Merhaba, burada sabahlayabilir miyiz?

Ön ısınma/ön sevişme niyetine evde azıcık partilemiş ve yola çıkmışız.
Yeni açılan bir kulüp var, Hypnos. Oraya gidiyoruz.
Amma velakin git git bitmiyor.
Cendere yollarında, karanlıklarda tın tın ilerliyor, şu Vadi İstanbul’u filan da geçiyoruz.
En sonunda kara görünüyor, mekana geliyoruz.
Böyle çoğul çoğul yazıyorum, çünkü anladınız bir grup arkadaşız.
Bundan sonrasında ise tekil şahıs gözlemlerime geçiyorum, satırların ayarıyla oynamayınız.
DANSÇILAR DA OLMASA
Valla hayli devasa, metrekarelere doyamamış bir mekan olmuş Hypnos.
Daralmıyor, bunalmıyorsun.
İlk gecesi diye herhalde çok tıklım tıkış bir hali de yoktu, gönlünce dans etti bünye.
Ama kulüplerde çıkan şu dansçı olayı var ya, beni bitiriyor.
Çünkü uyumlu değiller müzikle.
Kafalarına göre, Ajda gibi ritmi kendine göre uydurarak, dans ediyorlar.
Kostümleri aman aman değil.
Hiç gerek yok onlara.
Işık oyunları, led’lerde dönen ‘video mapping’ler her daim yeterli coşmak için...
SABAHLAMAN LAZIM
Tasarımı da şık
Hypnos’un.
En azından karanlıkta fena görünmüyordu!
Herhalde tek sorun buraya gelip gitmek...
Çünkü buraya bir geldin mi saatlerce kalman, hatta sabahlaman lazım.
“Bir saatliğine bakıp çıkayım” dersen o yolu teptiğine değmeyebilir.
Yine de, dört bir yanı Türkçe canlı müzik performanslarıyla sarılmış İstanbul gece hayatı için taze bir soluk olmuş Hypnos.
Tıpkı Klein gibi koca şehrin bu tarz büyük kulüplere ihtiyacı var.
Eskiden olduğu gibi...

Ne kulüpler vardı

Eskiden olduğu gibi dedim, ama doğru.
Godet’ler, Millennium’lar, Dans’lar, Magma’lar, Milk’ler, 7th House’lar, High End’ler, 2019’lar artık yoklar. Onların yarattığı,
geliştirdiği büyük kulüp kültürü de...

Bütün iyiler biraz küskündür ama...

- Sana bir sinek masalı anlatayım mı?
- Anlat
- Anlat demekle olmaz, sana bir sinek masalı anlatayım mı?
- Anlatma!
- Anlatma demekle olmaz, sana bir sinek masalı anlatayım mı?
- Yeter!
- Yeter demekle olmaz, sana bir sinek masalı anlatayım mı?
Nilay Örnek’in kitabı “Bütün İyiler Biraz Küskündür” kitabı böyle başlıyor.
Çocukluğundan hatırladığı bu çıldırtıcı “sinek masalı” oyunu travmasıyla.
Valla aynı travma bende de var Nilay, yalnız değilsin!
“Ama” diyor kitabında Nilay, bir yere varmayan o sinek masalı hikayesi aslında hâlâ devam ediyor:
“Bugün Türkiye’de
herkes böyle bir döngünün içinde.
Ülke toptan bir
internet sitesi gibi, ‘son dakika’sı, ‘korkutan dakikalar’ı, ‘böylesini görmediniz’i bitmiyor...
Oysa uyutmayan masallardan ya da hiç başlamayan sinek masallarından bıktık!”

KÜSKÜN AMA MÜCADELECİ
Nilay’ın bu ilk
kitabı sinek masallarından bıkanlar için son 15 yıla dair şahane ayrıntılar, gözlemler içeren deneme yazıları içeriyor.
Bir çırpıda, uçarak okuyorsun.
Küskünlük meselesi mi?
Kırgınlık diyelim ona.
Ama haksızlığa karşı mücadeleyi ve neşeyi terk etmeyen bir kırgınlık...
Hepimizde son yıllarda olan türden...