Onur Topçu

Kolposkopi nedir, hamileyken yapılır mı?

9 Şubat 2021
Serviksin yani rahim ağzının detaylı incelenmesi gereken durumlarda, rahim ağzının 15 ile 40 kat arası büyütülerek rahim ağzındaki lezyonların detaylı incelenmesidir.

Kolposkopi endiksiyonları neler? 

Anormal smear sonucu, yüksek riskli HPV tipinin tespit edilmesi, cinsel ilişki sonrası kanama durumlarında, jinekolojik muayene sonrası vajen veya vulva bölgelerde kanser öncüsü lezyon bulunduğu durumlarda kolposkopi yapılması önerilir.

Kolposkopi sırasında biyopsi yapılır mı? 

Kolposkopi işlemi sırasında gerekli hallerde yani şüpheli lezyon varlığında rahim ağzı biyopsisi veya biyopsileri alınabilir.

Kolposkopi işlemi ne kadar sürer? 

Kolposkopi işlemi yaklaşık olarak 10 dakikalık bir işlemdir. Ancak kolposkopi sırasında servikal yani rahim ağzı biyopsileri yapmak gerekirse, kolposkopi işlem süresi yaklaşık 15-20 dakikayı bulmaktadır.

Kolposkopi ağrılı bir işlem mi? 

Kolposkopi işlemi esnasında herhangi bir ağrı olmamaktadır. Servikal biyopsi alınması dahi ağrısız bir işlemdir.

Yazının Devamını Oku

Histeroskopi nedir?

2 Şubat 2021
Histeroskopi; histero ve skopi kelimelerin birleşimden oluşmuştur. Histero rahim demektir ve skopi görmek, gözlem anlamında kullanılmaktadır. Yani histeroskopi rahmin içinin görüntülenmesidir.

Histeroskopi önemli bir tanı ve tedavi yöntemidir. Çünkü işlemi uygulayan hekim histeroskopi işlemi sırasında uterusun içini (rahmi) net olarak görmekte ve rahim içinde herhangi bir hastalık varsa anında tanı koyabilmekte ve tedavi edebilmektedir.

Histeroskopi işlemi gereken durumlar nelerdir?

Histeroskopi işlemi, kadın hastalıklarına, özellikle rahmin iç kısmını ilgilendiren jinekolojik (kadın hastalıklarına) hastalıklara, tanı koymak ve tedavi etmek üzere kullanılan bir işlemdir.

Aşağıda belirttiğim durumlarda kesin tanı koymak için kullanılmaktadır

-Rahim içinde oluşan poliplerin tanısında

-Rahim içinde oluşan miyomların tanısında

-Tekrarlayan düşük vakalarının sebeplerini belirlemede

-Kısırlık sebebi araştırılmasında

Yazının Devamını Oku

İstmosel (sezeryan skar hastalığı) nedir?

28 Ocak 2021
Sezaryen kesisi yapılan yerde, sezaryen kesi yerinin tam olarak iyileşememesi nedeniyle, rahmin ön kas dokusunda meydana gelen tünelleşmeye istmosel denir. Bu durum doğumdan kısa bir süre sonra oluşabileceği gibi uzun bir zaman sonra da oluşabilir. Bu tünelleşen bölgede zamanla adet kanı birikir ve kadında birçok şikayetlere neden olur.

Kahverengi, çamur gibi vajinal akıntılara ve özellikle adet sonrası lekelenme şeklinde kanamalara sebep olabilen istmosel, vajinal enfeksiyonlara, kısırlığa ve cinsel ilişki esnasında ağrıya da sebep olabilmektedir. İstmosel cebi yani potluğu içerisinde biriken kan da yine spermin hareketlerini bozmakta ve embriyonun rahim içine yerleşmesini engelleyebilmektedir. Yani kısırlığa da neden olabilmektedir. Ayrıca bazı gebelikler bu istmosel alanına yapışmakta olup, annenin hayatını tehdit edecek durumlara yol açabilmektedir. Tıp dilinde bu gebeliklere de sezaryen skar gebeliği denilmekte ve erken gebelik haftalarında tedavi edilmesi gerekmektedir. Çünkü bu tip gebelikler kanamaya yol açıp annenin hayatını tehdit edebilmektedir.

İstmosel teşhisi nasıl konur?

İstmosel teşhisi, daha önce 1 kez dahi sezaryen doğum yapmış kişilere konulmaktadır. Normal doğum yapan kişilerde kesi olmadığı için doğal olarak istmosel hastalığı da olmayacaktır.

İstmoselden nasıl şüphelenilir?

Daha önce en az bir kez sezaryen ile doğum yapmış bir kadında alttaki şikayetler var ise istmoselden şüphelenilir.

-Adet bittikten sonra bir süre devam eden kahverengi çamur gibi akıntıların varlığı

-Pis kokulu ya da koyu renkli akıntıların varlığı

-Kasık ağrısı

Yazının Devamını Oku

Vajinal akıntı ve kaşıntının sebepleri

21 Ocak 2021
Vajinal akıntılar herhangi bir hastalık ile ilişkili olmayabileceği gibi rahim ağzı kanseri gibi ciddi hastalıklar ile beraber olabilir. Bu yüzden tüm kadınlara yıllık jinekolojik muayenelerini olmalarını ve uzun süren, tekrarlayan vajinal akıntı şikayetleri için yıllık kontrollerini beklemeden bir jinekoloğa muayene olmalarını öneririm.

Vajinal akıntı ve kaşıntı, bir kadının hayatında hemen hemen en az 1 kez de olsa karşılaşabileceği bir durumdur. Çeşitli sebeplerle meydana gelen vajinal akıntı ve kaşıntı şikâyeti; sık iç çamaşır değiştirmeye, bazen kötü kokuya ve cinsel ilişki esnasında bir takım problemlere de neden olabilmektedir. Vajinal akıntılar fizyolojik olan ve fizyolojik olmayan olarak ikiye ayrılmaktadır.

Vajinal akıntılara genel yaklaşım

Fizyolojik (doğal) akıntılar 

Fizyolojik akıntılar doğal akıntılardır. Bu akıntıların olması gayet normaldir. Bu vajinal akıntıların vajinal hijyen, cinsel ilişki ve gebe kalma üzerine olumlu etkileri vardır. Berrak renkte, sıvı yumurta akı kıvamında, kaşıntının veya kötü kokunun eşlik etmediği akıntı akıntılar fizyolojik yani doğal akıntılardır. Bu tür akıntılar tüm kadınlarda olmaktadır. Ancak bazı kadınlarda bu akıntılar, normalden fazla olabilmekte ve bu kadınlar sık sık günlük ped değiştirmek zorunda kalırlar. Bu fizyolojik akıntılar adet bitiminde az miktarda başlayıp, yumurta çatlamasının gerçekleştiği adetin orta kısmında artmakta ve adet kanaması ile son bulmaktadır. Adet ortasında, yumurta çatlaması sırasında meydana gelen artmış fizyolojik akıntı, cinsel ilişkiyi kolaylaştırmakta ve spermin yumurtayı dölleyebilmesi için, spermin transportunu kolaylaştırmaktadır.

Adet döneminin hemen bitiminde veya adet başlangıcından hemen önce kokulu, kahverengi veya pas renginde vajinal akıntılar olabilmektedir. Bu vajinal akıntıların en sık nedeni vajende az miktarda birikmiş adet kanıdır ve bu durum bazen kokuya da neden olabilmektedir.

Vajinal akıntınızın kıvamı-görüntüsü peynir kesiği veya çökelek tarzında ise veya vajinal akıntınıza kötü koku, kahverengi renk ve köpük tarzı akıntılar eşlik ediyorsa jinekoloğunuza başvurmanızı öneririm.  Ayrıca son yıllarda ülkemizde sezaryen sayısının artması ile sezaryen skar yerinde adet kanı biriken (istmosel) kadın sayısı artmaktadır. İstmosel hastalığı adet bitmesine rağmen lekelenme şeklinde kanama veya akıntılara neden olabilmektedir. Özellikle sezaryen olan ve adet sonrası lekelenme şeklinde vajinal kanama veya akıntısı olan kadınlarda bu durumda göz önünde bulundurulmalıdır.

Fizyolojik olmayan akıntılar

Fizyolojik olmayan akıntılar, belirli bir sebep ışığında ortaya çıkan akıntılardır. Bu durum, enfeksiyöz yâda kanser gibi diğer durumlar ışığında ortaya çıkabilmektedir. Genellikle fizyolojik olmayan akıntılar arasında vajinit ya da servisit vardır.

Yazının Devamını Oku

Çikolata kisti neden olur, tedavisi nasıl yapılır?

6 Ocak 2021
Halk arasında çikolata kisti diye bilinen bu hastalık üreme çağındaki kadınların yaklaşık % 10’da görülen endometriozis hastalığının bir parçasıdır. Çikolata kistinin tıbbi ismi endometrioma’dır.

Çikolata kistleri kadınlarda yumurtalıklarda görülen kistik lezyonlardandır. Çikolata kisti olarak bilinen hastalık, endometriozis hastalığının yumurtalarda yaptığı kistik bir oluşumdur. Çikolata kisti denilmesinin nedeni, kist içeriğinin renginin çikolata renginde olmasındandır. Kist içeriğinin bu rengi almasındaki en büyük etken, kist içerisinde kanama sonrası biriken hemoglobin proteinin parçalanması sonrası, içeriğinde bulunan Fe (demir) elementinin ortaya çıkmasıdır.

Çikolata kisti olan kadınlar doktora en çok adet ağrısı veya kısırlık şikayeti ile başvururlar. Daha nadiren de ilişki sırasında ağrı, defekasyon veya idrar yaparken ağrı şikayetleri ile de doktora başvuru olur. Çikolata kisti aslından endometriozis hastalığının yumurtalıklarda yaptığı kistik bir hastalıktır. Çikolata kisti olan kadınların hikayelerinde ilk adet gördüklerinden itibaren eşlik eden kasık ağrısı veya adet ağrısı mevcuttur.

Çikolata kistleri zamanla kadınlarda yumurtalık rezervini azaltabilmekte ve buna bağlı olarak da çocuk sahibi olma ihtimalini düşürmektedir. Ayrıca çikolata kisti olan çoğu kadında yüzeyel endometriozis hastalığı da bulunduğundan dolayı bu hastalığa bağlı olarak oluşan yapışıklıklar da kısırlığa neden olabilmektedir.

Çikolata kistleri olan kadınlarda yumurtalık kanseri görülme ihtimali az da olsa artmıştır. Çikolata kistleri çok büyük ölçülere ulaşırsa, kanser şüphesi varsa veya eşlik eden endometriozis hastalığına bağlı komşu organ fonksiyon kayıpları veya şiddetli ağrı söz konusuysa opere edilebilir. Ancak şunu unutmamak lazım, yapılan cerrahi de yumurtalık rezervini olumsuz yönde etkileyebilir. Çikolata kisti olan kadınlar, yumurtalık rezervi için ayrıca değerlendirilmeli ve yumurta dondurma şartları hakkında danışmanlık verilmelidir.

Çikolata kisti veya endometriozis hastalığı tanısı özellikle adet ağrısının normal kabul edildiği toplumlarda gecikmektedir. Dolayısıyla her adet ağrısını normal kabul etmemek gerekmektedir. Adet ağrısı yaşayan kadınlar muhakkak bir jinekologa muayene olmalılardır.

Yazının Devamını Oku

Rahim duvarı kalınlaşması nedir, neden olur?

28 Aralık 2020
Kadınlarda döllenmiş yumurtanın (embriyo) rahim içine yerleşmesi için uygun ortamı hazırlamakla görevli rahmin iç duvarı kontrolsüz büyüdüğünde (kalınlaştığında) ne yazık ki kadınlarda düzensiz kanamalara ve rahim kanserine zemin hazırlayabilmektedir.

Bu yazımda aşağıda rahim duvar kalınlaşmasının nasıl gerçekleştiği, kimlerin risk altında olduğu, koruyucu önlemlerin olup olmadığı, tedavisi ve takibinde neler yapmak gerektiği hakkında bilgi vereceğim.

Rahim içi duvar (endometrium) kalınlaşmasının nasıl olduğunu anlamak için, kadınlarda adet döngüsünü ve bu döngüde rahmin iç duvarının (endometrium) işlevini iyi bilmek gerekmektedir. Bu yüzden yazıma kadınların nasıl adet gördüklerini kısaca anlatarak başlamak istiyorum.

Kadınlar nasıl adet görür?

Rahmin iç duvarı (endometrium) hormonlara duyarlı bir dokudur. Bu doku hormonlara yanıt vererek büyüme (kalınlaşma) kapasitesine sahiptir. Bu büyüyen doku gebelik olmadığı zaman, adet kanaması ile beraber her ay kadınlarda vajenden atılır.

Ortalama adet kanaması kadınlarda 3-5 gün sürmektedir. Adet kanaması bittikten sonra da yani bu 3-5 günlük süre sonrasında rahmin iç duvarı (endometrium), salgılanan hormonlara yanıt vererek tekrar büyümeye, kalınlaşmaya başlar. Adet kanaması bittikten yaklaşık 10 gün sonra da en kalın seviyesine ulaşmaktadır. Bu dönem döllenmiş yumurtanın (embriyo) rahim içine yerleşmesi için en uygun dönemdir. Gebeliğin gerçekleşmediği durumlarda, rahmin iç duvarı (endometrium) sonraki 10-14 gün içinde bütünlüğünü kaybetmeye başlar. Bu dönemde de adet kanaması başlar ve tekrar adet kanaması ile beraber rahmin iç duvarı (endometrium) vajenden kanla beraber atılır. Bu döngü kadınlarda ilk adet gördükleri adölesan (genç kızlık) dönemde başlayıp, adetten kesilecekleri menopoz dönemine kadar devam eder.

Rahim içi duvarı kalınlaşması (endometrial hiperplazi) nedir?

Endometrial hiperplazi olarak da bilinen rahim içi duvarı kalınlaşması, rahim duvarının yani endometriumun sahip olduğu bez dokularının ve bunların etrafındaki stroma dediğimiz dokuların anormal olarak büyümesi, yer yer tipik görünümlerinden sapmalar içermeleridir. Kanser öncüsü bir durum olarak değerlendirilen bu durumun rahim kanseri geliştirmesi bakımından farklı risk oranı bulunduran tipleri vardır.

Rahim içi duvarı kalınlaşması (endometrial hiperplazi) risk faktörleri nelerdir?

Yazının Devamını Oku