Sizce hangisi daha lüks?

Cumartesi gecesi Alaçatı’nın arka sokaklarında, yolun bile bozuk olduğu bir noktada karşımıza kıpkırmızı bir şey çıkıyor.

Haberin Devamı

Bir adet Lamborghini marka otomobil.

Böyle bir “şeyi” köyün ara sokaklarında görünce insan haliyle ürküyor.

Lüks anlayışımız hâlâ ne kadar demode diye...

Çünkü lüks anlayışının rotası “havalı oyuncaklara sahip olmaktan” çıkalı bin yıl oldu.

Geçtiğimiz günlerde Stefano Ricci de Hürriyet’ten Aslı Barış’a verdiği röportajda benzer şeylerden bahsediyordu:

“Lüks denen şey beş yıldızlı bir otelde kalmak ya da çok hızlı, havalı bir araba kullanmak değildir. Lüks, çölün ortasında içecek temiz su bulmaktır.

Aşk, gerçek bir lüks.

Sevdiğin işte çalışmak ya da seni çok seven bir aileyle yediğin bir yemek...

Ben 1999 yapımı bir telefon kullanıyorum. Ne mail alabiliyor ne de WhatsApp var. Çünkü herkesin bana ulaşmasını istemiyorum. Bence bu da büyük bir lüks!”

Ricci’nin söyledikleri romantik gelebilir, ama lüksün gidişatı uzun zamandır o yönde.

Haberin Devamı

Özellikle de cep telefonu konusunda.

Bir yıl önce Londra’daki The Ned’in açılışı sırasında tanıştığım CEO’ların hiçbiri akıllı telefonların son modeline meraklı değildi, kullanmıyorlardı da...

Yeni lüks onlar için şuydu:

Yeni bir şehre gitmek, yeni bir restoran keşfetmek ya da bir hobinin peşinden dünyanın öteki ucuna gitmeyi göze alabilmek...

Kısacası aslında lüks, “bir ürüne sahip olmak”tan öte “hikaye anlatabileceğin deneyime sahip olmaya” dönüştü.

Bizde ise hâlâ bir ürüne sahip olmak anlamına geliyor.

Orada tıkanmış kalmış gibi.

Yoksa Alaçatı gibi bir yerde lüks otomobil gösterişi yapmak başka neyle açıklanabilir?

Yine ses meselesi

Alaçatı’da cumartesi gecesinin gündem maddelerinden biri yine ses konusuydu.

Saatler 02.00’yi gösterdiğinde mekanlarda yavaş yavaş müzik yayını sona ermeye başlamıştı.

Karşı çıkan, “Böyle şey olur mu?” diyen, “Köyün dışındaki mekanlar da erkenden kapanıyormuş” şikayetiyle ortada dolaşan çoktu.

Ama bir yandan da köy içinde belli bir saatte müziğin kısılması kadar doğal bir şey yok.

Bundan sonrası için çözüm kapalı mekan yaratmak olabilir.

Tıpkı Hacı Memiş Oteli’nin arkasındaki Disco’nun yaptığı gibi.

Gerçi oraya bile belli bir saatte polisler geldi ve canlı müziğe bir anda ara verildi.

Haberin Devamı

Ses konusunda kafalar karışık, arzular sonsuz kısacası...

Alaçatı’da bunlar yükselişte

◊ Dondurmacılar, dondurmacılar, dondurmacılar.
◊ Tulum ve Mykonos Scorpios’un tarzını andıran etnik bohem dekorasyonlu mekanlar.
◊ Nargileciler.

Plajda fotoğraf çılgınlığı

Biri elimizden bu telefonları alsın!
Fotoğraf çekme deliliği öyle bir seviyeye ulaştı ki, artık gidilen her yere sadece fotoğraf dekoru olarak bakılıyor.
Misal: Hafta sonu plajlarda birbirini durmadan çeken çiftler, arkadaş grupları vardı.
Hele bir çift vardı ki, farklı farklı mayolar giyip çıkarmak suretiyle durmadan plajda çekim yaptılar. Denize bile girmediler.

 

Yazarın Tüm Yazıları