Refik Anadol keşke çekilmeseydi...

Çalışmaları yurtdışında da hayli ses getirmiş yeni medya sanatçısı Refik Anadol, Çağdaş İstanbul Vakfı (CIF) tarafından düzenlenen İstanbul The Lights Festivali’nden neden çekildiğini Sanatatak’a şöyle açıklamış:

Haberin Devamı

“İstanbulluların geceleri dışarı çıkamadığı ve sosyal mesafeyi korumanın her zamankinden daha elzem olduğu günlerde yalnızca karanlıkta deneyimlenebilen bir ışık festivali düzenlemeyi maddi ve manevi kaynakları zamansız, yersiz kullanmak bağlamında etik bulmuyorum”.
Refik Anadol şu açıdan haklı.
Evet, hafta içi 21.00’dan sonra, hafta sonu ise hiçbir şekilde dışarı çıkamıyoruz.
Ama bu yasakları festivali düzenleyen ekip de hesap edemezdi.
Her şeyi ekim ayında planladılar.
Aralık ayına dair bir hoşluk olarak.
Mesela ben Refik Anadol’un bir işi şu anda bir açık alanda sergilensin, mutlaka görmeye giderdim.
“Ne de olsa hava 18.00 gibi kararıyor, 21.00’a kadar vaktim var” diyerek. Çünkü şu sıra hayatımız o kadar renksiz ki, böyle renk katan organizasyonlara ihtiyacımız var.
Dolayısıyla Refik Anadol keşke son dakika çekilmeseydi.

Haberin Devamı

Meslek birliklerinin yanlış kararı

Müzik meslek birliklerinden MSG, MESAM ve Müyorbir sırasıyla yeni projeler açıkladı.
MESAM, “Dijital Müzik Arşivi” projesini...
MSG, “Müzik Birleştirir”i...
Müyorbir ise “İlk Sahne İlk Alkış”ı...
Bu projelerin bir nedeni var.
Hepsi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın salgın döneminde temel ihtiyaçlarını karşılayamayan eser sahibi, müzisyen ve yorumculara yapacağını açıkladığı bin liralık maddi desteğe ulaşmanın diğer adı.
Yani müzik meslek birlikleri zor durumda olan üyelerine özetle diyor ki:
“Önce projeye katılın, hak ettiğinizi gösterin, sonra da bin lirayı alın”.
Hafta sonu bazı müzisyenler bu projelere tepkilerini dile getirdi.
“Bize yapılan bir hakaret bu” diyerek...
Haklılar, o klişe ama doğru çıkarımla sokakta simit satmak bile daha onurlu bu projelere katılmaktan.
Meslek birliklerinin yapılacak yardımı “proje” adı altında üyelerine sunması kesinlikle yanlış olmuş.

Pınar Altuğ’un efsane yanıtı

Pınar Altuğ’un Jülide Ateş’in programında verdiği “Sana ne, kime ne?” yanıtını gecikmeli olarak izledim.
Doğrusu, uzun süredir gördüğüm sertliği çok çok iyi ayarlanmış en şık yanıttı.
Özetle, Jülide Ateş yıllar önceki magazin olaylarını hatırlatıyor Pınar Altuğ’a.
Eski eşiyle boşanmasını, 14 yıllık eşi Yağmur’la tanışmasını, vesaire...
Sonra da şöyle soruyor:
“Pınar Altuğ aldatan kadın mı?”
İşte bu soru üzerine Altuğ, “Sana ne, kime ne” deyip “İlk kocamla evlenirken neden evleniyorsun diye sordunuz mu? Boşanırken neden soruluyor” diyor.
Her şeyi geçtim. Aradan 17 yıl geçmiş.
Artık bu sorulara gerek var mı?

Haberin Devamı

Kabak koyu kurtuldu

En son bu yaz gitmiştim Kabak Koyu’na.
Sahili, istersen ormanın içinden tepeye doğru yürüyerek çıkabileceğin yolu, irili ufaklı bohem tesisleri ve tabii ki nefis bitki örtüsüyle memleketin en kendine özgü yerlerden biri hâlâ.
Az kalsın bu haline bir darbe alacaktı Kabak Koyu.
Giden bilir, sahile araçla inmek için bir yolu vardır Kabak’ın.
Tozlu bir yoldur, virajları döne döne inersin. Ama kimse dert etmez bunu.
İşte o yoldan vazgeçilip yeni bir yol projesi daha yapılması gündeme gelmiş.
Ama gündeme gelir gelmez de change.org’ta toplanan 114 bin 317 imzayla bu projeye karşı çıkılmış.
İmzalar işe yaramış ve yeni asfalt yolun (ve otoparkın) yapılmaması yönünde karar çıkmış.
Tüm imza atanların eline sağlık.
Bazı şeyler olduğu gibi kalmalı.

 

Yazarın Tüm Yazıları