‘Son Umut’un galasında neler oldu

Havalı bir kırmızı halı töreni, isimlere ayrılmış koltuklar, şık elbiseli-smokinli insanlar arasında göze çarpan salaş giyimliler ve beklenen filmin başlamasıyla beraber sessizlik! İşte, gala ve filmin nasıl olduğuna dair ipuçları...

Haberin Devamı

Cuma akşamı Zorlu Center’da şık elbiseli kadınlar ve smokinli beyefendilerin geçit töreni vardı.
Bir yanda Russell Crowe’un Son Umut filminin galası diğer yanda Raffles Otel’deki ELLE Stil Ödülleri gecesi...
İkisi de aynı saatlere denk geldiği için bir seçim yaptım ve çok merak ettiğim Son Umut’un galasında aldım soluğu.
Galanın kırmızı halı girişi muhteşemdi.
Medya fotoğraf makinesi ve kameralarıyla bir yanda ünlüleri görmek isteyenler diğer yanda ve ortada upuzun bir kırmızı halı...
Her şey Oscar ve benzeri törenlerdeki gibiydi.
Galaya katılanların salona yerleşmesi ise uzun sürdü.
Birçok koltuk isim isim ayrılmıştı. Ama bu kural bir süre sonra umursanmadı. Çünkü özellikle ön koltuklar boş kalmaya başlayınca isim yazan koltuklara da oturuldu haliyle.
Bu arada söylemeden olmaz: Onca şık giyinen arasında en salaş halleriyle galaya katılanlar da vardı elbette.
Güya sıkı bir denetim olacaktı kapıda. Kıyafeti uygun olmayan alınmayacaktı.
Anlaşılan o ki, yine eş-dost-akraba kontejanından içeriye bu şekilde girenler olmuş.

POZİTİF BİR TÜRKİYE TANITIMI
Peki film nasıldı derseniz... Öncelikle çok pozitif bir Türkiye tanıtımı derim.
Türk kahvesiyle, Atatürk’e kadeh kaldırılmasıyla, Mevlevisiyle, yardımsever ve iyi niyetli Türk karakterleriyle...
Hatta zaman zaman Türk filmi izliyormuş gibi bir hisse kapılıyor insan. Bunda en büyük pay Cem Yılmaz’a ait.
Filmin birkaç yerinde yaptığı espriler o kadar iyi ki....
Ve sanki son anda Cem Yılmaz sayesinde filme eklenmiş gibi duruyor.
Keza Cem Yılmaz’ın Onbeşli türküsünü seslendirdiği sahne öyledir mesela.
Yılmaz Crowe’a söylüyor, o da fikri beğeniyor ve filme bu sahneyi koyuyor (Bununla ilgili ilk haberi de bu köşe topraklarında okumuştunuz. Bakınız 4 mart tarihli yazı).
Hey Onbeşli türküsünün seslendirildiği sahne elbette Av Mevsimi’ndeki Hayde’nin benzeri.
Ama olsun, yabancı bir filmde aynı sahnenin yinelenmiş olması hoş bir şey.

NE YAZIK Kİ...

Son Umut, Türkiye açısından pozitif ama film olarak bakıldığında ne yazık ki güçlü bir yapım değil.
Havada kalan noktası çok, duygusu eksik, Crowe’un oynadığı ana karakterin sezgisi kuvvetli haline dair bir açıklama yok ve bazen anlatımı ışık hızında ilerliyor.
Finali de öyle. Bir anda bitiveriyor. “Bitti mi şimdi?” oluyorsun.

BİZ TAKILIRIZ

Bir nokta daha: Olga Kurylenko’nun Türkçe konuştuğu sahnelere yapılan dublaj.
Filmi izleyen bir yabancı üzerinde durmaz ama biz takılırız işte.
Çünkü sırıtıyor ve yapay duruyor.

BENZERLİK
Son olarak, filmin ana damarının Fatih Akın’ın The Cut filmiyle benzer olduğunu da söylemek lazım.
Her ikisinde de evlatlarını aramak için yola düşen bir baba ve arayış var.

Neredeydiler

Haberin Devamı

Son Umut filminin galasından çıkanlar Backyard’da verilen özel partideydi. Russell Crowe’un bir köşede sessizce demlendiği gözden kaçmadı.
Kıvanç Tatlıtuğ ve sevgilisi Başak Dizer cumartesi gecesi Ulus 29’daydı. Çift, bir süre barda Metin Fadıllıoğlu ile sohbet etti.
Sosyetik simalar ve ünlü işadamları ise cuma gece yarısından sonra Şamdan’daydı. Klasikleşmiş şarkılar eşliğinde dansedenleri görünce bir kez daha anladım: Bu Şamdan’ın modası geçmez...

Yazarın Tüm Yazıları