumbaracı50.
Ve maalesef sektörün yaşadığı krizden çok etilendi. Şimdi bir yol ayrımında.
Ya “tamam” ya “devam” diyecek. Bunun için bizlerden bir isteği var Kumbaracı50 ekibinin. Sahnede oyunlar devam etsin, çalışanların maaşları ödensin diye bir bağış kampanyası başlattılar.
Sanatseverlerden destek isteyen ekip, beklenmedik bir ilgiyle karşılaştı.
Kampanyanın başladığı ilk 39 saatte 110 bin liranın üzerinde bağış toplandı.
Bu, hedeflerinin yüzde 55’i anlamına geliyor.
Sanırım gönül rahatlığıyla söyleyebilirim; bağışlar bu hızla devam ederse Kumbaracı50 ayakta kalmayı başaracak.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları