Otellerin bu yaz için heyecanı farklı

Güneydeki otelleri açılış heyecanı sarmış durumda.

Haberin Devamı


Önceki gün Marmaris Hisarönü’ndeki D Maris Bay’in Genel Müdürü Cenk Türkmenoğlu ile konuşuyordum, “Neredeyse 24 saat toplantı yapıyoruz, her şeyi en ince ayrıntısına kadar planladık” diyordu.
1 Haziran’da açılış yapacaklarmış.
D Maris gibi aynı tarihte açılacak olan iki ünlü marka daha var:
Bodrum’daki Six Senses Kaplankaya ve Amanruya...
Gerçekten de otelciler sanki yeni sezon açılışı yapar gibi değil de, ilk kez açılıyormuş gibi heyecanlı.
Çünkü virüs dolayısıyla bu sezon ekstra önlem aldılar, insanların rahat etmesini sağlamak için daha çok çalışıyorlar.
Doğrusu onlar için de birçok “ilk”in yaşanacağı bir yaz olacak.
Bir yandan kimse nasıl bir yaz olacağını kestiremiyor.
Ama şu kesin:
Yaz her zamankinden daha çok özlendi...

‘Bekleyelim görelim’ politikası

Haberin Devamı

İstanbul’daki restoranların açılış tarihleri de merakla bekleniyor.
Çoğu restoran genelgenin belirttiği tarihte hemen kapılarını açacak.
Bazıları ise “Bekleyelim görelim” politikası uygulayacak, açılmayacak.
Onlardan biri de şehrin en popüler mekanı olan Lucca.
Söylenen o ki, Lucca açılmak için acele etmiyor.
Hatta temmuza kadar kapılarını kapalı tutmayı sürdürebilir.
Lucca’nın tarzını benimseyen başka mekanların da olacağı şimdiden konuşulmaya başlandı bile.

Karavanla tatil nasıl bir şey?

Karavan tatiline ilgi bu sezon doğal olarak arttı.
Herkes birbirine “Karavan mı kiralasak?” diye sorup duruyor.
Karavan hiç olmadığı kadar gündemde yani.
10 yıl önce karavanlı bir yazı dizisi yapmıştım bu köşede.
Fotoğrafçı arkadaşım Franz’la beraber Antalya’dan Bodrum’a kadar karavanla gitmiştik.
Tam 9 gün sürmüştü.
Hem karavanla seyahatin nasıl bir şey olduğunu yerinde görmüştük...
Hem de güneydeki eğlence hayatını, bilinmeyen koyları, kamp alanlarını keşfetmiştik.
O seyahatten aklımda kalanları hemen söyleyeyim:
◊ Daha ilk günden karavanın tuvaleti bozulmuştu. Birkaç gün sürmüştü arızası.
Karavan hayatında böyle şeylere hazırlıklı olmanızda fayda var.
Ama illa ki çözüm bulunuyor.
Çünkü karavanla tatilde insana ekstra bir rahatlık geliyor.
◊ Gece uyunacak yerleri bazen iyi seçemediğimiz oluyordu.
Mesela bir gece Kemer’in biraz ilerisinde karavanı yol kenarına çekip uyumuştuk. Sonuç felaketti! Arabaların gürültüsünden uyuyamamıştık.
◊ Ölüdeniz’de konakladığımız Sea Horse Camping’in hemen yan tarafından yükselen müzik seslerini takip edince şahane bir düğünün ortasına dalmıştık.
Hâlâ kulağımda çın çın o düğün şarkıcısının tiz sesi:
“Mayosu var Vakko’dan, çok özenmiş Yaradan, peşin param kalmadı, Visa çekelim aradan, cırt!”
◊ Camping alanlarında yeni yol arkadaşlarıyla tanışmak en keyiflisiydi.
Mesela Tabasamu ekibiyle tanışmıştık. İngiltere’den yola çıkmışlar. Hedefleri Cape Town’a gitmekti. Türkiye uğradıkları altıncı ülkeydi.
◊ Mehmet Mahruki’nin sahibi olduğu Bonjuk, o zamanlar popüler bir kamp alanıydı. Denizi, doğası şimdi olduğu gibi nefisti ama tuvaletler, duşlar berbattı.
◊ Her şey bir yana karavanla tatilin en güzel yanı elbette özgürlüktü.
Her sabah ayrı bir manzaraya uyanmanın dayanılmaz
hafifliğiydi.

Haberin Devamı

İki öğüne inince böyle oldu

Arkadaşlarımın sosyal mesafeli ilk buluşmamızda en çok söyledikleri şey: “Amma kilo vermişsin!”
Çünkü günde iki öğün besleniyorum.
Sabah kahvaltı. Sonra akşama doğru hazırladığım yemek.
Onu da çoğunlukla saat 18.00 sularında yemeye alıştım.
Ondan sonra da hiçbir şey yemek yok.
Kural koyduğumdan değil, bünye öyle alıştı.
Esas soru: Şimdiye kadar iyiydi hoştu da, haziranda yeni normale geçişte nasıl adapte olacağım sosyal hayata?

Yazarın Tüm Yazıları